Bu sözler ilk seferinde dokuz ay ikinci seferinde iki yıl tecridi yaşamış Mihri Belli'ye ait. Belli katıldığı "Hepimiz Tecritteyiz" oyununda tecridin ortadan kalkması için herkesin özellikle de medyanın görev üstlenmesi gerektiğini düşünüyor.
Aydınlar, sanatçılar, kurum temsilcileri, avukatlar ve F tipi ziyaretçileri bugün (26 Temmuz) İstanbul Barosu Stajyer Eğitim Merkezi (SEM) binasının F Tipi cezaevi şartlarına çevrilen salonlarında "Hepimiz Tecritteyiz" isimli performansı sergiledi.
Oyun boyunca tecrit uygulamasının gerçekliği birebir yaşatılırken aydınların öne çıkardığı amaç; "tecrit edilenlerle empati kurmak, nasıl bir dünyada yaşadıkları hakkında fikir sahibi olmak ve bu izlenimlerini kamuoyuna aktarabilmek" oldu.
Sinema yazarı Atilla Dorsay bianet'e performansla ilgili "Artık ne ölüm oruçları ne de tecridin kendisi topluma etki yapabiliyor. Altı yıl sonra olsa bile tecridi yeniden gündeme getiren ve bunun için sanatın diline başvuran bu girişime de yürekten katılırım" dedi.
On iki saatin ardından gece yarısı sona erecek olan performansın sonunda katılımcıların izlenimleri oluşturulacak heyetle Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e iletilecek.
"Tecridi yaşamadan anlatmak zor"
"Hepimiz Tecritteyiz" bugün (Çarşamba) saat 12:00'de İstanbul Barosu SEM'de basın açıklamasıyla başladı. Basın açıklamasına sosyalist hareketin öncülerinden Mihri Belli ve Sevim Belli, sanatçı Beklan Algan, avukat Gülçin Çaylıgil ve yönetmen Hüseyin Karabey katıldı.
Basın açıklamasını aydınlar adına okuyan yazar Bilgesu Erenus "F tipi hapishanelerde altı yıldır uygulanan tecridi yani hala olmakta olan bir belgeyi, sanatın diliyle topluma yaymak ve üzerindeki sansürü kaldırabilmek için toplandık" dedi ve medya mensuplarına da performansa katılma çağrısı yaptı.
Erenus, "politik belgesel doğaçlama" diye adlandırdıkları oyunun Dünya Avukatlar Günü'nde tecritteki müvekkilleriyle aynı koşulları yaşadığını söyleyerek ölüm orucuna başlayan avukat Behiç Aşçı'yı ziyarete giden bir grup aydının ve sonradan gruba katılanların ortak ürünü olduğunu ifade etti.
"Bu oyunda neler olacak biz de bilmiyoruz. Tek bildiğimiz tecridin insan doğasına aykırı olduğudur ve doğaçlamaya katılan hepimiz insanız."
Erenus bianet'e böyle bir eylem yolunu seçmelerinin nedenini şöyle anlattı:
"Sanatın dili, tiyatronun dili, insanı insana insanla anlatıyor. Tecridi anlayabilmek için hepimizin hissetmesi gerekiyor. Hissedelim ki biz de başkalarına anlatabilelim"
Sevim Belli: Böyle bir facia yaşanır da basın nasıl kayıtsız kalır?
Erenus'un ardından sözü alan Sevim Belli "Bugünlere gelmiş olmamıza insanlık adına utanıyorum. Bir ülkede böyle bir facia yaşanır da basın nasıl kayıtsız kalır? Umarım bu çalışmayla tecridin korkunçluğu daha çok ilgi görür" diyerek özellikle medyanın F tipi ve tecridi görmezden gelmesini eleştirdi.
Mihri Belli: Sözüm ona bu ülkede demokrasi var
Mihri Belli'yse tecridin karşı tarafın bir silahı olduğunu, insanı dünyadan habersiz bıraktığını, baskı ve işkence yaptığını ve bu yöntemin tarih boyunca hep olduğunu ifade etti.
Belli, "Artık sistematik bir şekilde binalar kurarak uygulanmasıysa çok kötü. 46'da ilk sefer dokuz ay tecrit yaşadım, daha sonra da iki yıl. Pasif olarak zulmü kabul eden kimsenin tecridi değil onu kırmak için çaba verenin tecridi de söz konusu" dedi.
"Konuşmak yasaktı. Sadece o zaman ihtiyaçlarımızı söyleyebiliyorduk. Şimdi artık o da yok. Uzun süren bir sessizlikten sonra hapşırdım ve sanki bomba patlamış etkisi yarattı. 'Herhalde böyle hapşırabilen bir insan ölüme daha yaklaşmamıştır' diye düşündüm. Hapşırmak da yasak değildi ya..."
Belli "Sözüm ona demokrasi olan bu ülkede tecrit faciası var ve kayıtsız kalınıyor. Herkese görev düşüyor" diyerek medyaya ve kamuoyuna çağrı yaptı.
Algan: Nsıl bir dünyadır orası?
"Tecridin korkunçluğunu ne kadar dille, yazıyla, fotoğrafla anlatılsa da ancak bir sezinti hissedilebilir" diyen Algan oyun da olsa on iki saatliğine de olsa nasıl bir dünyadır orası diye fikir edinilebilmenin böylece mümkün olduğunu söyledi.
"Bu politik belgesel bir doğaçlama çalışması. Böyle bir grupla böylesi bir çalışma ilk defa yapılıyor. En azından o dünyayı tasavvur etmemize yardımcı olacak. Acaba bu sessizlik ne demek? Yasaklarla nasıl yaşanıyor? Bu sorulara cevap aramak için bir yol."
