Sakatlardan gelen mektupların çoğu mutlu ederken, sakat olmayanlardan gelen mektuplar çoğunlukla öfkelendiriyor.
Ben de sakat bir yazar olarak elbette sakat okurlarımıza karşı pozitif ayrımcılık yapacağım; onların mektupları daha çok hoşuma gittiği için sanılmaz umarım. Hoş, sanılsa ne olur?
Sakat okurlarımızdan son zamanlarda, aşkı yazmamı istediklerine dair mektuplar alıyorum.
Aşk yazılmaz yaşanırsa da
Ben, "aşk yazılmaz yaşanır!" diye düşünmeme karşın hem onları kırmak istemediğimden, hem de sakatfobiyi yazmaktan sıkıldığım için cazip geldi aşkı yazma fikri.
Sakat okurlardan gelen mektuplarda, aşkı yazmamı istemelerinin nedeni, özetle "sakatlar da aşık olur!" Bu elbette benim itiraz edeceğim bir yaklaşım. Biri sakatlar da aşık olur diye yazsa, ayrımcılık yaptığını söyleyerek ona karşı çıkarım.
Aşk; kol, bacak, göz, kulakla ilgili bir şey değil ki, beyinle ilgili. (Yürekle ilgili dememi bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattığım için üzgünüm.) (Aslında üzgün olmadığımı beni sürekli okuyanlar gayet iyi bilir!)
Fark ettim ki, sakatların çoğu kendilerini sakat olmayanların yaklaşımıyla değerlendiriyor.
Ya sakat değilse!
Birine aşık olup reddedilen sakat bir genç kız, reddedilme nedeninin sakatlığı olduğunu düşünüyor.
Ancak, böyle düşünmesi için öyle çok örnek ve neden var ki!
Bir insanın aşkına karşılık bulamamasının nedeninin sakatlığı olduğunu düşünmesi ayrı bir yazı konusu tabii ki!
Peki ya, bir insan diğerine aşık olup aşkına karşılık bulmadığında söz konusu kişi sakat değilse ne düşünecek?
Annem duymasın
Haftalarca hatta aylarca, hadi abartayım yıllarca aşklarımı anlatabilirim sakat okurlarımızı çok memnun edebilir bu yazı dizisi. Ama annemi etmez biliyorum. Umarım annem duymaz buraya yazdıklarımı.
Anneme hayatımda bir kere aşık olduğumu söyledim; aylarca, "Çocuklu kadın aşık olur mu hiç?" diye ağladı.
Şimdi duyarsa, benim yüzlerce kişiye aşık olduğumu, buna yüreği dayanmayabilir.
Bu arada sakat olmayan bazı okurlarımızın da hoşuna gitmeyebilir sakat bir kadının zırt pırt aşık olması.
Sakat bir kadının zırt pırt aşık olmasından kim mi rahatsızlık duyar? Elbette sakatlarla ilgili olumsuz düşüncesi olanlar. Ayrımcılık yaptığının farkında olmayanlar...
Aşklarımdan önce aşkla ilgili çelişkilerimi yazmak istiyorum.
Önce çelişkilerim
Aşkı sorgulamaya insan aşıkken değil, aşk bitince başlıyor tabii ki! (Burada insan ben oluyorum.)
Aşkın da para gibi insanlar tarafından icat edildiğini, yaklaşık beş yıl önce, hayatımın aşkı beni terk ettiği zaman öğrendim. Duyduğum her ayrılık şarkısına ağladığım günlerden biriydi. Hadi açık söyleyeyim, sadece ayrılık şarkılarına değil, ota boka ağladığım günlerdi. Bana iyi geldi o zaman bu bilgi.
Bir arkadaşımın eşi, doktora tezi olarak aşkı seçmiş, ve aşkın da sınıflı toplumların ortaya çıkmasıyla yaratılan bir şey olduğunu keşfetmiş.
Kendime çok kızdığımı hatırlıyorum o günlerde; "Birilerinin yarattığı bir şey yüzünden acı çekecek kadar salak mıyım ben?" diye düşünerek!
İnsanlık nasıl parayı yaratıp onun esiri olmuşsa, aşkı da yaratıp esiri olmuş. Nedense daha çok da kadınlar... (Nedenini hepimiz biliyoruz tabii!)
Aşk saçmalık mı?
Geçenlerde duyduğum bir aşk tanımı çok hoşuma gitti: Aşk, cinsel isteklerimizin meşru kılıfıdır!
Bazı fıkra ya da karikatürlerde olduğu gibi, aşık olduğu kişiye kötülük yapmamak için onunla sevişmeyenlerin olmayacağını düşünerek yazıyorum Bianet okurları arasında.
Sonuçta kimseye aşk saçmalıktır, aşık olmayın falan demiyorum.
Hatta bu yazıyı yazmak zorunda olduğum şu an, aşk mı yazı mı çelişkisi yaşasam, aşkı tercih edeceğimden hiç kuşkunuz olmasın. Bir gün bu köşede, "Yazarımız aşık olduğundan yazılarına ara vermek zorunda kalmıştır!" diye bir duyuru görürseniz şaşırmayın.
Acı çekmemek için
Savaş, işkence, yoksulluğun neredeyse egemen olduğu bir dünyaya aşksız katlanamıyorum çünkü.
Ve ben aşık olmaya devam ediyorum hala.
Ve çok da eğleniyorum.
Ama aşk bitip acı çekmeye başladığımda hatırlıyorum ki, aşkı birileri yarattı.
Bu bilgi benim artık aşk bittiğinde acı çekmeme engel oluyor.
Belki size de yardımcı olur. (NG/NM)