Haberin İngilizcesi için tıklayın
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu’nun, Diyarbakır’daki sivil toplum örgütleri ve meslek odaları hakkında sarf etmiş olduğu açıklamalar nedeniyle, “halkı kin ve düşmanlığa tahrik, görevi kötüye kullanma, suç uydurma, iftira, suçu bildirmeme, adil yargılamayı etkilemeye teşebbüs” suçlarından yargılanması istendi.
İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şubesi, Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) Diyarbakır Temsilciliği ve Hak İnisiyatifi Derneği Diyarbakır Temsilciliği ile Diyarbakır Tabip Odası iki ayrı dilekçeyle Diyarbakır Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Bakan Soylu ne demişti?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu 18 Haziran 2018’de TRT Haber Kanalında katıldığı programda, Urfa Suruç’ta yaşanan olaylara ilişkin yaptığı değerlendirmeler esnasında şunları söylemişti:
“Dün yeni bir tezgah içerisindeydiler... Oradan 20-22 tane sivil toplum kuruluşu, sözde hepsi PKK meyilli STK'ların önemli bir bölümünü kapattık ama Baro [Diyarbakır Barosu], Tabipler Birliği bunlara yönelik, sözde İnsan Hakları Derneği gibi dernekler PKK tekelinde olan bazı yerler var, gidecekler güya iki aileye başsağlığı dileyecekler... Bu sivil toplum kuruluşları hepsi melanet üreten kurumlardır. PKK melanet üreten sivil toplum kuruluşları bunların hepsini piyasaya sürüyor. Şunu da ifade edeyim o kadar alçakça değerlendirmeler yapılıyor ki, şimdi dün Diyarbakır'da Diyarbakır Ticaret Sanayi de dahil olmak üzere Diyarbakır Barosu, zaten Diyarbakır Barosu PKK'ya müzahir bir Baro'dur. Çok açık ve net söylüyorum, PKK'ya Müzahir bir Barodur. Bütün eylemlerimizde olaylarımızda hukuka dahil olan bütün olaylarımızda PKK sesini çıkarmadığı zaman Diyarbakır Barosu sesini çıkartır.”
TIKLAYIN - HDP Ön Raporu: Suruç'ta Ne Oldu?
İlçede inceleme yapmak isteyen hak örgütleri de Suruç’a alınmamıştı.
TIKLAYIN - Diyarbakır Barosu’ndan Bakan Soylu’ya: Tahir Elçi’yi Aldığınız Yerdeyiz
Diyarbakır Barosu da Soylu’nun sözleriyle ilgili, “İddialarınızın arkasındaysanız sizi gereğini yapmaya davet ediyoruz. Korkmuyoruz, Tahir Elçi’yi aldığınız yerdeyiz…” açıklamasını yapmıştı.
“Faaliyetler suçsa, ‘suçu bildirmeme’ suçunu işledi”
İHD, TİHV ve Hak İnisiyatifi Derneği’nin dilekçesinde, şu gerekçeler yer aldı:
“Böylesi hassas bir dönemde devlet görevlilerinin vatandaşlarını karşı karşıya getirecek söz ve davranışlardan kaçınması gerekir. Zira düşünce ve ifade özgürlüğü, propaganda yapma hakkı demokratik bir toplumun vazgeçilmezidir. Türkiye Cumhuriyeti’nin İçişleri Bakanı sıfatını haiz olan bir kişinin, bu hassasiyetleri mutlak olarak gözetmesi ve toplumu kaosa sürükleyecek ifadelerden uzak durması gerekmektedir.
“Temel hak ve özgürlüklerin korunması ve insan hakları ihlallerine karşı mücadele yürüten –kapatılan kurumlar da dahil olmak üzere- bunca yıldır görevlerini layıkıyla yerine getirmiştir.
“Bu kurumların faaliyetleri suç oluşturuyorsa İçişleri Bakanı konumunda olan Süleyman Soylu herhangi bir işlem yapmayarak açıkça Türk Ceza Kanunu 278. madde gereğince ‘Suçu Bildirmeme’ suçunu işlemiştir.”
“Yargı görevini yapanı etkileme suçu”
Diyarbakır Tabip Odası da Suruç’la ilgili soruşturmayı hatırlattı:
“Şüpheli Süleyman Soylu’nun içişleri bakanı olarak katıldığı televizyon programında sarf etmiş olduğu sözler aynı zamanda dört kişinin öldürülmesi ile ilgili yürütülen soruşturmayı da etkileyici niteliktedir. Bu nedenle 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu’nun 288. Maddesinde düzenlenen [yargı görevini yapanı etkileme] suçu da oluşturuyor.” (AS)