Bugün bu sayfayı açanlar yukarıdaki cümlelerle karşılaşsa ne düşünürlerdi merak ettim.
Bunu merak etmemin sebebi de bir arkadaşım, "Bu hafta ne yazacaksın?" diye sorduğunda, "Aşkı yazacağım!" deyince, "Sakın yazma, Bianet'te ciddi yazılar yayınlanıyor, sonra seni kimse ciddiye almaz!" demesi oldu.
Baharla falan ilgisi yok bu yazının, aşkın mevsimi mi olurmuş?
Savaş yazıları arasında aşk
Savaş yazıları arasında bir de aşk yazısı olsun diye düşündüğümden de değil ama, inadıma aşkı yazmaya karar verdim.
Kendi yaşadığım aşkları yazmayacağım ama, buraya sığmaz ciltler tutar, çünkü ben zırt pırt aşık olurum. Belki de ben aşka aşığımdır kim bilir?
Onları yaşlanınca yazarım.
Sadece sakat olmamın bana aşık olmalarına ya da benim aşık olmama engel olmadığını (ayrımcılık yapmayan insanlar da var bu toplumda), ama sakat olduğum için çok reddedildiğimi ve terk edildiğimi söylemekle yetineyim. Elbette sakat olmasaydım da başka nedenlerle reddedilir ya da terk edilirdim.
Dünyada reddedilmemiş ya da terk edilmemiş kaç kişi vardır ki?
Kör bir erkeğe aşık olmak
Bayılırım bir arkadaşım beni arayıp da, "Aşık oldum!" diye başlayarak coşkuyla yaşadıklarını anlatmaya başladığında dinlemeye.
Bir süre sonra ağlayarak arayacağını bilsem de...
Bitiyor aşklar eninde sonunda, ben her ne kadar bitmeyebilir diye düşünsem de...
Sevgilisi başka kadınlara çok bakıyor diye aşkı biten bir arkadaşım, "En iyisi kör bir erkeğe aşık olmak!" demişti. Ne kadar önyargılı olduğunun farkında bile değildi bunu söylerken.
Türk filmlerini düşünün
Kör arkadaşlarımdan pek çoğu ise aşık olduğunda, yaşayamamıştı aşklarını. Çünkü aileler engel oluyordu kız ya da oğullarının kör biriyle birlikte olmasına.
Sadece körler değil elbette, her tür sakatlığı olanların yaşadığı bir şeydir ayrımcılık yüzünden aşkını kaybetmek.
Türk filmlerini düşünün; sakat kalan kahramanımız nasılsa terk edileceğini düşünerek ortadan yok olur ya, nasılsa terk edileceğini düşünerek!
Bu filmleri seyrederek büyüyen sakat insanlar, sakat olmayan biriyle aşk yaşayacağını düşünebilir mi?
Çoğunlukla düşünemiyor tabii.
Sakatlar kiminle özdeşleşir?
Türk filmlerinin çok payı olduğuna inanıyorum ayrımcılığı körüklediğine ya da meşrulaştırdığına mı demeliyim? Çoğunun okula ya da işe gidemediği için evde TV seyretmekten başka seçenekleri olmadığını düşünürsek yanılmıyorum gibi geliyor.
Her insan film izlerken kendini oradaki karakterlerden biriyle özdeşleştirir. Sakatların kendilerini özdeşleştirebilecekleri olumlu tiplemeler olmuyor filmlerde.
Yabancı filmlerde bazen olsa da...
"Sol Ayağım" gibi filmleri saymıyorum, çünkü sakat olmayan pek çok kişi de oradaki gibi bir iradeye sahip değildir. O film insanı bunalıma sürükleyebilir, "Ben neden böyle olamıyorum?" diye.
Medyada da haber olur genellikle sakat olmayan birinin sakat biriyle aşkı. Öyle anormal (!) bir durumdur yani.
Körler gibi aşık olmak!
Toplumdaki güzellik ideolojisi dediğimiz, aşık olmak için güzellik ya da yakışıklığı öne çıkaranlara kızgınlığımı, dolayısıyla fiziksel özellikler yüzünden birine aşık olanların sakatlara aşık olmasını nasıl imkansız hale getirdiğini konuşuyorduk bir gün kör bir arkadaşımla.
Ona, "Körlerin aşık olması için gerekmiyor fiziksel özellikler, keşke körler gibi aşık olabilselerdi diğer insanlar da!" dediğimde, "Sana öyle geliyor, biz de sese aşık oluruz mesela. Ne farkı var görüntüye aşık olmakla sese aşık olmak arasında?" demişti. Çok utanmıştım.
O zaman fark etmiştim önyargılarımı. Elbette başkalarının hatalarını fark etmek daha kolay kendi yaptığım hataları fark etmekten.
Kavuşamazsın aşk olur?
Sanırım ben de bu konularda yazan / konuşan pek çok kişi gibi kendimi muaf sanıyorum bazen ayrımcılık yapmaktan ya da önyargılı olmaktan. Bu konulara kafa yorup yazmak yetmiyor işte...
Aşkı yazacağım diye oturdum ama aşkı değil, sakat olmanın aşkı yaşamaya nasıl engel olduğunu, pardon yanlış söyledim, ayrımcılığın sakatlara aşkı yaşamasına nasıl izin vermediğini yazdım.
Zaten aşk hikayeleri de aşkın değil, bitişinin ya da kavuşamamaların hikayesi değil midir?
Kavuşamazsın...
Aşık Veysel "Aşk nedir?" diye sorduklarında, ne demişti: "Seversin kavuşamazsın, aşk olur!"
Aşık Veysel'e bakarsak en çok sakatlar aşık olur dersem yanlış bir şey söylemiş olmam gibi geliyor...
Eğlenceli bir aşk yazısı bekleyenleri hayal kırıklığına uğrattığım için özür dilemeyeceğim, çünkü aşkı da ayrımcılığı da ben yaratmadım. (NG/NM)