Fotoğraf: Sosyal medya
4 Kasım 2016’da Halkların Demokratik Partisi’ne (HDP) yönelik düzenlenen operasyonların 5. yıldönümü nedeniyle bir video yayınlayan Başak Demirtaş, "Her şeye rağmen, geçtiğimiz beş yıl boyunca umudumuzu hiç yitirmedik. Adaletin, özgürlüğün ve eşitliğin çok uzak olmadığını biliyoruz” dedi.
Bugün tam beş yılı geride bırakıyoruz. Bu beş yıl boyunca her şeye rağmen umudumuzu hiç yitirmedik. pic.twitter.com/mipTR5hrGd
— Başak Demirtaş (@Basak__Demirtas) November 4, 2021
“Ülke yangın yerine döndü”
Dönemin HDP Eş Genel Başkanı olan eşi Selahattin Demirtaş'ın 5 yıldır tutuklu olduğunu hatırlatan Başak Demirtaş, videoda şunları söyledi:
“Merhabalar. Bugün 4 Kasım 2021. Selahattin ve arkadaşlarının hukuk dışı bir şekilde, evlerinden kaçırılırcasına götürülmelerinin üzerinden tam beş yıl geçti. Yarın altıncı yıla giriyoruz.
“Bu beş yılın 20 ayında yani yaklaşık iki yıldır Selahattin ile açık görüş yapamadık. Aylarca kapalı görüş yapamadığımız oldu. Dışarıda pandemi tedbiri namına hiçbir şey kalmadı ama ben, Selahattin ve kızlarımız iki doz aşılı olduğumuz halde, maskeli olarak bile açık görüş yapamıyoruz.
“Her şeye rağmen, geçtiğimiz beş yıl boyunca umudumuzu hiç yitirmedik. Ne irademiz kırıldı ne inancımız. Adaletin, özgürlüğün ve eşitliğin çok uzak olmadığını biliyoruz. Bütün bu yıllar boyunca haksız yere bedel ödeyen sadece biz olmadık. Hukukun ayaklar altına alınması nedeniyle bu bedeli 85 milyon olarak hepimiz ödüyoruz. Demokrasi ve hukuk yoksa barış yoksa ekmek de olmuyor.
“Düşünün ki, Selahattin ve arkadaşları haksız yere hapse konuldukları gece dolar 3 lira civarındaydı. Bugün, ülkedeki bütün hukuksuzlukların yol açtığı ekonomik çöküş nedeniyle dolar şu anda 9 buçuk lira civarında.
‘Efsun’daki gibi gerek yok’
“Yani sırf muhalefeti susturmak amacıyla, paramızın değeri yaklaşık yüzde 300 azaldı. Sadece bu kadar da değil. Kutuplaşmayı derinleştirdiler. Komşuyu komşuya kötü gözle bakar hale getirdiler. Ülkenin zaten tam olmayan huzurunu ve neşesini tümden ortadan kaldırıp insanları hayatlarından bezdirdiler. Öyle ki, her dört gençten üçü, başka bir ülkede yaşamak için Türkiye’yi terk etmeyi düşünür hale geldi.
"Umutluyuz"
Fotoğraf: Sosyal medya, 4 Kasım 2016 öncesinde Meclis'ten bir kare. Fotoğraftaki çoğu siyasetçi bugün tutuklu veya ülke dışında.
“Evet, belki bu beş yıl boyunca Selahattin ve arkadaşlarını içeride, bir hücrede tutmayı başarabildiler ama onların ne seslerini ne de güçlerini bastırabildiler. Dönüp de yangın yerine dönmüş şu güzelim memlekete baktığımızda acaba yaptıklarına değdiğini düşünüyorlar mı, doğrusu çok merak ediyorum.
“Bizler her şeye rağmen umutluyuz, dirençliyiz ve biliyoruz ki demokrasi kazanacak, mutlaka kazanacak. Aslında söylenecek çok şey var daha ama Selahattin’in Efsun'da dediği gibi, gerek yok. Herkese selamlar, sevgiler, saygılar."
