Yargıtay 3. Ceza Dairesi, görevden alınarak yerine kayyım atanan ve yaklaşık beş yıldır cezaevinde olan Diyarbakır Büyükşehir Belediyesi eski Eş Başkanı Selçuk Mızraklı’ya verilen hapis cezasını onadı.
Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, 20 Mart 2020'de Hicran Berna Ayverdi adlı emniyet çalışanı itirafçının beyanlarına ve Mızraklı'nın Demokratik Toplum Kongresi (DTK) Sağlık Komisyonu Üyesi olmasını gerekçe göstererek üst sınırdan 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verdi.
Karar, Yargıtay’a taşındı. 3. Ceza Dairesi 2022’de mahkemenin kararının “eksik inceleme ve yetersiz gerekçelere dayandığını" belirterek bozdu.
Yargıtay’ın bu kararının ardından yeniden yargılama süreci başladı. Haziran 2023’te ilk duruşma görüldü. Suçlamaya konu yapılan tüm iddialar çürütüldü. Ancak bu kez dosyaya yeni bir itirafçı eklendi; Ümit Akbıyık.
Akbıyık, kısa bir süre içinde 600’e yakın kişi hakkında beyanlarda bulunmuş avukat ve gazetecilerinde aralarında bulunduğu çok sayıda kişinin tutuklanmasına neden olmuştu.
Mızraklı dosyasına da eklenen itirafçı Akbıyık’ın beyanları üzerine Diyarbakır 9. Ağır Ceza Mahkemesi, daha önce verdiği cezayı tekrarladı ve 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezasına hükmetti.
Temyiz üzerine dosya yeniden Yargıtay'a gitti. Daha önce mahkemenin kararının "eksik inceleme ve yetersiz gerekçelere dayandığını" belirten Yargıtay, bu kez “vicdani kanının oluştuğu”nu ve “hukuka aykırılık bulunmadığı”nı öne sürerek cezayı onadı.
Yargıtay, 'yetersiz gerekçelere dayanıyor' dediği cezayı onadı
Mızraklı’nın avukatı Muhsin Bilal, Yargıtay’ın onama kararını bianet’e değerlendirdi.
"Yargıtay'ın zamanlaması manidar"
Bilal, Yargıtay’ın onama kararının zamanlamasının manidar bulduğunu belirtti. MHP ve AKP’nin ‘normalleşme’ açıklamaları yaptığı bir süreçte Yargıtay’ın onama kararı vermesinin tesadüf olamayacağını söyledi:
“Mızraklı kararı siyasetin normalleşeceğinin vaat edildiği bir süreçte verildi. Bu karar aslında politik iklimin yumuşayacağını vaat eden siyasal iktidarın bu söylemlerine, hiç kimsenin zerre kadar güvenmemesi gerektiğini, totaliter zihin dünyasının şekillendirdiği bu iklimin kalıcı hale getirilmesi ve tahkim edilmesi gibi bir motivasyon ile hareket edildiğini gösteriyor. Bu dosyada verilen kararın hukuk ve hakikat nazarında hiçbir geçerliliği ve hükmü yok. Şayet gerçekten sorunu çözmeye dönük bir niyet olsaydı, tamamıyla çökmüş iddialarla açılan bir davada böyle bir karar verilmezdi. DEM Parti’nin binalarına baskınlar yapılıp, insanlar gözaltına alınmazdı. Tüm bunlar normalleştirme vaatlerinin bir illüzyondan ibaret olduğunu gösteriyor.”
Yargıtay'ın cezasını onadığı Mızraklı: Önünüzde diz çökmedim, bu size dert olsun
"Belediye başkanı olduğu için tutuklandı"
Dava dosyasına ve yargılama sürecine de değinen Bilal, dosyada tutuklanmayı ve cezayı gerektiren bir tek somut delil dahi olmadığını belirtti.
