Biz de bugüne dek pek çok gönüllü işte çalışmış iki araştırma görevlisi olarak gereken işlemleri halledip, Atina yolunu tuttuk. Havaalanında bizi Ergo Politon'un dünya tatlısı "son dakika işler sorumlusu" Nikos Roussopoulos karşıladı ve orada buluştuğumuz Bulgaristan'dan ve Romanya'dan gelen katılımcı arkadaşlarla birlikte otelimize bıraktı. Atina'nın simgesi Akropolis'in eteklerindeki Divani Acropolis oteline yerleştikten sonra, tamamı bizim için serbest zaman olarak ayrılmış bu günde Atina'daki ilk turumuza çıktık.
Atina, dokusunun her hücresine bezeli tarihi, mimarisi ve düzeniyle güzel olduğu kadar insanı kolayca içine alan, sempatik bir şehir. Buna bir de Yunan halkının o tanıdık Akdeniz sıcaklığı ekleniyor. Syntagma meydanı, Side'yi, Kaş'ı hatırlatan Plaka'nın ara sokakları, Roma'yı andıran Üniversite ve Akademi binalarını birinden diğerine yürüyerek gezerken karşınıza ansızın Europides'in büstü, Platon'un heykeli, hatta Zeus Tapınağı çıkabilir.
Bir atölye çalışması olarak gerçekleştirilen seminerin ilk oturumunu örgütün Gönüllü Çalışmalar Müdürü S. Chryssafopoulos yaptı. Konuşmasında Ergo Politon'un bir gönüllü kuruluşu olmadığını, gönüllü çalışmaları desteklemek amacıyla kurulmuş bir devlet kurumu olduğunu belirten Chryssafopoulos, temel çalışma alanlarını; gönüllü örgütlerin dökümünün yapılması, gönüllülerin eğitimi, gönüllü çalışmada iletişim, tüm gönüllü örgütler arasında bağlantı kurulması, bürokratik engellerin ortadan kaldırılması, finansal kaynaklara ulaşılması ve gönüllü çalışmaların önünü açacak lobi faaliyetlerinin sürdürülmesi olarak tanımladı.
Program boyunca; Sivil Toplumun Tarihi ve Teorisi, STK'lerin işletilmesi, Gönüllü Kurumlarda İnsan Kaynaklarının Kullanımı, Gönüllü Çalışmaların Uygulanması, Balkanlarda Uluslararası İlişkiler ve Üçüncü Bölge, Dijital Sivil Toplum, Avrupa Ekonomik Gelişimi, Kolektif Sosyal Sorumluluk gibi konu başlıklarında uzmanlar ve akademisyenler tarafından verilen seminerlerle, gönüllü çalışmalar konusu çok boyutlu biçimde ele alındı. Böylece, programın Sivil Toplum çerçevesi içinde eğitim verme ve deneyim aktarımı hedeflerine ulaşıldı.
Programda; Arnavutluk, Bosna-Hersek, Sırbistan, Karadağ, Makedonya, Bulgaristan, Romanya, Türkiye, Moldova, Hırvatistan ve Yunanistan'dan yaşları 25-35 arasında değişen, sivil toplum ve STK alanlarında çalışan 26 katılımcı bir araya geldi.
Kurum, özenle gerçekleştirdiği programın amacını; Sivil Toplum ve Gönüllülük alanlarında gelecekte devlet ya da devlet dışı kurumlarda çalışacak olan Balkan liderlerin eğitilmesi ve Yunanistan'la Üçüncü Bölge'deki Balkan ülkeleri arasında anlayış ve işbirliğine dayalı yeni bir çerçevenin kurulması olarak açıkladı.
Bize bu seminerden bütün bu değerli kazanımlara ek olarak bir de aslında hep bildiğimiz "Türkiye ve Yunanistan halkları arasında hiçbir sorun yok, sorun siyasetçilerin arasında" gerçeğini bir kere daha onaylama imkanı kaldı: Atina sokaklarında nereli olduğumuz sorulup da Türk olduğumuz yanıtını her verdiğimizde gülümseyen yüzler ve gösterilen ekstra ilgiyle... (NBC/TK)