Ne olmıştu?Dönemin HDP eş genel başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ, 4 Kasım gecesi Diyarbakır ve Ankara’daki evlerinden gözaltına alındı. Ssavcılıktaki işlemlerinin ardından tutuklama talebiyle hakimliğe sevk edildi ve tutuklandı. Demirtaş ve Yüksekdağ’la birlikte farklı kentlerde düzenlenen operasyonlarda en az 12 milletvekili ve HDP'li yönetici de gözaltına alındı ve tutuklandı. TIKLAYIN - HDP’li Vekillere Tutuklama ve Gözaltıların Kronolojisi (GÜNCELLENİYOR) Milletvekilleri çıkarıldıkları mahkemede ortak savunma yaptı. Savunma şöyle: Ortak savunmaHDP’li milletvekillerinin ortak savunma metni şöyle: “Partim Halkların Demokratik Partisi (HDP), 7 Haziran 2015 Genel Seçimlerinde 6 milyondan fazla oy alarak ve yüzde 10'luk seçim barajını aşarak 80 milletvekili ile parlamentoya girdi. “Demokratik siyaset yoluyla ve sandık iradesiyle AKP'nin tek başına iktidar olmasını ve tek başına anayasa yapmasını engelledi. Ülkede 'tek adam' rejimi inşa etmek isteyen ve bunun için her türlü hukuksuzluğu yapmaktan çekinmeyen Recep Tayyip Erdoğan, seçim sonuçlarına saygı duymamış ve koalisyon hükümetleri kurulmasına engel olarak ülkeyi erken seçime götürmüştür. “Bu esnada üç yıla yakın bir süre devam eden çözüm sürecini de kendi işine gelmediği ve oylarını artırmaya yaramadığı için sonlandırmış ve bütün ülkeyi adeta ateşe atarcasına bir çatışma ortamına sürüklemiştir. “Yaşanan çatışma ortamında yurttaşlarımız haklı olarak güvenlik kaygısı ve telaşı içerisine girmişler, bu korku ve şok ortamında yapılan ve eşit/adil olmaktan uzak seçimlerde AKP yeniden tek başına iktidar olmuştur. “Recep Tayyip Erdoğan, 7 Haziran seçim sonuçlarını gördükten sonra büyük bir panik ve telaşla parlamentoyu ve hükümeti yok sayarak, yargıyı önemli ölçüde denetim altına alarak, medyayı tümüyle kendisine bağlayarak ülkede bir darbe gerçekleştirmiştir. Anayasa'yı tanımadığını, fiili olarak rejimi değiştirdiğini hatta Anayasa Mahkemesi'nin kararlarını bile tanımadığını açıkça ifade edecek kadar fütursuzlarmış ve devlete el koyduğunu açıkça ilan etmiştir. “Hakkında Başbakanlığı döneminde işlendiği iddia edilen rüşvet, hırsızlık, kara para aklama, İran'a uygulanan uluslararası ambargonun kırılmasına yönelik altın ticaretine bağlı gelişen yasadışı faaliyetler; Suriye'de terörist gruplara yasadışı silah gönderilmesi dâhil birçok ciddi suçlama vardır. Bu soruşturmaları da yargı üzerinde kurduğu baskı ve kontrol sayesinde şimdilik örtbas etmeyi başarmıştır. “Şimdilik örtbas ettiği bu soruşturmalardan kalıcı olarak kurtulmanın biricik yolunun bütün yetkileri kendisinde toplamak olduğunun farkındadır. Bu uğurda yapamayacağı hiçbir çılgınlığın olmadığı da artık aşikârdır. “Ülkeyi kan gölüne çevirip her gün ülkenin dört bir köşesine gönderdiği cenazelerle milliyetçi ve şoven duyguları, ırkçı nefret söylemini kabartmayı başarmış, 'ülke bölünme tehdidi altındadır' yalanıyla etrafına biriktirdiği halk yığınları ile kendi kişisel emellerine hizmet edecek şekilde adım adım hedefine doğru ilerlemektedir. “Bu amacına, yani başkanlık adı altında dikta rejimine ulaşabilmesi için önündeki tek engel Halkların Demokratik Partisi'dir. Partimizin 1 Kasım seçimlerinde de barajı aşarak 59 milletvekili ile parlamentoya girmesi, Erdoğan'ın tek başına anayasayı değiştirme çoğunluğuna ulaşmasını bir kez daha engellemiştir. Bu nedenle; olası bir erken veya ara seçim ile birlikte kendisine sadık milletvekillerinden oluşan 367 çoğunluğunu sağlamış bir AKP grubunun oluşması için çabalamaktadır. “Partimiz HDP, Türkiye'nin çok kültürlü, çok dilli, çok inançlı toplumsal yapısına uygun bir politikayı benimseyerek bünyesinde bütün farklı kimlik ve inançların temsilcilerini barındırmaktadır. Bizler demokrasiye ve birlikte yaşama inanan Türkler, Kürtler, Araplar, Ermeniler, Türkmenler, Süryaniler, Ezidiler, Mıhellemiler ve daha birçok etnik grup olarak bir arada eşit ve adil bir yaşamın mümkün olabileceğine inanıyor