Çağdaş Hukukçular Derneği (ÇHD) dokuz üyelerinin tutuklanmasıyla ilgili bir açıklama yaptı.
ÇHD Genel Başkanı Selçuk Kozağaçlı, ÇHD İstanbul Şubesi Başkanı Taylan Tanay, ÇHD İstanbul Şubesi Yönetim Kurulu Üyesi Güçlü Sevimli, ÇHD üyesi ve Halkın Hukuk Bürosu avukatları Barkın Timtik, Ebru Timtik, Şükriye Erden, Naciye Demir, Günay Dağ ile ÇHD Ankara Şubesi Yönetim Kurulu'ndan Betül Vangölü Kozağaçlı dün Devrimci Halk Kurtuluş Partisi Cephesi (DHKP-C) üyesi oldukları öne sürülerek tutuklandı.
Dernek açıklamasında, "üç gün süren gözaltı ve sorgu sürecinde birçok hukuksuzluk yaşandığı ve Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 10. maddesi uyarınca kurulan yeni mahkemelerin, Özel Yetkili Mahkemelerdeki yargılama pratiğini aynen sürdürdükleri" ifade edildi.
"Arkadaşlarımızın vekil olarak görev almış oldukları davalarda müvekkillerine susma hakkı ve diğer haklarını hatırlatmaları, müvekkillerinin karakollarda tutanakları imzalamaması, Engin Çeber davasının duruşmaları sonrasında Bakırköy Adliyesi önünde yaptıkları basın açıklamaları, Adli Tıp Kurumu'ndan aldıkları müvekkillerinin cenazeleri, baktıkları dava türleri, yürüttükleri davaların istatistikî verileri, 10-15 yıl öncesi tarihi taşıyan ve nereden geldiği belli olmayan bilgisayar çıktıları delil diye önümüze sunuldu."
"Gizlilik kararı olan dosya basına servis edildi"
ÇHD'nin açıklamasında özetle şunlar yer aldı:
"Soruşturma dosyasında gizlilik kararı olmasına rağmen, daha ilk günden başlayarak dosyadaki bazı doğruluk payı olmayan bilgiler içeren evraklar polis tarafından basına servis edildi. Bu şekilde kirli bir bilgi akışı sağlanarak zihinler bulandırılmaya, arkadaşlarımız ve derneğimizin itibarı zedelenmeye çalışıldı."
"İstanbul Emniyet Müdürlüğünce arkadaşlarımız 'kozmik bilgi' saklamakla, 'ajanlık' ile itham edildi ancak savcılıkta ya da sorgu hakimliğinde bunlarla ilgili hiçbir suçlama yapılmadı."
ÇHD, gözaltındaki avukatların şiddete maruz kaldığını da açıkladı:
"İstanbul Emniyet Müdürlüğü'nde hukuk dışı olarak tükürük ve kan örneği alınmasına karar verildi ve bu karara dayalı olarak avukatlara şiddet uygulandı. 10'dan fazla polis bir avukatı yere yatırarak ve üzerine basarak kan ve tükürük örneği almaya çalıştı. Bu işlem her avukata uygulandı."
"Yine emniyetteki gözaltı sürecinde, su almaları engellendi, suç içmelerini engellemek için tuvalete dahi götürülmediler."
ÇHD açıklamasında, dokuz avukatın tutuklanmasının "mücadele azimlerini perçinlediğinin" altı çizildi.
Dernek, bu süreçte yanlarında olan demokratik kitle örgütlerine, avukatlara, yargıç ve savcı örgütlerine, siyasi partilere ve uluslararası insan hakları örgütlerine teşekkür etti. (AS)