Haberin Kürtçesi / İngilizcesi için tıklayın
Anayasa Mahkemesi, Gezi direnişinin birinci yıl dönümünde polisin darp ettiği gazeteci Erdal İmrek davasında “ifade ve basın özgürlüklerinin ihlal edildiğine” ve “insan haysiyetiyle bağdaşmayan muamele yasağının ihlal edildiğine” hükmetti.
Taksim’de 31 Mayıs 2014 yılında etkinlikleri izleyen, o dönem Evrensel’de çalışan gazeteci Erdal İmrek, polis şiddetine maruz kalmıştı. Polis, İmrek’i darp etmiş ve yüzüne yakın mesafeden gaz sıkmıştı. Savcılık poliser için kovuşturmaya yer olmadığına karar vermişti. (Fotoğraf: Evrensel)
Güç kullanımı gerekli değil
AYM kararında özetle şu değerlendirmeler yer aldı.
* “Başvurucu devletin gözetimi altında olduğu bir zaman diliminde yaralanmıştır. Bu durumda güç kullanımının kaçınılmaz hâle geldiğini ve gücün orantılı olduğunu kanıtlamak kamu makamlarına ait olmasına karşın kovuşturmaya yer olmadığına dair kararda bu husus aydınlatılmamıştır.
* Kötü muamele vakasıyla ilgili bir ceza soruşturmasında, olayı aydınlatma kapasitesine sahip önemli birtakım delillerin toplanmaması bile tek başına, ulaşılan neticenin tutarlılığına gölge düşürebilir.
Raporlar analiz edilmemiş
* Karar (polisler hakkında kovuşturmaya yer olmadığı kararı) polis memurlarının başvurucuya fiziki bir müdahalede bulunmadığı ve kolundan tutup götürmelerinin zor kullanma yetkisinin sınırının aşılması için yetersiz olduğu gerekçesiyle verilmiştir. Bu karar adli muayene raporları, fotoğraflar ve dosyadaki diğer delillerle bağdaşmadığından, kötü muamele olgusunun gerçekleşme koşullarının objektif bir şekilde analiz edilmediğini ortaya koymaktadır.
* Kötü muamele failinin tespiti için zamanında atılması gerekli adımların atılmaması, olayı aydınlatabilecek ve sorumluların belirlenmesini sağlayabilecek bütün delillerin elde edilmesi için çaba sarf edilmemesi, delillerin analizinin soruşturmadaki bulgularla bağdaşmaması, genel olarak soruşturmaya yaklaşımın yeterli duyarlılıkta olmadığını açığa vurmaktadır.
Polis şiddeti görüntülerde var
* Somut olayda, bilirkişi tarafından soruşturma makamlarına sunulan raporda yer alan fotoğraflarda polis memurlarının bir grup gazetecinin etrafını sardığı ve kalkanları ile onların hareket etmelerini engelledikleri, daha sonra süpürme adı verdikleri yöntemle gazetecileri göstericilerden uzaklaştırdıkları görülmektedir.
* Raporda gazeteciler ile polis görevlileri arasında geçen diyaloğun çözümü yapılmıştır. Gazeteciler, polis memurlarına kordona alma işlemine son verilmesi gerektiğini, gazetecilik görevlerinin yapılmasına engel olunduğunu iletmişler ancak polis memurları, gazetecileri göstericilerden uzaklaştırmaya devam etmiş ve polis kordonundan çıkmak isteyen gazetecileri biber gazı sıkarak uzaklaştırmıştır.
* Bu noktada kamu gücünü kullanan organlardan beklenen, başvurucunun da aralarında olduğu gazetecilerin görevlerini yapmalarına engel olunmasının makul sebeplerini göstermeleridir.
Basın özgürlüğü yaşamsal önemde
* Anayasa Mahkemesi için -pek çok kararında da vurguladığı gibi- ifade özgürlüğü ile basın özgürlüğü herkes için geçerli ve demokrasinin işleyişi için yaşamsal önemdedir.
* Basın özgürlüğünün halkın ilgilendiği konularla ilgili olarak kamuoyuna çeşitli fikir ve tutumların iletilmesi ve bunlara ilişkin bir kanaat oluşturması için en iyi araçlardan birini sağladığı açıktır. İncelenen başvuruda, sahada yer alan gazetecilerin görevlerini yaptıkları sırada şiddete uğramaktan korunmaları meselesine odaklanılması gerekmektedir.
* Somut olayda idare gazetecilerin haber yapmalarının engellenmesinin ve başvurucuya yapılan fiziksel müdahalenin kesinlikle gerekli olduğunu ispat eden, yeterli derecede güçlü ve tutarlı deliller sunamamıştır.
* Gazetecilik görevini yapan başvurucu, polisin o sırada devam etmekte olan gösteriye ilişkin görevlerini yapmalarını engellememiş veya bir gösterici gibi davranarak polise karşı şiddet kullanmamış, başka bir tehdit de oluşturmamıştır.
* Sadece işini yapmakta olan başvurucu bir gazeteci olduğunu açıkça ortaya koymasına rağmen polislerin yukarıda tespit edilen muamelelerine maruz kalmıştır. Bu nedenle başvurucuya yapılan müdahale haklı değildir.” (DB)