Görsel: Anadolu Ajansı
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Aile, Çalışma ve Sosyal Hizmetler Bakanı Zehra Zümrüt Selçuk, Türkiye'nin kamuoyunda İstanbul Sözleşmesi olarak bilinen, Kadına Yönelik Şiddet ve Aile İçi Şiddetin Önlenmesi ve Bunlarla Mücadeleye Dair Avrupa Konseyi Sözleşmesi'nden çekilme kararı almasına ilişkin Anadolu Ajansı’na konuştu.
TIKLAYIN - İstanbul Sözleşmesi'nin tüm maddeleri...
TIKLAYIN - bianet erkek şiddeti çetelelerinin tamamı
“Geriye dönüş olmayacak”
Selçuk şöyle dedi:
"Türkiye'de geldiğimiz noktada hem birincil hem de ikincil mevzuatımızda kadınlarımızı korumak, kadına yönelik şiddetle mücadele etmek için gerekli bütün araçlarımız mevcut. Bu noktada kesinlikle bir geriye gidiş, ödün verme, sapma söz konusu değil.
"Bugün cinayete kurban giden her kadınımız, bizim için çok acı ve biz bununla mücadele etmek için dün olduğu gibi bugün de yarın da var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz."
TIKLAYIN - "Sözleşme feshedildi diye LGBTİ+ varoluşu yok olmaz"
"Etkin çözümler bulacağız"
Bakanlık koordinasyonunda 2021-2025 yıllarını kapsayan dördüncü Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Ulusal Eylem Planı'nın bütün hazırlıklarının tamamlandığını da açıklayan Selçuk, "Dolayısıyla İstanbul Sözleşmesi, kadına yönelik şiddetle mücadeledeki tek aracımız değil, birçok aracımız var. Aynı kararlılıkla ve hatta daha etkin çözümler de bularak bu araçlarımızı kullanmayı sürdürüyoruz” dedi.
Bakan Selçuk, İstanbul Sözleşmesi'nin feshiyle birlikte, "Türkiye'de kadın hakları, kadına yönelik şiddetle mücadele kazanımlarının kaybedileceği" eleştirilerinin anımsatılması üzerine, şu değerlendirmelerde bulundu:
"Kadın haklarının korunması, kadına yönelik şiddetle mücadele noktasında kesinlikle bir geri gidiş söz konusu olmayacak. Buradan bir ödün verilmeyecek, sapma olmayacak. Bu konuda duruşumuz çok net. Bu, toplumsal ayrışmaya sebep olan bir metne dair gösterilen irade. Bunu ilkelerimiz ve hedeflerimiz noktasında 'geri gidiş' olarak yorumlamak çok yanlış. Bizim kadın hakları konusundaki 18 yıllık mücadelemizi bir metne indirgemek de çok büyük bir haksızlık."
"Şiddete sebep olan esas sorunları konuşamaz duruma geliyoruz"
Kadına yönelik şiddetle mücadelenin tüm bu uygulamalarla daha etkin bir şekilde sürdürüldüğünü, başarıya ulaşmasının ise üniversiteler, akademisyenler, medya ve toplumun bütün kesimleriyle iş birliğinde mümkün olduğunu dile getiren Selçuk, medyada, dizilerde, "prime time" yayınlarda her gün şiddetin konuşulduğuna dikkati çekti.
Bakan Selçuk, "şiddetin arttığı" yönündeki iddialar dile getirilirken bu unsurun da gözden kaçırılmaması gerektiğini belirterek, şunları kaydetti:
"Bir metin üzerinde fazlaca tartıştığımız için şiddete sebep olan esas kök sorunları konuşamaz, tartışamaz duruma geliyoruz. İsteğimiz, toplumumuzla bütün paydaşlarla akademisyenlerimizle medya mensuplarımızla sivil toplum kuruluşlarımızla beraber kadına yönelik şiddetin kök sorunlarını, sebeplerini daha iyi analiz edebilmek ve buna dair politikalar, uygulamalar gerçekleştirebilmek. Bu bireysel değil bütün toplumumuza ait bir sorun. İstiyoruz ki bundan sonra bir tek can bile kurban gitmesin ve bu noktada kararlılığımız devam edecek."
Şiddetin nedenleri
Bakan Selçuk, "Şiddetle mücadele edebilmemiz için şiddet haberlerinin yansıtılması noktasında medyaya birçok görev düşmekte. Şiddetin alkol, bağımlılık gibi birçok nedeni var. Akademisyenlerimize şiddetin gerçek kök nedenlerini araştırmak noktasında büyük görevler düşüyor. Fakat biz bunu sadece bir metin üzerinde tartıştığımız zaman şiddetin gerçek sebeplerini konuşamamış oluyoruz." dedi.
"Güçlü kadın, güçlü aile, güçlü Türkiye" prensibini anımsatan Selçuk, karar alma mekanizmalarında kadınların sayısının her geçen gün arttığına, kamu çalışanlarının yüzde 40'ının, avukatların, öğretmenlerin yarısının, doktorların yüzde 44'ünün kadın olduğuna, kadın milletvekillerinin sayısının ise yüzde 4'lerden yüzde 17'lere çıktığına dikkati çekti.
(EMK)