Haberin İngilizcesi için tıklayın
Anayasa Mahkemesi (AYM), Tekirdağ 2 No'lu F Tipi yüksek güvenlikli kapalı cezaevinde hükümlü olan Ümit Balaban'ın, velayeti annesinde olan kızıyla görüşebilmek için telefon hakkını hafta sonu kullanma istediğine ilişkin yaptığı bireysel başvuruyu yanıtladı.
Eşiyle 2006 yılında ayrılan Balaban, kızının, gerek eğitim görmesi gerekse annesinin yanında olması nedeniyle hafta içinde telefonda görüşemediğini belirterek, bu hakkını hafta sonu kullanmak için cezaevi yönetimine dilekçe verdi.
Talebinin reddedilmesi üzerine önce İnfaz Hâkimliğine, ardından Ağır Ceza Mahkemesine yaptığı itirazlar da kabul görmeyince Balaban, 4 Şubat 2016 tarihinde AYM’ye bireysel başvuruda bulundu.
Balaban’ın başvurusunu değerlendiren AYM, bugün yayımladığı kararda, Anayasa'nın 20. maddesinde güvence altına alınan “aile hayatına saygı” hakkının ihlal edildiğine karar verdi.
AYM, ayrıca Balaban’a 5 bin 500 TL manevi tazminat ödenmesine hükmetti.
“Çocuğuyla görüşmekte zorlandığı iddiası makul karşılanmalı”
AYM, kararın gerekçesinde özetle şu ifadelere yer verdi:
“Başvurucunun kızı hafta içi 09.00-15.00 saatleri arasında eğitim nedeniyle okulda bulunmaktadır. Ceza İnfaz Kurumunda telefon görüşmeleri ise hafta içi 09.00-17.00 saatleri arasında yapılabilmektedir. Buna göre başvurucunun çocuğuyla görüşebilmesi için okul çıkışından itibaren iki saat süresi bulunmaktadır.
“Ceza İnfaz Kurumunda uygulanan telefon görüşmelerine yönelik prosedür de göz önüne alındığında başvurucunun bu koşullar altında çocuğuyla görüşmekte zorluk yaşadığı iddiası makul karşılanmalıdır. Ayrıca başvurucunun hafta sonlarında kendi ailesinin yanında bulunması nedeniyle kızıyla daha kolay iletişim kurduğu iddiası da önemsiz görülemez. Belirtilen bu hususlar başvurucu bakımından özel bir durum oluşturmaktadır.
“Somut bilgi yok”
“Hafta sonları Ceza İnfaz Kurumunda güvenlik sorunu yaşanacağı belirtilmiştir.
"Buna karşılık hafta sonu görev yapan personelin sayısı ve görevlerine dair somut bilgilere kararda yer verilmemiş, yaşanacağı belirtilen güvenlik sorunu hakkında genel ifadeler dışında objektif bir gerekçe ortaya konulamamıştır.
“Devletin pozitif yükümlülükleri dikkate alınmalı”
“(…) Neticede idarenin ve yargı mercilerinin başvurucunun özel olan ve istisna teşkil eden durumunu göz ardı etmesi, başvurucunun kızıyla kişisel ilişki ve aile bağı kurmasını ciddi ölçüde güçleştirmektedir.
“Bu itibarla olayda aile hayatına saygı hakkı bakımından devletten beklenen pozitif yükümlülükler çerçevesinde alınması gereken makul tedbirlerin alınmadığı, bu yönde yargısal makamlarca oluşturulan gerekçelerin de yeterli olmadığı sonucuna ulaşılmıştır.” (RT/EKN)