“Selçuk Mızraklı hakkında dava açılması, tutuklanması ve ceza verilmesi, büyükşehir belediye başkanı olmasıyla ilişkili” diyen Bilal, süreci şöyle anlattı:
“Mızraklı, büyükşehir belediye başkanı olmasının ardından kayyımın yolsuzluklarını tüm kamuoyuna gösterdi. Çok geçmedi önce görevden alındı ardından yerine kayyım atandı. Sonra gözaltına alındı ve tutuklandı.
“İftiralarda bulunan bir itirafçı beyanlarına dayanılarak hakkında iddianame hazırlandı, yargılandı. Biz bütün yargılama boyunca itirafçının iftira niteliğindeki beyanlarını ve iddialarını çürüttük. Ancak buna rağmen 09 Mart 2020 tarihinde 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verildi. Bu kararı Yargıtay’a taşıdık. Yargıtay 26 Ekim 2022’de mahkemenin verdiği kararı bozdu. Cezalandırmaya dayanak yapılan olguların çok zayıf olduğunu ve dayanaktan yoksun olduğuna işaret etti. Yani mahkemeye ‘cezaya gerekçe yaptığın iddiaların, argümanları ve değerlendirmeleri çok zayıf’ dedi. 3. Ceza Dairesi’nin verdiği bozma kararı, yerel mahkemenin verdiği mahkumiyet kararını tamamıyla çökertti.
DBB Eşbaşkanı Selçuk Mızraklı'ya açık tanık itiraflarıyla yeni dava
"Tüm suçlamalar çökünce yeni iftiracı buldular"
"Dosya yeniden Diyarbakır’a geldi, bu süre içinde mahkeme başkanı ve heyet değişti ancak sonuç değişmedi. Yeniden yargılamada Yargıtay’ın araştırılmasını istediğini tüm olgular araştırıldı. İlgili yerlerden belgeler talep edildi ve gelen tüm belgeler Selçuk Mızraklı’nın lehine geldi. Yani Selçuk Mızraklı’ya yöneltilen tüm suçlamalar çöktü, tahliye edilip ve beraat etmesi gerekirken telaşla yeni birini dosyaya eklediler.
"Ümit Akbıyık diye bir itirafçı temin ettiler. Yeni itirafçının söylediği her şey havada kalıyordu, söylediklerinin tek bir delili yoktu soyut beyanlarda bulundu. Ama bu kadarla da kalınmadı mahkeme inanılmaz usulsüzlüklere imza attı. Mesela Ümit Akbıyık’ın huzurda dinlenmesine karar verildi ancak bizim yokluğumuzda ifadesi alındı.
Yargıtay, "hapis cezası gerekçesiz" demişti: Mızraklı yine tahliye edilmedi
"Akbıyık’ın iftiralarının hiçbir somut belgesi yoktu"
"Akbıyık’ın iftiralarının manipülatif ve kurgu mahsulü olduğu ortaya çıkmasına rağmen siyasi otorite Mızraklı'nın cezaevinden çıkmaması ve cezalandırması gerektiğine hükmettiği için tekrar 9 yıl 4 ay 15 gün hapis cezası verildi. Yargıtay ise daha önce cezanın ‘yetersiz gerekçelere dayandığını’ belirtip bozmuşken bu kez hiçbir somut dayanağı olmaması rağmen kararı onadı.
"Hukukun kırıntısı dahi olsaydı, böylesi iddialarla ceza verilemezdi, verilen karar onanmazdı. Yargıtay'ın onama kararı hukukun ve adaletin en asgari ölçülerine meydan okuyan bir karar niteliği taşıyor. Sadece mahkemenin kararını ‘Vicdani kanaatin oluştuğu’nu ve ‘hukuka uygun’ olduğunu söylemekle yetiniyor.
Şimdi Anayasa Mahkemesi’ne bireysel başvuru yapacağız. Her ne kadar ilk derece mahkemeleri ve Yargıtay, Anayasa Mahkemesi’nin ihlal kararlarına uymasa da biz başvurumuzu yapacağız. Anayasa Mahkemesi de lehimize karar vermeyecek olursa Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’ne başvuracağız."
Selçuk Mızraklı dosyasındaki itirafçı H.B.A. emniyet çalışanı çıktı
(RT)