Karabey: Tecridin kalkması için sürekli hatırlatma gerek
Yönetmen Karabey, "Tecrit anlatıldığı gibi bir günde ortaya çıkmadı Türkiye'de. Altı yıl önce bu konuyla ilgili film yaparken fark ettim ki bir günde de ortadan kalkmayacak. Tecridin kaldırılması için öncelikle sürekli hatırlatma yapmak gerek" dedi.
"Eskiden cezaevlerinde ne olduğunu bilirdik. Şimdi bilmemizi sağlayacak tüm olanaklar yok edilmiş durumda. O yüzden ne olduğunu bilebilmek için empati kurmak gerek" diyen Karabey herkesin sesini yükseltmesiyle tecridin zaman içinde ortadan kalkacağına inancının tam olduğunu ifade etti.
Çaylıgil: Kanun koyucular bir ay cezaevinde kalsa...
Avukat Çaylıgil, "Ben Türkiye'nin hukuk devleti olmadığına inanıyorum. Türkiye'de cezaevi ortamı bile korkunçken üstüne bir de tecrit ceza üstüne ceza anlamına geliyor. İşkence de kanıksanmış durumda" diyerek tecridin ve işkencenin "gazetede iki üç satır yazıyla" geçiştirilmesini eleştirdi.
"Eğer yetkili konumda olsaydım kanun koyucuların staj dönemlerinde bir ay gibi bir süreyle cezaevinde kalmalarını şart koyardım."
Dorsay: Toplumu duyarlılığına kavuşturacak tüm eylemlere taraftarım
bianet'in tecridin kalkmasına yönelik ses getirecek alternatif eylemler hakkındaki düşüncesini sorduğu Sinema yazarı Dorsay "Aydınlığından bir parça korumuş biri olarak toplumu yeniden duyarlılığına kavuşturmaya yönelik her şeye müthiş taraftarım" dedi.
"Toplum olarak yanılgıya yer bırakmayacak şekilde duyarsızlaştığımızı düşünüyorum. Gerçek hayata dair hiçbir konuda gerekli tepkileri gösteremiyoruz. Hayatın karşıtı olan ölüm konusunda da öyle. Ne tecrit denen son derece insanlık dışı uygulama ne de ölüm oruçları topluma etki yapabiliyor" diyen Dorsay bunun nedeninin toplumun tümüyle bir tüketim, maddi başarı ve haz toplumuna dönüşüyor olmasından kaynaklandığını söyledi.
Dorsay "Altı yıl sonra olsa bile tecridi yeniden gündeme getiren ve bunun için sanatın diline başvuran bu girişime de yürekten katılırım" dedi.
Cengiz: Basın da tecrit altında
Grup Yorum üyelerinden Muharrem Cengiz bianet'e Adalet Bakanı'nın F tipiyle ilgili görüşme talebini kabul etmesinin bile olumlu bir gösterge olduğunu söyledi.
"Aradan altı yıl geçti ve devlet de tecridin sonuçlarını birebir görmeye başladı. Bu uygulamanın böylesi sonuçlanacağını onlar da tahmin edemediler. Türkiye'deki durum Avrupa'daki F tipi cezaevleriyle karşılaştırılamayacak kadar kötü."
Aydınların avukat Aşçı'yı ziyaretleriyle başlayan bu girişimin sonucunda "hepimiz tecritteyiz"in ortaya çıktığını hatırlatan Cengiz "Çok olumlu bir eylem. Oyuna dahil olanların kamuoyuna aktaracakları çok önemli. Daha da önemlisi medyanın aracı olarak bu eyleme geniş yer vermesi olur. Çünkü aslında basın da tecrit altında" dedi.
Güvel: Ölümler azalacak
Tutuklu ve Hükümlü Aileleri Dayanışma Derneği (TAYAD) Başkanı Mehmet Güvel ise aydınların başlattığı bu girişimin çok olumlu olduğunu söyleyerek "Artık aydın kesimin de birebir pratik katılımı tecridin kaldırılmasını çabuklaştıracak. Yıllardır görmezden gelinen sürecin duyurulmasını sağlayıp sürecin sona erdirilmesini hızlandıracak. Her şeyden önemlisi ölümleri aza indirgeyecek" dedi.
Performansa katılanlar şöyle:
Ahmet Tulgar, Ali Eriş, Amatör Tiyatrolar çevresi, Atilla Dorsay, Av. Gönül Erdem, Av. Gülçin Çaylıgil, Avni Sağlam, Beklan Algan, Bilgesu Erenus, Cezmi Ersöz, Grup Yorum, Gülsen Tuncer, Güngör Gencay, Hakan Sağlam, Hüseyin Karabey, Mehmet Arslan, Mehmet Gümüş, Metin Çoşkun, Mihri Belli, Sevim Belli, Şanar Yurdatapan, Vedat Sakman, Yalçın Ergündoğan, Ayla Algan, Ufuk Karakoç, Cengiz Gündoğdu, Berrin Taş, Handan Kanaada.
Oyun boyunca tecrittekilerin sorulara cevap vermesi yasaktı. Tecrittekiler çok yüksek sesle müzik yayını yapıldı. Tecrit odasına çevrilen salonda yasaklara uymayanlara hakaret edildi. Tecritteki müvekkilleriyle görüşmeye çalışan avukatlar sert bir şekilde geri çevrildi. Amatör Tiyatro çevresi gardiyan rolünü üstlendi.
Bu gece saat 00.00'da sona erecek oyunda tecrittekiler yaşadıklarını kağıda aktaracak. Daha sonra bu izlenimler bir heyet aracılığıyla Adalet Bakanı Çiçek'e dilekçe şeklinde verilecek. (EZÖ)
* "Hepimiz tecritteyiz" adlı oyunu canlı izlemek için tıklayınız.