Hak İhlallerinin Tanıkları: "Belgeseller"
İnsan hakları mücadelesinin önemli araçlarından biri de belgesel filmler.. Merkezi New York'ta bulunan WITNESS, bu konuda çalışmalar yürüten bir örgüt. WITNESS, hak ihlalleriyle ilgili belgesel hazırlanması konusunda hem eğitim, hem teknik ekipman, hem de dağıtım desteği sağlıyor. 47 ülkede 140 ortağa sahip olan örgüt, video ve diğer iletişim teknolojilerini insan hakları mücadelesinde önemli bir araç olarak görüyor.
Sivil örgütler ve eylemcilerle ortak çalışan WITNESS, mahkemelerde ve Birleşmiş Milletler'de kanıt, kamu eğitimi ya da baskı oluşturma aracı olarak videonun WITNESS, kullanımı konusunda eğitim veriyor. Ayrıca WITNESS hazırladığı vıdeo filmlerini medya aracılığıyla dağıtarak, amaçları konusunda uluslar arası bir izleyici kitlesini harekete geçirmeye ve yerel örgütlerin, çalışmalarını geniş bir alana yaymalarını sağlamaya çalışıyor.
47 ülkede 140 ortak
2001 yılı itibarıyla 47 ülkede 140 ortağa sahip olan WITNESS'in üyeleri, insan hakları mücadelesinde video teknolojisinin kullanılmasını faydalı bulan sivil toplum kuruluşları ve bireylerden oluşuyor. Bu üyelerin içinde işkence, siyasal haklar alanlarında çalışanların yanı sıra kadın ve çocuk hakları, ırkların eşitliği ve sosyal haklar konusunda çalışanlar da bulunuyor. WITNESS, özel bir etnik ve coğrafi alana bağlı olmaksızın hak ihlalleri ile ilgili kampanyalar düzenleyen çeşitli topluluklarla çalışıyor.
WITNESS'a üye kuruluşlar, sağlıksız koşullarda düşük ücretle işçi çalıştıran işyerleri Afrika'daki çocuk askerler, fahişeliğe zorlanan genç kadınlar, psikiyatri kliniklerindeki koşullar, savaş suçları ve diğer birçok konuda video çekimleri yapıyor.
Üye olmak için...
WITNESS üyesi olmak isteyen örgüt ya da bireylerin, New York bürosuna başvurmaları gerekiyor. Ayrıntılı bilgi için: http://www.witness.org
Halı tezgahında çocuk elleri olmasın: Rugmark
Kullandığımız ürünlerin etiketleri, onların hangi koşullarda üretildiği konusunda ne kadar bilgilendirici oluyor? Böyle bir düşünceden yola çıkan Rugmark Vakfı, çocuk emeğinin yoğun olarak kullanıldığı Hindistan'da tüketicileri, çocuk emeği kullanılmadan üretilen malları almaları için teşvik ediyor. Vakıf, bu amaçla, bir "etiketleme sistemi" kullanıyor. Dünya çapında pek çok firmanın çoğunlukla çocuk emeğinin sömürülmesine karşı kullandığı bu "taktik", diğer alanlarda da uygulanıyor.
Rugmark Vakfı'nın yürüttüğü çalışma ayrıca, İnsan Hakları Mücadelesinde Yeni Taktikler projesi fikrini ortaya çıkaran önemli "taktik"lerden biri...
Gülümseyen bir yüz: Rugmark
Üzerinde gülümseyen bir yüz motifi olan Rugmark etiketi, halıların çocuk emeği kullanılmadan üretilmesini destekleyen, bunu yaygınlaştırmaya çalışan, yeni ve yaratıcı bir inisiyatifin simgesi. Rugmark Vakfı, 1994 yılında Hindistan'da kuruldu ve daha sonra çalışmalarını Nepal'de sürdürdü.
Program, dünyadaki çocuk emeği kullanımının dörtte birinin gerçekleştiği ve yaklaşık 55 milyon çocuğun, yaşamlarını etkileyen ağır endüstri koşulları altında çalıştırıldığı Hindistan'da başlatıldı. Bu endüstri alanlarından biri, yaklaşık 200 bin çocuğun uzun çalışma saatlerine karşılık günde sadece bir öğün yemek yediği, el yapımı halı dokuma endüstrisiydi.
