Bağımsız Maden-İş Sendikası, Erzincan’ın İliç ilçesine bağlı Çöpler köyünde Kanada ve ABD menşeili Anagold Madencilik’in işlettiği Çöpler Altın Madeni sahasında 13 Şubat’ta yaşanan kayma ile ilgili bir rapor yayımladı.
Sendika, “Anagold Gözlem Raporu - Öncesi ve Sonrasıyla 13 Şubat” başlığıyla yayımladığı raporla ilgili şöyle dedi:
“Sendikamıza facianın gerçekleştiği bilgisinin maden işçileri tarafından ulaştığı ilk andan itibaren sürecin takibinde olduk. Sendika yöneticilerimiz, uzman ve avukatlardan oluşan heyetimizin Erzincan İliç’e ulaştığı ilk andan itibaren bulunduğu süreç içerisinde yapılan görüşmeler, gözlemler ve bulgular ile hazırlamış olduğu raporu kamuoyunun bilgisine sunarız.”
“İliç’te yaşanan toprak kayması ya da heyelan değil"
10 maddede ihmaller
Sendikanın 10 maddelik raporu özetle şöyle:
- Avrupa ve ABD’deki işçilerle aynı işi yapan işçiler Türkiye’de güvensiz, güvencesiz, önlemsiz, düşük ücretli ve baskı altında çalıştırılmaktadır. Benzer şekilde çevreye verilen zararla ilgili de ABD ve Avrupa’da çok daha sıkı önlemler gündeme gelirken Türkiye’de bu önlemler aşılması gereken yasal engeller olarak görülmektedir. Çalık Holding’in 13 Şubat sonrası söylediği “Biz sadece finansal ortağız” açıklaması bu anlama gelmekte, Çalık Holding’in siyaset-bürokasi-idare ilişkileri aracılığıyla işçilere ve çevreye yönelik her türlü kuralsız davranışın korunması güvence altına alınmaktadır.
- 13 Şubat günü olayın gerçekleştiği saat 14:28 öncesinde de sahada, liç yığını üzerinde ve sahanın etrafında iş makineleri için yapılmış yollarda (stabilize yığma ve sıkıştırma yapılarak inşa edilmiş olmasına rağmen) olağandışı çatlaklar işçiler tarafından tespit edilmiş, fotoğraflanmış ve hem şirketin risk bildirim sistemi üzerinden hem de diğer yollarla yetkililere bildirilmiştir. Buna rağmen gereken önlemler alınmamıştır. Ek olarak, özellikle son 1 ay içerisinde işçiler riskin büyük olduğu konusunda endişe duyduklarını defalarca kez dile getirmişlerdir. Gün içerisinde çalışma alanının bir kısmı kapatılmıştır ancak bu kısım önlem alınması gereken yer olmamakla birlikte bu bilgi dahi işçilere tam ve sağlıklı şekilde iletilmemiştir. Acil durum planı devreye sokulmamış, işçilerin alandan uzaklaşmasını sağlayacak siren çalma vb. çok temel yollar dahi kullanılmamıştır.
"Liç yığma alanı üste doğru genişletildi"
- Kayan toprak, Anagold’un faaliyete geçtiği 2009-2010 yıllarından itibaren yaptığı ayrıştırma sonucunda kalan toprağın tamamıdır. Normal şartlar altında, en geç 2018-2019 döneminde başka bir yığma alanı açılmış ve sonraki üretimden kalan siyanürlü toprağın oraya yığılmış olması gerekmektedir. Ancak yine maliyeti azaltma politikası sebebiyle bu yapılmamış, liç yığma alanı üste doğru genişletilmiştir.
- Ücretler faaliyete geçildiği 2009-2010 yıllarından beri kademeli olarak düşürülmüştür. CEO Edward Dowling’in deyimiyle “Dünyanın en ucuz, düşük maliyetli altın madeni” olma hedefi, çalışmanın her düzeyine yansıtılmıştır.
- 13 Şubat’tan 5 gün önce; normal çalışmaya ek olarak şirketin Acil Müdahale Biriminde (ERT) gönüllü olarak bulunan işçilerin bu görevden ayrılmak istemesi “toplu eylem” olarak değerlendirilmiş, işçiler 13 Şubat gününde bu konuda savunma vermeye zorlanmıştır.
- 13 Şubat’tan 2 hafta önce Türkiye Maden-İş’ten toplu olarak istifa eden işçiler, faciadan 3 gün önce Bağımsız Maden-İş’e üye olmaya karar vermiştir. Bu karar şirket tarafından öğrenildiğinde işçilere toplu e-posta gönderilerek Türkiye Maden-İş’in propagandası yapılmış ve şirketin tek muhatap olduğu sendika olarak lanse edilmiştir. İşçilerin yasadan doğan haklarını kullanması, hak arama özgürlükleri kapsamında güvence altında olan iş yavaşlatma, iş durdurma ve benzeri eylemlerde bulunması durumunda; işten çıkarmak da dahil her türlü disipliner yaptırımla karşılaşacağı ifade edilmiştir.
"Anagold, İSİG önlemlerinde kesintiye gitti"
- Faciaya giden süreçte tespit edilen en önemli noktalardan biri şudur: Anagold, işçi sağlığı ve iş güvenliği önlemlerinde kesintiye gitmek ve işçileri daha uzun süre daha yoğun çalıştırabilmek için iş modelini yukarıdan aşağı şekillendirmiştir. Bu süreçte, işçilerin sağlığını görece önemseyen veya hedeflenen üretimin makul olmadığını ifade eden, tecrübe ve bilgi sahibi olan mühendisler yerine daha ucuza çalıştırabildikleri, tecrübesiz ve şirket talimatlarını harfiyen uygulamak kaydıyla işe alınan genç mühendis ve yöneticiler çalıştırmıştır.
- İşçilerin ek prim ödemeleri devamlılık şartına bağlanmıştır. Bu madencilik iş kolunda sıklıkla görülen ve işçi aleyhine sonuçları bilinen bir modeldir. Ancak Anagold’da devamsızlığa ek olarak iş kazası geçirilmesi de prim kesintisine neden olmaktadır. Belirlenen süre içerisinde taşeronlarda çalışanlar da dahil olmak üzere herhangi bir işçinin iş kazası geçirmesi ve bunun tutanak tutularak kayda geçilmesi durumunda bütün Anagold işçilerinin primi kesilmektedir.
- Göçük altında kalan işçilerden Abdurrahman Şahin ve Hüseyin Kara taşeron Kar-Sa Şirketi’nde borulama ekibinde, Şaban Yılmaz taşeron Asil Çöpler Şirketi’nde kepçe operatörü, Fahrettin Keklik ana firma Anagold Madencilik’te idari işler personeli, Ramazan Çimen ve Kenan Öz ana firma Anagold Madencilik’te kırıcı süpervizörü, Adnan Keklik ana firma Anagold Madencilik’te ADR kıdemli süpervizörü, Uğur Yıldız taşeron Çiftay Şirketi’nde kamyon şoförü, Mehmet Kazar taşeron Asil Keklik Şirketi’nde operatör olarak çalışmaktadır. Bu tablo hem taşeronlaşmanın sonuçlarını hem de maden sahası ve çevresinde çalışan bütün işçilerin taşeron ya da ana firma fark etmeksizin risk altında çalıştığını göstermektedir.
- Bakanlık denetimlerini de içeren bütün süreçler boyunca Anagold’un etrafındaki siyasi-idari-ekonomik ilişki ağı da tespit edilmiştir.
14 sayfalık raporun tamamına ulaşmak için tıklayın. (TY)