Halkların Demokratik Partisi’nin (HDP) Grup Başkanvekili ve Diyarbakır Milletvekili İdris Baluken, tahliye sonrası yaptığı açıklamada seçilmiş siyasetçilerin tahliye edilmesi gerektiğini söyledi.
Baluken, 4 Kasım 2016'dan beri süren tutukluluğunun ardından dün (30 Ocak) Diyarbakır 8. Ağır Ceza Mahkemesi’nde görülen duruşmada tahliye edildi.
Kandıra Cezaevi çıkışında Baluken’i HDP’li milletvekilleri karşıladı.
"Siyasetçiler, gazeteciler cezaevinde"
Dihaber’de yer alan habere göre Baluken’in cezaevi önündeki açıklaması şöyle:
“Bugün benim dışarı çıkmam değil, Selahattin Demirtaş'ın içeride olması haberdir. Bu arkamda gördüğünüz cezaevinde şu anda bir siyasi partinin eş başkanı, milletvekili, belediye başkanları ve seçilmiş siyasetçileri var.
“Bir genel merkez binasından daha fazla siyasetçimiz cezaevinde bulunuyorsa bu Türkiye demokrasisi açısından hangi noktada olduğumuzu gösteriyor. İçeride gazeteciler var, sanatçılar var, hasta tutsaklar var. Bu ayıp devam ettiği sürece biz bu şekilde ki tahliyelerle sevinecek bir ruh halini bile inanın yaşamakta zorlanıyoruz.
"Referandum süreci"
“Her şeyden önce bu partinin eş başkanlarının, vekillerinin, seçilmiş siyasetçilerinin de bir an önce tahliye edilmesi gerektiğini düşünüyoruz. Çünkü içerisinde bulunduğumuz referandum sürecinin meşrutiyeti bile aksi takdirde tartışmalı bir duruma gelecektir. Bu husus çok nettir.
“Selahattin Demirtaş, Figen Yüksekdağ ve vekillerimiz içeride olduğu sürece bu referandumun meşrutiyeti bile ileriki süreçte ciddi şekilde tartışılır. O nedenle umarım bir an önce bu ayıptan vazgeçilir.
"Tecrit"
“Bir diğer husus ise tam üç aydır 21. yüzyılda seçilmiş bir parlamento mensubu olarak, 80 milyon insanın iradesini temsil eden bir milletvekili olarak ortaçağ koşullarının dayatıldığı tecrit koşulları yaşandı. Tecrit bir insanlık suçudur, işkence yöntemidir. Hiç kimseye uygulanmaması gerektiği gibi milletvekillerine uygulanması da ayrı bir ayıptır. Umarım bizim tahliyemiz bu bahsettiğim olumsuzlukların giderilmesi için bir vesile olur.
“Türkiye halkları şunu bilsin; biz içeri girerkende barış diyorduk, demokrasi diyorduk, özgürlük diyorduk, buradayken de, o zindanlarda tecrit altındayken de yine barış dedik, demokrasi dedik, özgürlük dedik. Bugün dışarı çıktığımızda da aynı mesajı veriyoruz: Barış, demokrasi ve özgürlük. Bu ülkede hepimiz bunu fazlasıyla hak ediyoruz." (BK)