Üç adımlı araştırma süreci
Halı tezgâhı sahipleri ve ihracat ilişkileri yüzünden karşılaşılan önemli engellerden biri, Rugmark halılarının çocuk emeği kullanılmadan üretildiğini ispat edebilmek ve bunu belirtmek için bir yöntem bulunmasıydı.
Rugmark Vakfı'nın bu alanda çalışan sivil toplum kuruluşlarının yöneticilerinden oluşan yönetim kurulu, Aralık 1995'te vakfın kurulmasından sonra, üç adımlı bir araştırma süreci üzerinde karar kıldı. Birincisi bir dizi denetimin ardından izin belgesinin verilmesi, ikincisi, habersiz denetleme ziyaretlerinin gerçekleştirilmesi ve üçüncüsü ise halıların nerede, kim tarafından üretildiğini ve halıları kimin ihraç ettiğini belirten bir etiketin halıya iliştirilmesiydi.
İhracat için "Rugmark" talebi
Çalışmanın ilk 20 ayında, Hindistan'daki Rugmark, 13 bin halı tezgâhıyla çalışan 100 ihracatçı için lisans belgesi düzenledi ve 270 bin halı sertifikalandırıldı, etiketlendi ve pazara verildi. Bu halıların büyük bir kısmı dünyanın en çok doğu halısı ithal eden ülkesi Almanya'ya ihraç edildi.
Bugün Hindistan'dan Almanya'ya ihraç edilen halıların yaklaşık üçte biri Rugmark tarafından sertifikalandırılmış halılardan oluşuyor. Bu arada gittikçe artan bir oranla Kanada, Hollanda, İsviçre ve ABD'nin de içinde bulunduğu ülkelerdeki ithalatçılar, yerel bağlantılarından Rugmark etiketi taşıyan halılar istiyorlar. Ayrıntılı bilgi için: http://www.rugmark.org
Yoksul ülkeleri borçlarından kurtaracak umut
Jubilee 2000, yeni binyılın eşiğinde Ağır Borç Altındaki Yoksul Ülkeler'in (Highly Indebted Poor Countries-HIPC) ödemesi geren 240 milyar dolarlık borcun bir defalık iptal edilmesini öneriyor. Ayrıca uluslararası borç yardımlaşmasının yönetimi için dürüst ve şeffaf bir sistem isteğini de dile getiriyor.
Hareketin ilk çalışmaları, tüm Afrika Kilise Dernekleri'nin Afrika'nın borçlarının iptal edilmesi amacıyla bir "jübile yılı" talebinde bulunduğu 1990'da başladı. 1996'da bu fikir, başlıca üç İngiliz Hıristiyan yardım kuruluşu ve Dünya Gelişme Hareketi tarafından resmi bir örgütlenme içinde benimsendi ve bugün dünya çapında aralarında Oxfam, UNICEF, Comic Relief, Çocuk Fonlarının Korunması ve Barış için Tanıklık gibi kuruluşları kapsayan insan hakları örgütlerinin güç birliği haline geldi.
Sadece İngiltere'de 93'ü aşkın örgütün katıldığı hareket, "Jübile" adını İncil'den; her 50 yılda bir kölelerin serbest bırakıldığı, fakirlerin borçlarının kapatıldığı ve dünyanın adil sahiplerine yeni bir başlangıç ve umut için emanet edildiği, Leviticus 25:10 bölümünden alıyor. Konu insan hakları ve adalet kavramlarıyla tanımlanıyor; çünkü birçok durumda, dış borçların geri ödenmesi, sağlık ve eğitim yatırımlarından ve ekonomik gelişmelerden vazgeçilerek mümkün oluyor. Bu borçların tamamının geri ödenmesi hiçbir zaman mümkün olmadığı için, örgüt bir defalık affı ahlaki ve ekonomik bir şart olarak görüyor.
Grup, bu konu hakkında başarılı bir şekilde bilinç yarattı ve borçların iptal edilmesinin bir insan hakları sorunu olarak görülmesini sağladı.
* 1998'de İngiltere Birmingham'daki G8 zirvesinde 70 bin kişi "insan zinciri" oluşturarak gösteri yaptı.
