Başbakan Recep Tayyip Erdoğan başkanlığında gerçekleştirilen Bakanlar Kurulu toplantısı Başbakanlık Yeni Bina'da yapıldı ve yaklaşık 6,5 saat sürdü.
Hükümet Sözcüsü Bülent Arınç, Bakanlar Kurulu sonrası yaptığı basın toplantısında şu konulara değindi:
* Gezi Parkı eylemleri ve sonrasında gelişen olaylarla ilgili olarak hükümet içerisinde bir müzakere açtık. İçişleri Bakanlığımız bir brifing verdi, Emniyet Genel Müdürlüğümüz ve ilgili daire başkanları olmak üzere, konu üzerinde bütün bakan arkadaşlarımız düşüncelerini ifade ettiler. Bundan sonra alınacak tedbirler, yapılması gereken hususlar Sayın Başbakanımız tarafından talimat olarak arkadaşlarımıza iletildi.
"Gruplarla Çarşamba görüşme yapılacak"
* Başbakanımız bu olayların başında ilk günden beri bulunan bazı toplulukların talebi üzerine kendilerine randevu vermiştir. Zannediyorum bir kısmıyla çarşamba günü görüşmeler yapacaktır. Bir kısmıyla farklı zamanlarda bir araya gelecektir. Onlara işin gerçeği anlatılacak. Onların da düşünceleri Başbakanımız tarafından dinlenecektir. Yine bizlere bakanlarımıza bu konuda gelebilecek tüm taleplere de demokratik bir olgunlukta karşılayacağımızı ifade edebilirim.
"Güvenlik önemli"
* İşin güvenlik boyutu önemlidir, işin mali boyutu, dış itibar boyutu önemlidir. Bunlara zarar verecek tüm eylemlere karşı da güvenlik güçlerimizle istihbaratımızla yetkili amir ve mevkide bulunanlarla mücadelemizi sürdüreceğimizi halkımızın huzur ve güvenlik içerisinde bulunmasını ve bundan memnuniyet duyacağını söylemek istiyorum.
* Taksim Gezi Parkı Platformu, gayri resmi ama kendilerine böyle bir isim vermiş grup, benden randevu istedi. Ben memnuniyetle verdim. Bana bazı bilgiler verdiler, sonunda da önümüze kamuoyuna açıkladıkları talepleri koydular. Şunu yaparız, Taksim konusunda mahkemeler de bir yürütme durdurma kararı verdiğine göre ve yine açılmış ve devam eden ama yürütme durdurma kararı olmayan dört dava da bulunduğuna göre, en azından şimdilik biz bu görüşmelere açığız, sizin görüşme imkanınızı da ben temin ederim diye söyledim. Onlar ‘Mutlaka şu olmasın, bu olsun’ noktasındaydılar. Böyle bir dayatmayı kabul edemeyiz. ‘Şu olmasın bu olsun’ konusunu bize teklif edemezsiniz. Onlar bu bildiriyi okudular, şimdi duyuyorum ki bunlar ne oldu diye de merak ediyorlarmış. Merak ediyorlarsa bize sorsunlar biz onlara tekrar içeride konuştuğumuz konuları bir kez daha hatırlatırız.
"Kelle isteriz anlayışını kabul etmeyiz"
Türkiye bir hukuk devletidir, öyle Patrona Halil İsyanı’nda kelle isteriz gibi, onu görevden alın, bunu şöyle yapın, gözaltındakileri bırakın, şunlara ilişmeyin, her taraf bizim olsun, istediğimizi yapalım böyle bir anlayış 2013 Türkiyesinde, AKP iktidarında kesinlikle söz konusu olamaz.
