Fotoğraflar: Gönül İlhan
Ayvalıklı kadınlar İstanbul Sözleşmesi için sokağa çıktılar. Ayvalık Kadın İnisiyatifi'nin çağrısıyla Cumhuriyet Alanı'nda buluşan kadınlar basın açıklaması yapıp nöbet eylemi gerçekleştirdiler.
Ayvalıklı kadınlar adına Nebahat Dinler ve Edibe Keleş'in okuduğu basın metninde özetle şöyle denildi:
"Kadınlar hemen her gün canlarıyla bedel ödeyerek gösteriyorlar İstanbul Sözleşmesi'nin hayat kurtaracağını, ama gözler kör, vicdanlar sağır olunca görülmüyor. Kadın cinayetleri hiç hız kesmeden devam ediyor! 'İstanbul Sözleşmesi Yaşatır' haykırışlarımıza kulak tıkayan erkek egemen anlayış, kadınları evde, iş yerinde, sokakta katletmeye devam ediyor.
"Yanı başımızda bir günde iki kadın erkekler tarafından öldürüldü! Üç çocuk annesi Birgül Ayvalık'ın Altınova Mahallesi'nde ayrıldığı eşi tarafından bıçaklanarak öldürüldü. Üç çocuk annesi Sibel boşandığı erkek tarafından Akçay'da öldürüldü. Birgül'ün ve Sibel'in yaşamını ayrılmak istedikleri erkekler çaldı!
"Pandemi döneminde kadına yönelik şiddetin yüzde 32 oranında arttığı açıklanıyor. Aile Bakanı Derya Yanık bu oranın 'tolere edilebilir düzeyde' olduğunu söylüyor. Biz kadınlar 'tolere' edebileceğiniz sayılardan ibaret değiliz. Bu ülkenin yarısıyız ve İstanbul Sözleşmesi ısrarımızdan asla geri adım atmayacağız!
"TBMM Adalet Komisyonunda yeni bir infaz yasası değişikliği görüşülüyor, yanında yine çocuk istismarcılarına af teklifi var. 'Aileyi koruma adı altında' meşrulaştırılmaya çalışılan bu girişimin, asıl niyetinin yasal evlilik yaşının 12'ye kadar indirmek, kadınların ve kız çocuklarının tecavüzcüleri ile evlendirilmelerini yasalaştırmak olduğunu biliyoruz ! Türkiye'nin yarısı olan biz kadınları dikkate alın, kadınların ve çocukların hayatını siyaset malzemesi yapmaktan derhal vazgeçin!
Tüm partilere ve vekillere hatırlatıyoruz: Hayatlarımız ve haklarımız için gözümüz üzerinizde!"
"Sözleşmeden vazgeçmek kadına şiddetin daha da artması demek"
Basın açıklamasının ardından alanda nöbet tutan kadınlar, İstanbul Sözleşmesi'nden neden vazgeçmediklerini maddeler halinde şu şekilde sıraladılar:
*Çünkü; İstanbul Sözleşmesi kadına yönelik şiddetin temelinde toplumsal cinsiyet eşitsizliği olduğu kabulüyle başlar ve devletleri bu eşitsizliği gidermekle yükümlü kılar. İstanbul Sözleşmesi, "şiddeti" kadın ve erkek arasındaki eşitsizliğin bir sonucu olarak görür ve eşitliği sağlayacak politikaların geliştirilmesi için yol gösterir.
Sözleşmeden vazgeçmek; kadınların haklarından, eşitlik mücadelesinden vazgeçmesi erkek egemen zihniyetin hayatlarımıza el koyması demek.
*Çünkü; İstanbul Sözleşmesi, devletlere, devletin tüm mekanizmalarını işleterek kadınlara ve çocuklara karşı şiddeti ortadan kaldırmak için her türlü tedbiri alma görevini yükler.
Sözleşmeden vazgeçmek; devletin bu görevlerini yerine getirmemesi, kadına yönelen şiddetin daha da artması demek.
*Çünkü; İstanbul Sözleşmesinin uygulanması kadın cinayetlerini önler.
Sözleşmeden vazgeçmek; devletin acil önlem almaması, şiddetin çocuklar önünde gerçekleşmesi, kadın cinayetlerinin artması demek.
*Çünkü; İstanbul Sözleşmesi ısrarlı takip faillerinin cezalandırılmasını sağlar. Kimse birlikte olmayı reddettiği ya da ayrılmak istediği için şiddete maruz bırakılamaz, öldürülemez.
Sözleşmeden vazgeçmek; ceza almayacağından emin olan erkeklerin kadınlara daha fazla şiddet uygulaması demek.
*Çünkü; İstanbul Sözleşmesi, kolluk kuvvetlerine yükümlülüklerini hatırlatır. 7/24 çalışan ücretsiz alo şiddet hattı, sığınaklar ve cinsel şiddet kriz merkezleri gibi destek mekanizmaları ile şiddete maruz kalan kadınları ve çocukları korur.
Sözleşmeden vazgeçmek; şiddete uğrayan kadın ve çocukların yardım alamaması, şiddetin ortasında bırakılmaları demek.
*Çünkü; İstanbul Sözleşmesi, Kadına yönelik şiddetle mücadelede belediyelere de sorumluluk yükler. Nüfusu 100 binin üzerinde olan belediyelere sığınak açma zorunluluğu getirir.
Sözleşmeden vazgeçmek; belediyeleri bu sorumluluktan kurtarmak, kadın ve çocukları destekten mahrum bırakarak, şiddete teslim etmek demek.
*Çünkü; İstanbul Sözleşmesi, eşitlikçi aileye giden yoldur. Cinsiyet eşitsizliğinden kaynaklanan şiddeti önlemeyi, ev içinde kadına;çocuğa yönelik şiddete müdahale görevini devlete verir. Devlete, özel alana girme yetki ve görevi yükleyerek, ataerkil pazarlığı bozar.
Sözleşmeden vazgeçmek; "aile yıkılıyor" diye haykıranların eril hegemonyasını, kadın ve çocuğa uyguladığı şiddeti görünmez kılmak demek.
(Gİ/KÖ)