Fotoğraf: csgorselarsiv.org
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Trans kadın S.A.’ya 18 Ocak Çarşamba günü, muayene olmak için gittiği İstanbul, Bakırköy Dr. Sadi Konuk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde transfobik ayrımcılık yapıldı.
Kaos GL'den Aslı Alpar'ın haberine göre, hastanenin enfeksiyon bölümünde randevusu olan trans kadın S.A., kayıt açtırmak için bölümün sekreterliğine gitti. Sekretaryadaki sağlık çalışanına kayıt açtırmak istediğini söyleyen S.A. aldığı yanıtı duyamadı. Yanıtı tekrarlamasını rica eden S.A.’ya sağlık çalışanı “Tipinize bakmıyorsunuz herhalde, yüzünüze bakamıyorum” dedi.
Yaşadıklarını KaosGL.org’a anlatan S.A., “Sekreterlikle aramızda cam bir bölme var, zaten sesi engelliyor, sekreterlikte çalışan kişi yüzüme de bakmadığı için söylediklerini anlayamadım. Tekrar söylemesini rica ettiğimde bana görünüşümden dolayı yüzüme bakmak istemediğini söyledi” dedi.
Hastane polisi şikâyeti almadı, polis ekipleri hastaneye gelmedi
Yaşadığı ayrımcılığı kameraya almak isteyen S.A.’nın yanına gelen hastane polisi S.A.’nın şikâyetini almadı.
Kendisine transfobik ayrımcı davranışlarda bulunan çalışanı şikayet etmek için polisi arayan S.A., ekiplerin yönlendirilmediğini yaklaşık 1 saat hastanede polisin gelmesini beklediğini, tekrar aradığında “kaydınız alınmıştır” denildiğini ancak polisin olay yerine gelmediğini söyledi:
“Sağlık çalışanından şikâyetçi olmak istedim, hastane polisi şikâyetimi almadı. Bunun üzerine polisi aradım, yaklaşık bir saat boyunca geleceğini söyleyen polisleri bekledim, gelmedi. Bu sırada bana hakaret eden sağlık çalışanını bulunduğu yerden aldılar ve yerine kimse de gelmedi, bankoyu da kapattılar. İnsanlar bu bankodan işlem yaptıramadı. Hastanenin Hasta Hakları Birimi’ne başvurdum, umarım gereken yapılır.”
*ILGA Europe’un 2009’dan beri her sene yayımladığı Rainbow Map’in 2022 verileri paylaşıldı. Ocak-Aralık 2021 arasında 49 Avrupa ülkesinde LGBTİ+ haklarının durumunu inceleyen araştırmada Türkiye 4 yıldır olduğu gibi bu yıl da 48. sırada. Listenin son sırasında ise Azerbaycan yer alıyor.
İki İzleme Önerisi
Biri Fransa’dan ikincisi Türkiye’den filmi de bu haber vesilesi ile hatırlatıyoruz.
*Fransız yönetmen Sébastien Lifshitz’in filmi “Little girl”, “Küçük Kız” isimli film, bu yıl İKSV film festivalinde online olarak izleyici ile buluştu.
Festivalde filme dair şu bilgiler paylaşılıyor:
Berlinale’den Teddy Ödülü kazanmış Sébastien Lifshitz, Bambi ve Wild Side gibi LGBTQ karakterleri odağına alan filmleriyle tanınan bir isim. Festival izleyicisinin dikkatini üç yıl önce, Fransız aktivist Thérèse Clerc’i anlattığı belgeseliyle dikkatini çeken Lifshitz, hayli zorlu ve güncel bir meseleye çeviriyor kamerasını.
Küçük Kız, 7 yaşındaki Sasha ve ailesini bir yıl boyunca gözlemliyor. Kendini hep bir kız olarak gören ve hisseden Sasha okulda erkek kıyafetleri giymek zorunda bırakılsa da ailesi durumun ve Sasha’nın ciddiyetinin farkında.
Berlin Film Festivali’nde dünya prömiyerini yapan Küçük Kız Sasha’nın dilediği gibi olma ve özgürce yaşama mücadelesini, toplumun tepkilerini ve ailesinin tüm fobik saldırılara karşı dirayetli duruşunu içe işleyen bir sinema diliyle anlatıyor.
Benim Çocuğum (Can Candan, 2013, Belgesel)
Yönetmenliğini Can Candan’ın yaptığı 2013 yapımı belgesel film lezbiyen, gey, biseksüel ve transgender çocukları olan anne ile babalarının gözünden çocuklarının ve kendilerinin yaşadığı uyum-kabullenme sürecini anlatıyor.
Filmde hikâyelerine yer verilen beş aile de LİSTAG (Lezbiyen Gey Biseksüel Trans İnterseks Bireylerin Aileleri ve Yakınları Derneği) üyesi. Film çocukların aileleri tarafından kabullenme süreçlerini aktarırken Türkiye’deki LGBTİ+ mücadelesine de ayna tutuyor.
(EMK)