Türkiye Barolar Birliği'nin Genel Kurul toplantısı, 21-22 Mayıs arasında, Antalya'da yapılıyor.
"Barolar suskun kalmamalı"
Aralarında, Noyan Özkan, Ergin Cinmen, Senih Özay ve Arif Ali Cangı gibi hak ve özgürlükler konusundaki, çalışmalarıyla tanınan adlarında bulunduğu İzmirli avukatlar, baroların "baskı yapan", "sonuç alan kurumlar" olması gerektiğini belirtiyor.
Baroların temel hak ve özgürlüklerin ihlalleri karşısında, geç tepki verdiğini söyleyen avukatlar, baroların yalnızca hükümeti değil, yargıyı ve silahlı kuvvetleri de izlemesi, müdahale etmesi gerektiğini ifade ediyor.
"Yargıtay eski başkanı Eraslan Özkaya'nın, bir mafya liderinin dosyasının takibinde dolaylı olarak yer alması skandalı patlak verdiğinde, ciddi bir tartışma ortamı doğmuş ama barolar yargının bozulması gerçeği karşısında gerekli tavır ve etkinliği gösterememiştir."
Avukatlara göre, barolar Genelkurmay ve askerlerin "Anayasa'ya ve demokratik geleneklere aykırı" açıklamalarıyla ilgili de çifte standartlı davranıyor.
"Örneğin, ABD'nin Irak'a müdahalesinde Türkiye'nin de yer almasını yalnızca hükümet değil Genelkurmay Başkanlığı da istemiştir.
Örneğin, Nevroz'da bayrağa saldırı olayında, Genelkurmay Başkanı çıkıp, 'sözde vatandaşlar' gibi son derece tehlikeli ve bölücü bir tanımlamayı içeren bir demeç vermiş, arkasından ülke çapında korkunç bir milliyetçi saldırganlık dalgası gelmiştir. Barolar neden suskun kalmıştır?"
Anayasa değişmeli, darbeciler yargılanmalı
Çağrı metni, şu noktalara da dikkat çekiyor:
" Anayasa değişmeli: Faşist askeri darbenin ürünü 82 Anayasasının temel felsefesi hâlâ yürürlükte. Yeni ceza kanunu da bu felsefenin etkisinde. Temel hak ve özgürlükleri yaşama geçirecek yeni bir anayasa, sivil toplumun katkısıyla hazırlanmalı.
Barolar baskı grubu olmalı: Barolar, insan haklarına dayalı adalet reformunu izleyen değil, yönlendiren sivil toplumu olmalı. Devlete değil, yurttaşa yakın, sivil toplumun baskı gruplarıdır.
Darbeci ve işkencecilerin yargılanması: Darbecilerin ülkemizde hâlâ serbestçe gezmesi bir hukuk devletine yakışmaz. Barolar, 12 Eylül dönemi darbeci ve işkencecilerinin cezalandırılması için hukuk yaratmalıdır.
Yargı yürütmenin boyunduruğunda: Anayasa'da, yürütmenin yargıyı boyunduruğu altında tuttuğu hiç bir maddeye ( ör:140/6, 144,159) dokunulmamıştır.
Hukuk devleti önünde engeller: Adalet Bakanlığı'nın ve İçişleri Bakanlığı'nın özellikle üst düzey bürokratları; son TCK, CMK, CİK değişikliklerinde görüldüğü gibi, temel hak ve özgürlüklerin yerleşmesinde ciddi ve önemli katkısı olan savunma mesleğine, darbeler indirmeyi vazife edinmişlerdir.
Adli yardım sisteminin (ceza ve hukuk) yaygınlaştırılması, bütçesinin artırılması ve görevli avukatların objektif ücretlendirilmesi ve bu ücretlerin makul sürede avukatlara ödenmemesi gibi sorunlar sürekli bir biçimde çözümsüz bırakılmıştır." (TK)
Çağrı metninin tamamını görüntülemek için tıklayın. (MS Word belgesi, 35K)