Ayvalık 8 Mart Kadın Platformunun çağrısıyla Öğretmenevi önünde bir araya gelen kadınlar, ellerinde dövizlerle Cumhuriyet Medyanı'na yürüdü.
Yol boyu çevredeki insanların alkışlarla destek verdiği yürüyüşte kitle “Aile değil kadınız, kadınlar isyandayız”, “Boşanmayı değil cinayeti engelle”, “Medeni yasaya dokunma”, “Cinsiyetçi eğitim istemiyoruz”, “Eşitlik olmadan adalet olmaz”, “Hayatlarımızdan vazgeçmiyoruz “, “Haklarımızdan vazgeçmiyoruz”, “Emeğimiz bedenimiz kimliğimiz bizimdir”, “Jin jiyan azadi”, “Dünya yerinden oynar kadınlar özgür olsa”, “Susmuyoruz korkmuyoruz itaat etmiyoruz”, “Kadın cinayetleri politiktir”, “Gelsin baba gelsin koca gelsin devlet gelsin jop, inadına isyan inadına isyan inadına özgürlük” sloganları attı.
Alanda Durdane Ateş ve Şebnem Yüksel tarafından okunan basın açıklamasında özetle şunlar dile getirildi:
Eşit ve özgür olduğumuz bir geleceği kurmak; haklarımıza ve hayatlarımıza sahip çıkmak; savaşa karşı barış içinde bir arada yaşamak; doğamıza ve yaşam alanlarımıza sahip çıkmak için alanlardayız.
İstanbul Sözleşmesi’nden hukuksuz bir şekilde çıkış kararı alınan Mart 2021’den, Şubat 2024’e dek 1315 kadın, son 10 yılda ise 3 bin 850 kadın öldürüldü. Biz katledilen kadınların birer sayı olmadığını hatırlatıp, “ölüyoruz, öldürülüyoruz” diye isyan ederken, onlar aile olmaktan, namustan, dinden dem vurup şimdi de Medeni Kanununa göz diktiler, nafaka hakkımıza göz koydular.
Eşitsiz güç ilişkilerinin egemen olduğu, adil paylaşımın olmadığı, erkeğin reis olduğu, ataerkil aile modelini getirmek istiyorlar. Kadınların kolunu kanadını kırıp, 'Aile' diye tanımladıkları bir cendereye mahkum etmek, kadınların ve çocukların kazanılmış haklarını ellerinden almak istiyorlar.
Medeni yasayı değiştirerek, boşanmak istediği için öldürülen kadınların ülkesinde, kadının boşanma ve nafaka hakkını kısıtlamak istiyorlar. Hayatlarımıza, haklarımıza ve hayallerimize el koymalarına asla izin vermeyeceğiz!
Ekonomik krizin derinleştiği, yoksulluğun derin yoksulluğa evrildiği günlerden geçiyoruz. Savaş gibi, deprem gibi yoksulluk da en çok kadın ve çocukları vuruyor. İşten ilk çıkarılan kadınlar ve LGBTİ+’lar oluyor.
Deprem bölgelerinde kadınlar; zorlu yaşam koşullarında, güvensiz ortamlarda; barınmaya, sağlıklı beslenmeye, temiz suya, sağlık hizmetlerine, eğitime ulaşmak için mücadele ediyorlar. Kadınlar bunca yük altında iken bir de şiddete, tacize maruz kalıyorlar.
Nüfusun yarısını oluşturan biz kadınlar, hayatın her alanında eşitlik istiyoruz. Devletin görevi toplumsal cinsiyet eşitliğini sağlamaktır; hayatımıza sınır çizmeye kalkan erkekleri daha da cesaretlendirmek değil.
Biz kadınlar biat etmedik, etmeyeceğiz! Soracak hesabımız, yeniyi kuracak tükenmeyen gücümüz var! Hayatlarımızı yok sayanlara karşı isyanımızla, öfkemizle yan yana durmaya devam edeceğiz. Şiddetin ve sömürünün olmadığı eşit ve özgür bir yaşamı birlikte mücadelemizle kuracağız.
(Gİ/HA)