Türkiye Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu’nun (DİSK) asgari ücrete ilişkin görüş ve önerilerini Genel Başkan Arzu Çerkezoğlu, Yönetim Kurulu’nun da katıldığı bir basın toplantısıyla açıkladı.
Çerkezoğlu ücret telaffuz etmedi ancak açlık sınırının 13 bin, yoksulluk sınırının da 45 bin TL düzeyinde olduğunu hatırlatarak insanca yaşanacak ücret talebinde bulundu. Ayrıca gelirde ve vergide adalet istedi.
Asgari ücretin açlık sınırının altında olduğunu belirten Çerkezoğlu, hükümeti “Türkiye’de ücretler, değil insanca yaşamaya, hayatta kalmaya bile yetecek düzeyde değil” sözleriyle eleştirdi.
Türkiye’de asgari ücretin dünyanın genelinde olduğu gibi sembolik, istisnai bir ücret olmadığından bahsetti. Asgari ücretin ortalama ücret haline geldiğini söyledi.
Türkiye’de asgari ücret civarında bir ücretle çalışanların oranının yüzde 50’lerde olduğu, özel sektörde bu oran yüzde 70’lere ulaştığı bilgisini verdi.
Çerkezoğlu, “Asgari ücrete bile erişemeyenler ülkemizin bir başka kanayan yarasıdır. 7,3 milyon işçi asgari ücretin altında bir ücret almaktadır. Kayıtdışı çalışanların yüzde 83,5’i asgari ücretin altında bir ücretle çalışmaktadır” diye konuştu.
“Kadınlar açısından durum daha vahim” diyen Çerkezoğlu kadınların yüzde 61,4’ünün asgari ücret civarında bir ücretle çalıştığını, yüzde 41’inin ise asgari ücret dahi alamadığını ekledi.
“Türkiye’nin asgari ücretliler ülkesi haline gelmesinin sebebi sendikal hakların önündeki engellerdir, yani iktidarın bilinçli tercihidir” dedi.
Türkiye’nin Avrupa’da asgari ücretin en düşük olduğu ülkelerden birisi olduğunu söyleyen Çerkezoğlu, “2013’te Avrupa’da Türkiye’den düşük asgari ücretli 14 ülke varken, 2023 sonunda sadece 4 ülke var. Bu ülke, bu halk, Türkiye işçi sınıfı bu tabloyu hak etmiyor” diye konuştu.
Çerkezoğlu ardından 2024 asgari ücretine dair görüşlerini ve atılması gereken adımları şu şekilde özetledi:
- Asgari ücret değil toplu pazarlık kapsamı genişletilmelidir. Asıl mesele asgari ücretle çalışanlarının kapsamını daraltmak ve ücret düzeylerini toplu pazarlıkla belirlemektir. Milyonların asgari ücrete mahkûm edilmemesi için sendikal hakların kullanımının önündeki tüm engeller ve barajlar kaldırılmalı, toplu pazarlık kapsamı genişletilmelidir. 6356 sayılı Yasa’da yer alan teşmil mekanizması işletilmeli, toplu iş sözleşmeleri sendikasız işyerlerine de uygulanmalıdır.
- Asgari ücretin ülkemizde ortalama ücret haline geldiği dikkate alınarak asgari ücret tespit edilmelidir.
- Asgari ücret artışında resmi enflasyon/hedeflenen enflasyon değil, kişi başına GSYH artışı esas alınmalıdır. Asgari ücret baskılanmış ve güdümlü resmi enflasyona göre değil geçim şartlarına ve ekonomik büyümeye göre saptanmalıdır. Hele de iktidar sözcülerinin sıkça dile getirdiği “hedeflenen enflasyon doğrultusunda ücret artışı” kabul edilemez. