Anayasa Mahkemesi (AYM) bugün ‘makul sürede yargılanma’ hakkına ilişkin tarihi bir karar verdi.
Resmi Gazete’de yayımlanan karara göre yüksek mahkeme “makul sürede yargılanma" hakkına ilişkin başvuruları incelemeyecek.
Yeni bir yargı yolu ihdas edilene kadar alınan bu karar gereğince yurttaşlar artık ‘yargılamanın uzun sürmesi nedeniyle’ AYM’ye direkt başvuru yapamayacak.
AYM gerekçe olarak “Yalnızca tazminat miktarının belirlenmesinden ibaret bu kararların 55 binden fazla ihlal kararından sonra insan haklarının korunması ve geliştirilmesine artık bir katkı sağlamamasını” sundu. Yüksek mahkemenin bu konuda artık sadece tazminat mahkemesi işlevi gördüğünü savundu.
İş yükünün yüzde 52'sini kapsıyor
Günümüzde makul sürede yargılanma hakkı başvuruları AYM’nin iş yükünün yüzde 52,4’ünü kapsıyor. Öyle ki; AYM’nin bireysel başvurunun önünün açıldığı 2012’den bu yana yüksek mahkemeye konuyla ilgili 115 bin 535 başvuru yapıldı. AYM bu başvurulardan 69 bin 248’ini sonuçlandırdı. AYM’nin en çok ihlal kararı verdiği konu da bu. Başvuru sayısı her geçen gün artıyor. Örnek olarak 2020’de 4 bin 772 olan başvuru sayısı, 2021’de 22 bin 442’ye, 2022’de 60 bin 484’e yükseldi. 30 Haziran 2023 itibariyle de başvuru sayısı 20 bin 947.
Köksal: AYM Meclis’e "Bu sistemi düzelt" dedi
İnsan hakları hukukçusu avukat Tuğçe Duygu Köksal’a göre karar yurttaşlar için hayatı önemde. Çünkü AYM, makul yargılama sürelerinin bir sistem sorunu olduğunu belirtip yasama organı olan Meclis’ten bu konuya bir çözüm getirmesini istiyor. Köksal’ın tabiriyle AYM Meclis’e “Bu sistemi düzelt ve bir yol kur” dedi.
Kararın mantığının doğru olduğunu belirten Köksal, iç hukukun en büyük sorunlarından bir tanesinin uzun yargılama süreleri olduğunu söyledi. “Hem hukuk yargılamalarında, hem ceza yargılamalarında, hem de yerine göre idare yargılamalarında…” diye ekledi.
AYM’nin bu konuda daha önce de pilot karar verdiğini kaydeden Köksal şöyle konuştu:
Daha önce 9 Mart 2023’e kadar AYM’de derdest olan makul sürede yargılanma hakkı şikayetlerine ilişkin başvuruların, Adalet Bakanlığı İnsan Hakları Tazminat Komisyonu tarafından incelenmesi kararlaştırılmıştı. Bu da Tazminat Komisyonunun yetkisi genişletilerek yapılmıştı.
Aslında mantık doğruydu ancak Tazminat Komisyonunun yetkisini 10 Mart 2023’e kadar olan başvurularla sınırladılar. Bu da sistematik problemin devam etmesine yol açtı. Elbette o tarihten sonra da uzun yargılama şikayetleri AYM’ye gelmeye devam etti. Bunun önü kesilmedi. Bu yeni karar da böyle bir sürecin ardından geldi. Aslında Tazminat Komisyonunun kapsamı genişleterek ya da başka bir yol ihdas ederek bu sistematik probleme iç hukukta bir çare bulunması istenen bir karar bu.
Fakat sıkıntı şu; eğer yapılmazsa yani derhal Tazminat Komisyonunun yetkisi genişletilmez ya da buna ilişkin başka bir yol bulunmazsa uzun yargılamayla alakalı sorun büyüyerek devam eder.
İlk derece mahkemeleri ne yazık ki bu soruna çözüm olamıyorlar. Bu açık. Tazminat meselesini AYM’den çıkarıp iç hukukta başka bir yol bulunmalı.
Bana göre AYM burada risk aldı. Meclis’e bunun için bir süre vermedi. Derhal düzenleme yapılmasını istedi. AYM’nin aldığı risk karşılık bulursa hiçbir sıkıntı yaşanmaz. Tazminat Komisyonunun yetkisi hemen genişletilirse ya da bir idari yol, bir yargısal yol mevzuatla derhal getirilirse insanlar uzun yargılama şikayetleriyle alakalı başvurularını o yollardan yapabilirse problem olmaz. Ama kısa vadede bunun olabileceğini düşünmüyorum. Şu an iç hukukta makul sürede yargılama ihlaliyle ilgili bir hukuk ya da tazminat yolu yok. Bu da bir süre mağduriyet yaratmaya devam edecek ne yazık ki. Artık top Melis’te, yasama organında. Bekleyip ne karar alacaklar göreceğiz.
(HA)