25 Ağustos'ta Güney Kıbrıslı gazetecinin önünde çekim yaptıkları gerekçesiyle tutuklandıkları Lefkoşa'daki Lokmacı Barikatı köprüsü önünde dün gerçekleştirilen ve çok sayıda fotoğraf ve filmin çekildiği eylemde Kuzey Kıbrıslı habercilere yönelik hiçbir tutuklama girişimi olmadı.
"Güney Kıbrıs gazetecilere tutuklama ve ceza kampanya oldu"
Basın özgürlüğü ve özgür gazeteciliğe yönelik Kuzey Kıbrıs'ta yaşanan olumsuzluklara karşı tavır almak için Basın-Sen, KTGB ve KTİB, Arasta'da ortak eylem yaptı. Eyleme, bazı sendikalar ile bazı sivil toplum örgütü yetkilileri de katılarak destek verdi.
Basın-Sen Başkanı Kemal Darbaz köprü üzerinde yaptığı basın açıklamasında, toplumsal olarak zor günlerden geçildiğini ifade ederek, Kıbrıs sorununun ve ülkenin iç sorunların toplumu sıkıntıya soktuğunu söyledi.
Darbaz açıklamasında şu görüşlere yer verdi: "Bir süreden beridir çalışma alanımıza yönelik yapılan kısıtlamaları, yanlış ve keyfi uygulamaları, sorumlu olduğumuz Kıbrıs Türk halkıyla paylaşmak ve yetkili makamların dikkatine getirmek amacıyla burada toplanmış bulunuyoruz."
Kuzey Kıbrıs'ta görev yapan güneyden gazetecilerin iki aydır tutuklanması ve yargılanmasının bir "kampanyaya" dönüştüğünü iddia eden basın meslek örgütleri, "Adeta bir Rum gazeteci 'avının' yaşandığı bu süreç, basın özgürlüğünün istendiği zaman nasıl ayaklar altına alınabileceğinin bir belgesi gibidir" diye açıkladılar.
"Askeri Yasak Bölge yasağı bir silah gibi kullanılıyor"
Örgütler, söz konusu uygulamaların, 1979 yılından kalma ve dönemin koşulları içerisinde kaleme alınmış yasalarla desteklendiğini de bildirdi.
Yasadaki "Askeri Suç ve Cezalar", "Askeri Yasak Bölgeler" ve benzeri yasalarla, bunlara bağlı tüzük ve yönergelerde günümüz koşullarıyla bağdaşmayan birçok düzenlemeler yer aldığını açıklayan örgüt temsilcileri, "Bu topraklar üzerinde askeri yasak bölge olmayan bir yerin neredeyse bulunmadığı gerçeğinden hareketle, istendiği zaman basının ve yerli yabancı tüm bireylerin hareket alanı rahatlıkla kısıtlanmakta, bu kısıtlamalarsa insan hakları ihlali noktasına kadar vardırılmaktadır" dediler.
"Askeri yasak bölge tanımlarının şu anki biçiminin varlığı ile, sözünü ettiğimiz iç içeliğin istendiği an yurttaşlar ve yabancı uyruklu bireylere karşı bir silah gibi kullanılması kaçınılmazdır.
"Geçmişte ve bugün Kıbrıs Türk basın emekçilerinin tutuklanmalarına da neden olan 'askeri yasak bölge' tanımları ve buna bağlı uygulamaları kabul edebilmemiz mümkün değil."
"Yasalar ivedi olarak güncellenmeli"
Günümüz iletişim teknolojilerinin geldiği nokta, İnternet aracılığıyla her bölgenin fotoğraflanmasına olanak tanırken, basın emekçilerinin çektikleri görüntü ve fotoğraflarla güvenlik ve egemenliğimizi tehdit ettiklerini iddia etmek, trajikomik bir saptamadır."
Ortak açıklamada, gerçek anlamda basın özgürlüğü ve özgür gazeteciliği, demokratik değerlere bağlı ve demokratik değerlerle yaşayan bir toplumun yaratılmasında olmazsa olmaz bir gereklilik olduğu belirtilerek, halk adına yetki kullananların zaman kaybetmeden ilerici adımlar atmaları istendi.(EÖ/KÖ)