İHDK'nın tartışma yaratan "Azınlık ve Kültürel Haklar Raporu"nu adliyelik eden süreç, raporun görüşme ve oylamasında usulsüzlük yapıldığını öne süren, ondan daha çok da içeriğini "vatana ihanet" olarak gösteren kimi kurul üyelerinin suç duyurusu üzerine başlamıştı. Ancak, tepkiler bununla sınırlı kalmamış, Kaboğlu'nun düzenlediği basın toplantısını basan Türkiye Kamu Çalışanları Sendikaları Konfederasyonu (Kamu-Sen) Genel Sekreteri Fahrettin Yokuş, raporu yırtmış toplantıyı sabote etmişti.
İzleyen günlerde raporu düzenleyenlere tepki amacıyla yapılan açıklamalarda da gerekirse kan döküleceği mesajları verilmişti. Kaboğlu da bu şiddet çağrıştıran müdahaleler karşısında savcıları göreve çağırmıştı.
Savcılık harekete geçti
Savcılık, Kaboğlu ve Oran hakkında, kurul üyelerinden Fethi Bolayır ve Mahir Akkar'ın suç duyurusu üzerine soruşturma başlattıklarını açıkladı. Savcılık yetkilisi, bu çerçevede Adalet Bakanlığı aracılığıyla İHDK'nın bağlı olduğu Başbakanlık'tan, tartışılan raporun aslını, İHDK'nın çalışma usul ve esaslarını belirleyen yönetmeliği, raporun nasıl oylandığını da gösteren tutanak örneklerini istediklerini söyledi.
Aynı yetkili, soruşturmada Başbakanlık'tan belge örneklerini aldıktan sonra suç duyurusundaki iddialara bağlı olarak iki konu üzerinde duracaklarını, bunlardan birinin görüşme ve oylamada yasa ve yönetmeliğe uygun davranılıp davranılmadığı dolayısıyla oylamada usulsüzlük iddiası olacağını söyledi.
Yetkili, "Raporda araştıracağınız suç nedir?" sorusunu, "TCK'nın 312. maddesi üzerinde duruyoruz. Raporda bu kapsamda suç işlenip işlenmediğini tartışacağız" diye yanıtladı.
Yokuş için şikâyet yok
Aynı yetkili, "Kurulun basın toplantısını basıp raporu yırtan, benzer her çalışmayı engellemeyi sürdüreceklerini belirterek fiili durum yaratan Kamu-Sen Genel Sekreteri Yokuş ve ona destek verenlerle ilgili soruşturmanız var mı?" sorusunu ise şöyle yanıtladı:
"O görüntüler tabii ki hoş değil. Ancak, bu konuda resen başlattığımız bir soruşturma yok. Çünkü orada görülen hakaret veya kişiye saldırı gibi konular şikâyete bağlı suçlardır. Biz ancak şikâyet olduğunda soruşturma açabiliriz.
Toplantı sırasında müdahale edenlerin halkın bir kesimini diğerine karşı suç işlemeye kışkırttıkları, suçu övdükleri dolayısıyla TCK. 312 vb. maddeler kapsamında suç işlediklerini düşünmüyoruz.
Ayrıca, basın toplantısına fiili müdahaleyi televizyonlardan istedik. Televizyonların yayın yeri de İstanbul olduğu için suç yeri orası kabul edilerek belki İstanbul Başsavcılığı bu konuda resen birşey yapıyor olabilir." (AK/BB)