Çevresinde en fazla yorum yapılan ve daha bir süre yorumlanmaya açık olacağı kesin, 3 sav vardır:
1. Seçimlere dış müdahaleler olmuştur.
2. Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık gibi 3 önemli siyasal makamın CTP'de toplanması demokratik sakıncalar yaratacaktır.
3. Seçmenlerin seçime katılma oranı düşük olmuştur.
Seçim bitip sonuçlar alındıktan sonra dış müdahalelerden söz etmenin hiçbir anlamı yoktur. Doğru olan, dış müdahale varsaydı eğer, gereken tepkilerin en üst perdeden seçimden önce konulabilmesiydi. Saptanan dış müdahalelere anında demokratik bir kararlılıkla karşı çıkılır, müdahaleciler teşhir edilip tavır konulurdu. Seçim öncesinde bu bağlamda tepkiler gösterilebildiğine tanık olamadık. Muhalefet, edilgenliğini sorgulasın.
3 önemli siyasal makamın CTP'nin uhdesinde toplanmış olması UBP'nin güçlü olduğu dönemlerdeki demokratik modelimizi çağrıştırmaktadır. Rauf Denktaş'ın kendini UBP'den henüz soyutlamadığı ve DP'nin de doğmadığı dönemlerde tepedeki her 3 makamda da UBP rozetli siyasetçiler oturmuştur. Hem de yıllar boyunca. O zaman sakıncaları görülmüştü bu durumun. Şimdi de görülecektir hiç kuşkusuz.
Dahası da var. Yalnız Cumhurbaşkanlığı, Meclis Başkanlığı ve Başbakanlık mı CTP'nin uhdesinde? Değil elbette. Büyük belediye başkanlıkları, sendikalar ve hatta sivil toplum örgütleri ve önemli bir medya kesimi de CTP'nin kontrolünde.
İlk bakışta "mutlak güç" gibi görünen bu olgu aslında CTP'nin yumuşak karnıdır. Diğer bir deyişle Aşil'in topuğu işte orasıdır. Vurabilme niyeti taşıyanlar tam da oradan vuracaklar CTP'yi. Eğer başarabilirse tabii!
Bunu başarabilecek olan plan ve programla çalışan, günübirlik siyasetlere itibar etmeyen güçlü ve soluklu bir muhalefettir. Ne yazık öyle bir muhalefeti şu anda KKTC'de göremiyoruz. CTP soldaki rakiplerini ezip geçmiştir. Ana muhalefet konumundaki UBP ise bugüne kadar bu bağlamda kendinden beklenen performansı gösterememiştir. Bu köklü parti aktivist muhalefete geçmediği takdirde çözülecek ve alternatif muhalefetin oluşmasını pasifliğiyle tetikleyecektir.
Seçime katılma oranının düşüklüğüyle bu aşamadan sonra kimse ilgilenmesin. İlgilenmek gereksiz. Atı alan Üsküdar'ı geçmiştir. Seçmen eğer kendisine verilen seçme hakkından feragat etmişse, bu seçmenin sorunudur. Kazananların değil. (AT/TK)