"Türkiye aşiret devleti değil hukuk devleti"
Türkiye Cumhuriyeti bir kabile, bir aşiret devleti değil, bir hukuk devletidir. Hukuk devletinde herkes yaptığının karşılığını görür. Şunları yaparsanız iyi olur, yapmazsanız ortalığı yakar, yıkar, işe devam ederiz anlayışı, kendilerini tenzih ederek söyleyeyim ama doğru bir davranış değil, demokratik bir davranış değil, hukuki bir davranış değil. Biz ne yapacağımızı az çok biliyoruz. Bunların aynı zamanda Taksim’deki bu duyguyu veya duyarlılığı ne kadar temsil ettiği de tartışmalı. Çünkü daha sonradan bizleri arayanlar ‘bu işin asıl muhatabı biziz, onların söylediklerine itibar etmeyin’ dediler.
“Zarar gören esnaf için çalışıyoruz”
Türkiye Esnaf ve Sanatkarları Konfederasyonu Başkanı Bendevi Palandöken ile görüştük. Şüphesiz bu taleplerini hükümetimiz görüşecek ve karara bağlayacaktır. Bu konuda zarar gören esnaf için neler yapılacağı hususu bugün de görüşüldü, zannediyorum kendilerine müjdeyi en kısa zamanda vereceğiz.
"Olaylar adeta tek merkezden idare ediliyor"
* Somut deliller var, sadece bir tek delil değil. Ama bir yargı süreci içinde ve bir siyasi değerlendirme noktasındayız. Bugünden bunları tek tek ifade etmek doğru olmaz. Ama olayın hem iç hem de dış boyutu üzerinde gerçekten ciddiyetle duruyoruz. Çünkü bu olaylar adeta bir merkezden planlanıyor gibi yayılıp organize bir hareket haline gelmiş. Ama sadece bu değil, Türkiye’de de muhtelif çevrelerin bu konuyu olduğundan daha fazla büyüterek daha çok tahribat sağlanmasına yönelik hazırlıkları var. Bunları bütün kurumlarımızın dikkatle incelediğini ve bu konunun süratle bir sonuca ulaşacağını söyleyebilirim. ‘Sonuca ulaştık’ dediğimiz anda da olayın dış boyutları veya güvenlik, istihbarat boyutu sizlerle paylaşılmayabilir ama biz ne yapılması gerekiyorsa o konuda kamuoyunu aydınlatacak bir çağrıda bulunabiliriz.
"Çarşı grubu çekiliyor"
* Bülent Ergenç, Çarşı Grubu içinde varlığı bilinen, takdir edilen bir insan. Maalesef kendisi, ‘Burada içki içilmesin’ dediği için bıçaklanmıştır. Hayati tehlikesini atlattı ve taburcu oldu. Söyledikleri Türkiye’ye ibret olmalıdır. Gezi Parkı’nda yaşananların asıl kimler tarafından provoke edildiğini, asıl kimlerin kötü amaçlara uymak için bir şekilde iyi insanları kullandığını göstermektedir. Bu arkadaşımızın duyarlılığına teşekkür ediyorum. Bir Beşiktaşlı olarak bana ulaşan haberlere göre Beşiktaş Çarşı grubu bu olaylardan tamamen çekilmektedir. Şüphesiz Galatasaray ve Fenerbahçe taraftarlarının da işin geldiği bu boyutu gördükten sonra, ‘Biz de bu işte yokuz’ diyeceklerini tahmin ediyorum.
“Mülkiye müfettişleri çalışıyor”
Bülent Arınç ayrıca İstanbul Valisi Hüseyin Avni Mutlu’nun Twitter’daki mesajlarıyla ilgili olarak, “Bu görevlerinin ifası sırasında emniyet müdürümüzün, valinin ihmali olmuşsa mülkiye müfettişlerimiz tarafından incelenmektedir. Vali’nin bugüne kadar yapmış olduğu görev itibariyle her şeyiyle başarılı olduğuna inanıyorum. Ama her olayı ayrı değerlendirmek gerekir. Bence iyi niyetli olarak bu tweetleri atan mülki amirleri sorgulamak yerine mesela CHP Milletvekili Hüseyin Aygün’ün, Levent Gök’ün, Alaattin Yüksel’in twitlerini sorgulamak gerekir” diye konuştu. (HK)
* Fotoğraf: Murat Kaynak / AA