ve bunun ancak çoğulcu bir demokrasi, güçlü yerel demokrasi ve özerklikler ile sağlanabileceği düşüncesindeyiz. “Partimiz HDP, kadınların özgürlük ve kurtuluş mücadelesini sahiplenmektedir. Kadınların siyasete eşit katılımını güvence altına alarak, Türkiye'nin şimdiye kadar parlamenter siyasetteki en yüksek kadın temsil oranına kavuşmasını sağlayan partimizdeki kadın vekillerin dokunulmazlıklarının kaldırılması Türkiye'deki kadınlara yönelik bir tehdit, kadınların mücadelesine de bir darbedir. “Her türlü şiddete tümüyle karşıyız ve bütün sorunların çözümünde diyalog ve müzakerenin gücüne inanmaktayız. Bu yönüyle HDP, tek adam, tek dil, tek mezhep faşizmini egemen kılmaya çalışan Erdoğan için aynı zamanda ideolojik açıdan da ‘tehdit’ olarak algılanmaktadır. “Bu gerekçelerle partimiz HDP, siyasi hayatına başladığı günden beri Erdoğan'ın hedefi haline gelmiştir. Partimizle her türlü hile ve adaletsizliğe, saldırı ve bombalamalara rağmen seçimlerde baş edemeyince şimdi de dokunulmazlıklarımızın Anayasa'ya ve Meclis İç Tüzüğü'ne aykırı bir şekilde kaldırılmasını sağlayıp bağımsızlığı ve tarafsızlığı açıkça tartışmalı hale gelmiş olan bir kişi olarak yargı önünde bizleri sözde yargılamaya tabi tutmak istemektedir. “Bizler seçilmiş halk temsilcileriyiz. Şahsımızı değil bizi seçen seçmen kitlelerini temsil ederiz. Şu anda da yasamanın, Meclis'in dokunulmazlığa sahip bir üyesi, milletvekili sıfatıyla karşınızdayım. Benim temsil ettiğim bu kimliğe ve halkımın iradesine saygısızlık yapılmasına izin vermem mümkün değildir. “Ben, adil ve tarafsız bir yargı huzurunda hesap vermekten asla çekinmiyorum. Veremeyeceğim hiçbir hesabım da yoktur. Ülkemizde yargının saygınlığı ayaklar altındayken, böylesi bir siyasi yargılamanın öznesi olmayı da asla kabul etmeyeceğim. Şahsınıza ve kişiliğinize yönelik hiçbir tereddüttüm ve saygısızlığım yoktur. Ancak şaibelerle dolu bir siyasi geçmişe sahip olan Erdoğan emretti diye başlatılan bu yargı tiyatrosunda figüran olmayı kabul etmiyorum. “Soracağınız hiçbir soruya cevap vermeyeceğim, yapacağınız hiç bir yargılama faaliyetinin adil olacağına inancım yoktur. Benim buraya getirilmem bile hukuk dışıdır. Siyasetçilerin siyaset arenasındaki muhatapları siyasetçilerdir, yargı mensupları değildir. “Bu anlamda sizler evrensel ve demokratik hukuk ilkelerine ve Türkiye'nin imzalamış olduğu, aynı zamanda bir anayasa hükmü de olan uluslararası anlaşmalara bağlı olması gereken yargı mensupları olarak siyasi oyunların ve tezgâhların parçası olmayı reddetmelisiniz. “Bizler ülkemizde çoğulcu demokratik bir rejim inşa edilip, barış ve huzur sağlanıncaya kadar siyasi mücadelemize kararlılıkla devam edeceğiz. Toplumsal kutuplaşma ve kamplaşmaya karşı eşit ve birlikte yaşamı, şiddete karşı demokratik siyasi mücadeleyi, tekçiliğe karşı çoğulculuğu, faşizme karşı demokrasiyi, mezhepçi/ırkçı politikalara karşı inanç ve vicdan özgürlüğünü, ayrımcılığa ve nefret söylemine karşı eşitliği ve elbette Kürt halkının halk olmaktan kaynaklı bütün haklarını, Alevi toplumunun eşit yurttaşlık talebini, dini azınlıkların inanç özgürlüklerini, kadınların toplumsal/sosyal/siyasal/ekonomik yaşama eşit katılımını, kapitalist tahribata karşı çevre ve ekolojinin korunmasını, sermayenin kar hırsına karşı emeğin, çalışanların haklarını savunmaya, korumaya devam edeceğiz. “Parlamentoda da olsak, cezaevinde de olsak bu düşüncelerimizi savunmaktan ve bunlar uğruna mücadele etmekten bizi alıkoyamayacaksınız. “Başkanlık adı altında ülkemize ve halkımıza dayatılan bu faşist düzenden kurtulacağımızdan şüphemiz yoktur. Er ya da geç demokrasi mücadelemiz kazanacaktır. Erdoğan şahsında, köhnemiş bu rejim değişecektir. “Sizden hiçbir talebim ve beklentim yoktur. Siyasi faaliyetlerim nedeniyle ancak beni seçen halkım sorgulayabilir.” |
TIKLAYIN - "HDP TÜM ÇABASINA RAĞMEN ŞİDDET ORTAMININ FATURASINI ÖDÜYOR"
TIKLAYIN - DOÇ. DR. COŞKUN: KÜRT SEÇMENİ RAHATSIZ EDEN HDP DEĞİL, PKK'YDİ
(EMK)