Brüksel'de konuşma yaptığı sırada eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem'i protesto eden iki eylemciyi konuşma yapılan Avrupa Parlamentosu Dışişleri Komisyonu salonuna sokmakla suçlanan Avusturyalı gazeteci Sandra Bakutz, "DHKP/C örgüt üyeliği" iddiasıyla yargılandığı davanın ilk duruşmasında tahliye edildi.
Ankara 11. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dün (Çarşamba) görülen duruşmayı, mahkeme Başkanı Orhan Karadeniz'in talimatıyla sadece gazeteciler ve yabancı temsilciler izleyebildi.
"Fotoğraftaki ben değilim"
Altı haftadır cezaevinde bulunan Bakutz, tercümanı aracılığıyla, örgüt üyesi olduğu iddia edilen ve 28 Kasım 2000'de konuşma yaptığı sırada Cem'e "Katil Cem, senin de hesabını göreceğiz" sözleriyle tehdit etmekle suçlanan Deniz Demirkapı ve Avni Er'i tanımadığını, gazetecilik çerçevesinde görüşmüş olabileceğini ancak örgütsel ilişkisi bulunmadığını söyledi.
Almanya'da yıllardır tecrit koşullarında yaşadığı için 50 gün açlık grevi yapan İlhan Yelkovan ile ilişkisi sorulan Bakutz, birçok ülkede cezaevinde tecrit koşullarında yaşanan kişiler için demokratik dernek ve kişilerle kampanya düzenlediğini, bu nedenle Yelkovan'ı da ismen tanıdığını ve koşullarının düzeltilmesi için faaliyet gösterdiğini ifade etti.
Bakutz, Brüksel'deki olayla ilgili bir gün sonra "Hürriyet" gazetesinde yayımlanan fotoğraftaki kişinin kendisi olmadığını savunarak, "İsmail Cem'e karşı yapılan eylemle hiçbir ilgim yok. Delil olarak gösterilen gazete kupüründe ne ismim ne de fotoğrafım yer almıyor. Kamuda çok büyük yankı yaptığı için protesto gösterisinden haberim oldu" dedi.
Bakutz'u savunan 20 kadar avukatın sözcüsü Selçuk Kozağaçlı, müvekkilinin atılı suçu işlediğine dair bir kanıt bulunmadığını söyleyerek, derhal beraat etmesi veya tutuksuz yargılanmasını talep etti.
İnterpol'den bilgi, Hürriyet'ten fotoğraf istendi
Av. Kozağaçlı, dava dosyasına, 1 Mayıs 1981'de Resmi Gazete'de yayımlanan "Diplomasi Ajanları da dahil olmak üzere uluslar arası korunan kişilere karşı işlenen suçların önlenmesi ve cezalandırılması Sözleşmesi"nin bir örneğinin konulmasına tepki göstererek, davanın uluslar arası normlara uygun olmadığını savundu.
Kozağaçlı, "Madem Sözleşme uygulanıyor, Türkiye'nin Belçika'dan yargılama istemesi gerekmez miydi?" diye sordu.
Duruşmaya bir süre ara veren Mahkeme Başkanı Karadeniz, Savcı Salim Demirci'nin görüşünün aksine, gazeteci Bakutz'un tahliyesine karar verdi. Mahkeme, Belçika İnterpolü'nden olayla ilgili tahkikat yapılıp yapılmadığını sorulmasına, yapıldıysa evraklarını istedi. "Hürriyet" gazetesinden yayımlanan fotoğrafların asıllarını isteyen mahkeme, davaya 1 Haziran günü devam edilmesine karar verdi.
Asetaris: "Kanunlar doğru uygulanmalı"
Bakutz'un çalıştığı "Radio Orange"dan meslektaşları, Avusturya Büyükelçiliği yetkilisi Christian Steiner'in de izlediği duruşma çıkışında bir açıklama yapan Avrupa Parlamentosu üyesi Karin Resetaris, bir gazete haberinden dava açılmasını şaşkınlıkla karşıladığını belirtti.
Rsetaris, "Genç Türkiye insanının hapse girmeden fikirlerini söyleyebilmelerini istiyoruz. Yeni TCK'da epey ilerlemeler var ama örneğin basın ile ilgili maddeler daha da düzeltilebilir. Kanunların doğru uygulandığını da görebilmeliyiz" dedi.
İki kez tutukluluğa itirazı reddedilen ve 15 yıla kadar hapis istemiyle yargılanan gazeteci Bakutz, 2001 yılında verilen gıyabi tutuklama kararı nedeniyle 10 Şubat'ta Atatürk Havalimanı'nda gözaltına alınarak tutuklandı. Bakutz, 82 kişinin yargılanacağı "örgüt" davasını "Radio Orange 94.0" için izlemeye gelmişti.
İstanbul 9. Ağır Ceza Mahkemesi'nin gıyabi tutuklama kararını vicahiye çevirmesi üzerine önce Bakutz önce Üsküdar Paşakapısı, ardından Gebze M Tipi 1 Mart'ta da Ankara Ulucanlar Cezaevi'ne nakledilmişti.
Gazeteci için Uluslararası Sınır Tanımayan Gazeteciler (RSF), Adalet Bakanı Cemil Çiçek'e bir mektup göndererek tutuklamayı keyfi olarak değerlendirmişti. Alman Yeşiller Partisi de Bakutz'un serbest bırakılmasını isteyen bir açıklama yapmıştı.(EÖ/EÜ)