Davutoğlu "Bölgede Batı dışında nükleer gücü olan üç ülke vardır. Bunlar aynı zamanda birbirine sınır olan Pakistan, Hindistan ve Çin' dir. ABD'nin asıl hedefi de bu üç ülkedir" dedi.
"ABD'nin esas hedefi: Pakistan, Hindistan ve Çin"
"Stratejik Derinlik" kitabının yazarı Beykent Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölüm Başkanı Prof. Dr. Ahmet Davutoğlu'nun konuşmacı olarak katıldığı toplantıda daha çok ABD'ye yapılan son terör saldırısı ve bu saldırının muhtemel sonuçları üzerinde duruldu. Davutoğlu konuşmasında şunları vurguladı:
"ABD'nin yumuşak karnı: Nükleer tehdit ve terör"
* ABD yaşadığı iç savaştan bu yana ilk kez bu kadar çok insanını aynı anda kaybetti. Savaş nedir psikolojisi yaşamamış olan ABD halkı bu son saldırı ile bu psikolojiyi iliklerine kadar hissetti. Bu olay bir kez daha gösterdi ki, ABD' nin de yumuşak karnı vardır ve bunlar da nükleer tehdit ve terördür . Bu iki enstrümanla ABD' yi tehdit edebilirsiniz. ABD bu iki tehdidi bertaraf etmeden kuralları koyan taraf olma imkanını elde edemeyecektir. Bu eylemi her kim yapmış ise, Amerika' nın bu iki zaafını çok iyi etüt etmiş ve çok iyi planlamış.
"ABD her halükarda Afganistan'ı vuracak"
* Amerika zedelenen prestijini düzeltmek zorunda. Usame bin Ladin'ni teslim etse de etmese de ABD Afganistan' ı vuracaktır. Ancak Usame teslim olur ya da edilirse ABD'nin hesapları bozulacak ve böylesi bir askeri harekatta kendisine destek olacağını söyleyen kimi ülkelerin desteğini almakta zorlanacaktır. Ladin'i ele geçirdikten sonra, ABD'nin Afganistan'ı vurması halinde dünya kamuoyunu ikna etmesi ve arkasına alması güçleşecektir.
"Asıl hedef Pakistan, Hindistan ve Çin"
* Aslında bu durum bizi, ABD' nin Afganistan'ı vurmak istemesinin arkasında başka bir hesap olduğu varsayımına götürüyor. Batı dışında nükleer gücü olan üç ülke vardır. Bunlar aynı zamanda birbirine sınır olan Pakistan, Hindistan ve Çin'dir.
* Haritaya bakıldığında açıkça görülmektedir ki, Afganistan bu bölgeye açılan kapıdır. Asya'nın kilidi konumundadır. Bölgede yaşanacak ve kamuoyunun beklediğinden daha uzun süreli olacak bir savaş hali, ABD' ye bu üç ülkenin bulunduğu havzayı uzun süreli kontrol imkanı verecek.
* Çin bu durumun farkında. Bunun için bölgeye yapılacak askeri harekata karşı olmamakla birlikte, bunun tek başına ABD tarafından yapılmasına karşı. Bu yüzden de olası bir harekatın Birleşmiş Milletler kontrolünde yapılmasında ısrarcı oluyor. Çünkü böyle olursa o zaman Çin' de olaylara müdahil olma şansını elinde tutacak.
"Medeniyetler çatışması ABD'yi çözer "
* İslam dünyası jeostratejik olarak dışlanıyor. Bu dışlanmaya dayalı bir dünya düzeni kurulamaz. Eğer ABD, Huntington'un ileri sürdüğü 'Medeniyetler Çatışması Tezi'nin dolmuşuna binerse büyük hata eder.
* Medeniyetler çatışmasında çözülecek ilk ülke ABD olur. Çünkü bütün medeniyetler bizzat ABD' nin kendi içinde. O yüzden bu olay ABD için bir dönüm noktası. Bunu başarılı bir şekilde atlatırsa, bir süre daha büyük devlet olarak yaşayabilir. Yok başaramaz ise, bu olay ABD için sonun başlangıcı anlamına gelir ki, benzeri olayları Roma ve Osmanlı İmparatorlukları yaşamıştır. Osmanlı bunu bizzat Viyana' da yaşamıştır. Eğer Viyana tecrübesinden sonra büyük devlet olma sınavını başarı ile verebilmiş olsa idi bugün hala yaşıyor olabilirdi. Aynı kritik eşik bugün ABD için geçerlidir.
"Stratejik aşama daha zor"
* Bu eylemin sonucunda iki aşama vardı.
* 1. psikolojik aşama. Bu aşamada ABD başta olmak üzere hemen herkes terörü lanetledi ve ABD' ye destek verdi. Bu aşama ABD için çok kolaydı.
* İkinci aşama ise stratejik aşama. Bu aşamada ise her devlet ortaya çıkan fiili durumu kendi lehine çevirmek için çalışıyor. Onun için Rusya Çeçenlerin, İsrail Filistinlilerin aynı kategoriye konmasını istiyor. Psikolojik aşamada herkesten destek gören ABD stratejik aşama da sürprizlerle karşılaşabilir. Açıkçası, bu aşama ABD için dikenli bir yol adeta.(YÖ/NU)