Gezi davası gerekçe gösterilerek 2 bin 261 gündür Marmara (Silivri) Cezaevinde tutulan Osman Kavala’nın eşi Prof. Dr. Ayşe Buğra ile avukatı Deniz Tolga Aytöre TELE1’de Merdan Yanardağ’ın konuğuydu.
Buğra, 6 yıldır eşinin neyle suçlandığını anlayamadığını, suçlamaların fantastik olduğunu söyledi. Buğra “Bir İnsanın yıllarca insanın yıllarca özgürlüğünden yoksun bırakılması demek ki bu kadar kolay” dedi.
Aytöre ise Kavala’nın Gezi’yi finanse etmek suçlamasıyla ceza aldığını belirterek “Ama buna dair ‘Ne delil vardı dosyada?’ diye sorarsanız, biz bulamadık” diye konuştu.
Buğra: Artık bize yalan söyleme tenezzülünde bulunmuyorlar
Prof. Dr. Ayşe Buğra’nın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
6 yıldır bunun içinde yaşıyoruz. Ama inanılmaz gelen bir tarafı var. Darbe girişimine destek vermek, cebir ve şiddetle hükümeti devirmek, organize ve finanse etmek. Bunlar fantastik suçlamalar. Bunlarla birlikte eşimin kim olduğunu düşünüyorum. Bütün hayatı boyunca şiddete karşı çıkmış bir insan. Sanat kültür faaliyetleri içinde olmuş biri. Bunlar da çatışmaların ortadan kalmasına yönelik. Ve bu insan darbe girişimi gibi suçlamalarla tutuklanıyor. Sürecin anlaşılmazlığı kendi içinde yıpratıcı.
20 duruşmaya ümitlenmeden gittim çünkü umutlanıp gidince daha yıkıcı oluyor. Duruşmalar boyunca eşimin neyle suçlandığını anlamadım. Ve bu duruşmalar aynı cümleyle ‘Tutukluluğun devamı’ kararıyla bitti. Tabi bu kolay kaldırılır bir şey değil.
Başka kolay kaldırılmayacak şeyler de var. Mesela beraat kararı… Beraat kararı veriliyor. Akşam çıkmasını bekliyoruz. Cezaevinden alınıp emniyete götürülüyor ve tekrar tutuklanıyor. Bu noktada ben işkence lafını kullanmaya başladım.
İkinci iddianame benim için çok sarsıcıydı. Çünkü hiç bir delilden bahsetme gereğini duymuyor. Bir takım soyut siyasi analizler yapılıyor. ‘Memleketin dış güçler ve onun yerli işbirlikçileri’ bütün sivil toplum kuruluşlarının nasıl memleket aleyhine faaliyette bulundukları…
Bunu okuyunca ‘artık bize yalan söylemeye tenezzül etmiyorlar’ dedim. Bir insanın yıllarca insanın yıllarca özgürlüğünden yoksun bırakılması demek ki bu kadar kolay. Artık üniversite öğrencisi değiliz… 3 yıl, 6 yıl önemli süreler. Annesi 96 yaşında ve artık iyi değil. ‘Görür müyüm acaba?’ diyor.
Osman, çok fazla insan tanıyor. Herkesin derdini dinler herkesle konuşur bütün amacı diyalog genişletilmesi… Bir siyasi söyleme destek olarak seçilmiş olabilir. Gezi’nin kriminalize edilmesi için seçilmiş olabilir. Benzer hareketlerin caydırılması… Türkiye’nin demokratik bir hukuk bir devleti olmasını isteyen geniş bir kesim var.
Bir de bunların karşısında Türkiye’nin demokratik dünyadan kopmasını isteyen bir kesim var. Bu kesim için iyi bir örnek olarak kullanılacak bir şey. Osman son zamanlarda sivil toplum alanında çalışıyordu. Onun öne çıktığını zannediyorum. Tüm bu karalama kampanyalarını düşünüyorum. Çok karanlık bir insanmış algısını düşünüyorum. Ve bunlara hukuki girişimde bulunuldu. Girişimler ifade özgürlüğüne atıfla geri çevrildi.
Hukuk herkese lazım. Hukuksuz yargılamaların yapıldığı bir yerde kimsenin güvenliği yoktur. Ormanda yaşar gibiyiz. Bunun idrak edilmesi lazım. İnsanlar bunu ne kadar önemsiyorlar. Bunu merak ediyorum.
