Hükümetin girişimini bianet'e değerlendiren Doç Kadriye Bakırcı ise "kadınların çalışma olanaklarını kısıtlayan bu düzenlemeler, kadın ve erkeklerin eşit haklara sahip olmaları ve ailevi sorumlulukların eşit olarak paylaştırılması ilkesine aykırıdır" diye düşünüyor.
İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) İşletme Fakültesi, Hukuk Anabilim Dalı, İş ve Sosyal Güvenlik Hukuku Öğretim Üyesi Bakırcı, bu girişimin Avrupa Birliği (AB) mevzuatı, Uluslararası Çalışma Örgütü (İLO) belgeleri ve BM Kadınlara Yönelik Her Türlü Ayrımcılığın Ortadan Kaldırılması Sözleşmesi'ne CEDAW) uyma zorunluluğuyla çeliştiğini söylüyor
Bakırcı: Kadınların istihdamını önlemeye yönelik çalışma
Bakırcı ayrıca, kadınların istihdamını önlemeye yönelik bu çalışmanın, Anayasa'nın eşitlik, çalışma hak ve özgürlüğü ilkelerine, bireyin maddi ve manevi varlığını geliştirme hakkına aykırı olduğunu söylüyor.
"Bu yük tamamen işverenlerin omzuna yüklenmemelidir" diyen Bakırcı, sosyal devlet olmanın gereği olarak merkezi ve yerel idarelere de çocuk bakım yurtları ve emzirme odası, çocuk bakım yurdu açma yükümlülüğünün öngörüldüğünü söylüyor.
Bakırcı, işveren üzerindeki mali yükün hafifletilmesi için vergi indirimine gidilmesini gerekli görüyor.
"Ancak hükümet bu yola gitmektense, işverenlerin kreş açma zorunluluğunu tamamen kaldırmaya yönelik girişimler başlattı. Bunun anlamı işgücüne katılımı zaten düşük olan kadınları işgücünden tamamen çekilmeye zorlamak ve eve hapsetmektir."
Yasa kadın işçi sayısıyla düzenleniyor
Bakırcı, 14 Temmuz 2004 tarihinde çıkarılan Gebe veya Emziren Kadınların Çalıştırılma Şartlarıyla Emzirme Odaları ve Çocuk Bakım Yurtlarına Dair Yönetmelik' le, İş Kanunu kapsamındaki işverenlere, emzirme odası ve yurt açma yükümlülüğü getirdiğini söylüyor.
"Ancak bu yükümlülük, yalnızca kadın işçi sayısı esas alınarak düzenlenmiştir. Ayrımcılık oluşturan bu madde uyarınca, yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 100-150 kadın işçi çalıştırılan işyerlerinde, bir yaşından küçük çocukların bırakılması ve bakılması ve emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine en çok 250 metre uzaklıkta bir emzirme odasının kurulması zorunludur."
Bakırcı: İşveren kadın işçi sayısını düşük tutuyor
Bakırcı, yönetmeliğe göre yaşları ve medeni halleri ne olursa olsun, 150'den çok kadın işçi çalıştıran işyerlerinin de, 0-6 yaşındaki çocukların bırakılması ve bakılması, emziren işçilerin çocuklarını emzirmeleri için işveren tarafından, çalışma yerlerinden ayrı ve işyerine yakın bir yurdun kurulmasını zorunlu kıldığını belirti.
Yasanın, Yurt açma yükümlülüğünde olan işverenler yurt içinde anaokulu da açmak zorunluluğuna; Oda ve yurt açma yükümlülüğünün belirlenmesinde, işverenin belediye ve mücavir alan sınırları içinde bulunan tüm işyerlerindeki kadın işçilerin toplam sayısını dikkate aldığına, dikkat çeken Bakırcı şunları söylüyor:
"Ancak işverenin bu yükümlülüklerinden kurtulmak için kadın işçi sayısını öngörülen rakamların altında tutuyor.
"Bu düzenleme, çocuk bakım yükümlülüğünün kadına ait olduğu görüşünün yansımasıdır ve kadınların çalışma olanakları kısıtlanmaktadır. Bu nedenle işverenin emzirme odası ve yurt açma yükümlülüğü, kadın ve erkek işçi sayısının toplamı dikkate alınarak belirlenmelidir."
Haklar, kadın erkek eşit sağlanmalı
Bakırcı, yönetmelik uyarınca, oda ve yurtlardan, kadın işçilerin çocukları ile erkek işçilerin annesi ölmüş veya velayeti babaya verilmiş çocukları faydalandığını söylüyor ve sakıncasına işaret ediyor.
"Bu hak, erkek ve kadına eşit olarak sağlanmalıydı. Çünkü, annenin işyerinde, emzirme odası veya yurt olmaması durumunda, çocuk, babanın işyerindeki olanaklardan yararlanabilmelidir. Bu düzenleme de, kadınların çalışma yaşamında eşit fırsatlara sahip olma hakkı önünde engel oluşturmaktadır." AD)