* 1999'da Seattle'daki Dünya Ticaret Örgütü (WTO) toplantısında 30.000 kişi insan zinciri oluşturmak için bir araya geldi.
* Borçların iptali konusunda araştırmacılar, bankacılar ve siyasal önderlerin desteğini sağlamak için resmi duyurular yapıldı.
* Papa II. Jean Paul ve Dalai Lama gibi önderler de borçların iptali istemini desteklemek üzere çalışmalara katıldılar.
* IMF ve Dünya Bankası programlarıyla 70 milyar dolarlık HIPC borcunun affı konusunda adımlar atıldı.
* İngiltere, yoksulluğun ortadan kaldırılması ve temel insani ihtiyaçlar için kullanılmak şartıyla, 26 ülkenin borçlarının %100 oranında ve Başkan Clinton HIPC ülkelerinin Amerika'ya olan 6 milyar dolar borcunun yine yüzde 100 oranında iptalini önerdi.
* Aralık 1999'da, Kanada bu öneriden bir adım daha ileri giderek, Bangladeş'in kendisine olan borçlarının tümünden vazgeçti.
Ayrıntılı bilgi için: http://www.jubilee2000uk.org
Hücrede hayatta kalma rehberi
Hücre hapsi, dünyadaki birçok cezaevinde hükümlü ya da tutuklulara karşı kullanılan insanlık dışı tekniklerden biri. Mahkumların direnişini "kırmak" ya da itaate zorlamak için etkin bir yöntem, çünkü bireyleri günlük yaşamın gerektirdiği, diğer insanlarla ilişki, doğal çevre ve saate ya da mevsime uyum gibi pek çok davranışta bulunmaktan uzak tutuyor. Özellikle uzun süreli hücre hapsinde mahkumun yaşamını sürdürebilmek, tecride ve haysiyet kırıcı davranışlara katlanabilmek için metodolojik ve iyimser bir tavırla karşılık vermesi büyük önem kazanıyor.
Aylarca hatta yıllarca süren hücre hapsinden "sağ" çıkabilmiş mahkumlar, hayatta kalabilmek için izledikleri stratejiler üzerine yazdılar. Hücre hapsi tehdidi altında yaşayanlara yönelik bir kılavuz oluşturmak, Hong Kong'dan bir insan hakları örgütünün Minneapolis'teki İşkence Mağdurları Merkezi (Center for Victims of Torture-CVT) ile irtibata geçmesinden önce kimsenin aklına gelmemişti.
İnsan Hakları Merkezi'nin bir üyesi, Marcia Mervin, bilgi isteyen bu kuruluşa, taktik üzerine yoğunlaşmış, "Tecridin Etkileriyle Başetme" adını taşıyan karşılaştırmalı bir yazı gönderdi.
Melvin, hücre hapsinde yaşamı sürdürebilmek için stratejik bir kılavuz oluşturmak amacıyla, tecridin yarattığı psikolojiyi incelemenin yanı sıra, hücre hapsine mahkum edilmiş kişilerin çeşitli yazılarını karşılaştırdı. Böylece şu mücadele stratejilerini kategorize etti:
* Zihinsel alıştırma,
* Hapsedenlere karşı "yukarıdan" davranma,
* Tecrit mekanındaki varlıklarla arkadaşlık etme,
* Kişisel bakım için fiziksel alıştırmaların yapılması,
* Farklı iletişim yöntemlerinin keşfedilmesi ve Zamanın kontrol edilmesi...
Sözü edilen bu kategoriler, doğrudan mahkumların yazdıklarından alınan pratik örneklerle desteklenerek ayrıntılı bir şekilde anlatılıyordu. Metin, yaşama azmi taşıyan herhangi birinin her koşulda desteklenmesi gerektiği fikri ile sona eriyordu.
Yazı, CVT tarafından yayımlanarak Asya ülkelerinde dağıtıldı. 8 sayfalık metnin kısalığı ve basit formu, kolaylıkla dağıtılmasını sağladı. Melvin'in yaptığı çalışmanın yaygınlaştırılmasına, medya kanallarının da katkısı oldu.
Daha fazla bilgi için: http://www.cvt.org
(YS)