Aytöre: Mahkeme MASAK raporunu dikkate almadı
Avukat Deniz Tolga Aytöre de şöyle konuştu:
13. Ağır Ceza Mahkemesinin verdiği karara bakarak aldığımız ceza ‘Cebir ve şiddet kullanarak Türkiye Cumhuriyeti’ni devirmek ya da görevlerini yapmasını engellemeye teşebbüs’. Eski kanuna göre idam kararı. Ama yürürlükte olmadığı için yerine konulan ağırlaştırılmış hapis cezası aldık.
Yapılan yargılamanın içeriği açısından incelemek gerekirse Gezi eylemlerini finanse etmek suçlamasıyla bu cezayı aldık. Ama buna dair ‘Ne delil vardı dosyada?’ diye sorarsanız biz bulamadık.
Osman Kavala’nın Gezi’yi finanse ettiği söylendi. Bu finansman söylenirken Osman Kavala’nın, Soros’a ait olduğu söylenen Açık Toplum Vakfı’nın; Yönetim Kurulu Başkanı olduğu Anadolu Kültür Vakfı’nı fonlayarak bu paraları Gezi eylemini finanse ettiğini, terörize eylemleri desteklediği iddiası vardı.
Şimdi o zaman Soros bu dosyada tanık ya da sanık olarak dinlendi mi? Hayır… Peki bu terör eylemlerini ya da Gezi eylemlerini finanse ettiğine dair para hareketlerine dair tespit yapıldı mı? Yapıldı. Dosyada 2 tane MASAK raporu var. İkisinde de Gezi’nin eylemlerini finanse edilmediği yönünde rapor var. Ama MASAK raporunu yargılamanın sonundaki mahkeme dikkate almadı.
Ticaret Bakanlığı dosyayla birlikte bir denetime gitti. Sonucunda bir dava açıldı. İstanbul 7. Asli Ticaret Mahkemesi bir karar verdi. Dedi ki ‘Anadolu Kültür’ün tüm hesaplarını inceledik yapılan tüm para hareketleri kültür sanat ve yardımlardan ibaret olup hiç bir terör eylemine ilişkin bir tasarrufa rastlanmadı.’
Elde kesinleşmiş bir karar varken hala biz finansmanlıkla suçlandık. Devlet kendi en üst kurumunun aldığı raporu tanımadı.
Bir tespit var dosyada. Şaka yapmıyorum, Osman Kavala’nın Gezi eylemlerini finanse ettiğine dair tespit nedir biliyor musunuz? 100 tane sandviç, 20 tane bez maske, 1 tane açılır kapanır masa, 1 tane iskemle, bir de hoparlör…
Bu dosyanın yegane kanıtı telefon dinlemeleri. Osman Kavala’nın 160 telefon görüşmesi var. Bunun 30 tanesi diğer sanıklarla. 30 tapeyle Osman Kavala 3 milyona ulaşan bir halk hareketini örgütlemiş… İçerik olarak da hiç birinde Osman Kavala’nın ne bir cebir şiddet ne bir para hareketi yok.
Biz dedik ki bizi bunla yargılıyorsanız bizim bunları dinlememiz lazım. Tapeler gelmedi. Bu ses bizim mi ne konuşmuşuz… İçeriklerin hiç birisinde suç unsuru yok. Osman Kavala örgütlere yardım yaptı diyorlar. Ama Osman Kavala bir arkadaşıyla konuşmasında ‘Umarım sonlanır kimsenin canı yanmaz’ diyor. Siz bu insanı cebir şiddetle yargılıyorsunuz.
Tapelerin en büyük özelliği ne biliyor musunuz? Hukuka aykırı elde edilmesi… 30. Ağır Ceza Mahkemesi’nin beraat kararına bakmak lazım. ‘Tapeler hukuka aykırı elde edilmiştir’ diyor. Örgüt suçundan yargılamış hükümeti devirmekten ceza vermişsin yapamazsın diyor. Bu tapeleri elde eden kamu görevlilerine bir bakıyorsunuz… Hakimler, savcılar, polisler 17-25 Aralık olaylarının hakim savcıları… Görevleri aynı demiyorum ismen aynılar. Bizim tapeleri de onlar elde etmişler. Onlar dinlemişler. Hakimlerden ikisi suç uydurmak ve yasa dışı dinleme yapmak suçundan ceza aldılar. Acaba bizim üzerimizden Cumhurbaşkanı’na operasyon mu düzenleniyor. Çünkü bu delillerden dava açılması 17-25 Aralık’ı aklamak anlamına geliyor.
(HA)