Tutuklanmasına gerekçe gösterilen Merhaba PKKlı arkadaşlar sözlerini söylemediğini açıklayan Tunç, gelişmeleri toplumun değişim ve dönüşümünün önüne geçmek için hazırlanmış bir plan ve provokasyon olarak değerlendirdi.
Acıların ve ölümlerin geride kaldığını düşünmek ve son dört yıllık barış sürecinin korunmasını istemenin; Türkiye'de yaşayan halkların kendi dillerini, kültürlerini, inançlarım özgürce yaşayabilmelerini talep etmenin karşılığı bu olmamalıdır diyen Tunç, duyarlı bütün kesimleri, aydın ve sanatçıları, tüm düşünürleri tepki vermeye çağırdı.
Barışın ve kardeşliğin kazanılması için şarkılarımı söylemeyi sürdüreceğim diyen Tunçun mektubu şöyle:
Basına ve Kamuoyuna,
1 Temmuz Pazartesi Günü, Milas'ta verdiğim konser sonrası önce polis tarafından gözaltına alındım ve bir gece Milas Emniyet Müdürlüğünde gözaltında tutuldum. Daha sonra 22 Haziran Doğubeyazıt Festivali kapsamında verdiğim konserde yaptığım konuşma gerekçe gösterilerek, hakkımda gıyabi tutuklama kararı çıktığını öğrendim. Ertesi gün, 8 Temmuz'da Cumhuriyet Başsavcılığına çıkarıldım, oradan Milas Sulh Ceza Mahkemesine sevkim yapılarak, hakkımdaki bu gıyabi tutuklama kararı vicahi tutuklama kararına çevrildi ve ben Muğla Cezaevine konuldum.
Öncelikle şunu belirtmeliyim ki; benim söylediğim iddia edilen Merhaba PKK'lı arkadaşlar sözü bana ait olamaz. Bu tamamen iyi düşünülmüş ve yaşadığımız sürece dair çalışmalarımı, konserlerimi engellemeye dönük bir komplo olduğu gibi, toplumun değişim ve dönüşümünün önüne geçmek için hazırlanmış planı bir provokasyonun bir parçasıdır. Bu güne kadar aydın, sanatçı ve düşünürler üzerinde süregelen baskı ve engellemelerin devamı mahiyetindedir.
Doğubeyazıt Festivalinde verdiğim konser, 40 bine yakın Doğubeyazıtlının, bunun yanı sıra onlarca yerel tv ve ulusal kanalının takip ettiği bir konserdi. Ne hikmet ise, geçen bu süreye rağmen, bu TV kanallarının ve gazetecilerin duymadığı ve tanık olmadığı bu ifadeyi, savcılığın bugünlerde, bölgenin bir çok kentinde Barış için bir şarkı konserlerimin olduğu bir dönemde, gündeme getirmesi düşündürücüdür.
Üstelik alelacele, hiçbir ifademin alınmadığı ve delillerin ne olduğunun belli olmadığı, tarafıma hiçbir tebligatın yapılmadığı söz konusu iken, hakkımda gıyabi tutuklama kararının alınması çok anlamlıdır! Zira, tüm toplum tarafından tanınan, açık adresi herkesçe bilinen, istenildiği zaman ulaşılabilecek bir insan konumunda iken; bu şekilde hukuku da alet ederek, çirkin ve şık olmayan bir yola başvurulması, hiçbir hukuk devletinde ve demokrasilerde görülmeyen garip, ucube bir uygulamadır. Hatta, olay günü dahi ifadem alınabilecek iken, sonradan arkamdan böyle bir kararın çıkarılması evrensel hukuk anlayışı ile de bağdaşmaz.
Demokratikleşme, insan hakları ve özgürlükler alanında atılacak adımların önem kazandığı, Avrupa Birliği yolundu bu çabaların yoğunlaştığı bir dönemde, hem de 8. maddenin kaldırılması gündemde iken, bu kapsamda tutuklanmamın açıklanabilir hiçbir meşru ve yasal yanı yoktur.
20 yıldır toplumsal barışın sağlanması, halkımızın barış içinde, kardeşçe yaşayabilmeleri için mücadele eden, söylediğim şarklarla da buna hizmet etmeye çalışan bir sanatçı olarak yaşadım. 15 yıllık bir süreçte yaşadığımız acıların ve ölümlerin geride kaldığını düşünmek ve toplum olarak yaralarımızı sarmak istediğimiz ve bu temelde önemli gelişmelerin yaşandığı son 4 yıllık barış sürecinin korunmasını istemenin; Türkiye'de yaşayan halkların kendi dillerini, kültürlerini, inançlarını özgürce yaşayabilmelerini talep etmenin karşılığı bu olmamalıdır.
Beni üzen tek şey; cezaevine konulmaktan çok, bu barış sürecinin bu şekilde baltalanıyor olmasıdır.
Hiçbir şekilde, hiçbir kimse; bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonrada barış için, kardeşlik için, Türkiye'nin demokratikleşmesi ve özgürleşmesi için verdiğimiz mücadelenin haklılığına gölge düşürmeye kalkışmasın. İkinci bir Ahmet Kaya vakası yaratılmak isteniyorsa, bu çabaların beyhude bir çaba olduğunu şimdiden söylemeliyim ve bu tarz yaklaşımların beni yıldıramayacağını dost ve düşman herkes bilmeli lir.
Bugün cezaevinde olmamın büyük bir onur olduğunun bilincindeyim. Bu bilinçle duyarlı bütün kesimleri; aydın ve sanatçıları, tüm düşünürleri tepki vermeye ve mücadeleye çağırıyorum. Biliyorum ki, yalnız değilim. Barışın ve kardeşliğin kazanılması için, şarkılarımı söylemeyi sürdüreceğim ve asla bırakmayacağım...
09.07,2003, Muğla Cezaevi'den sevgilerle...!
Ferhat Tunç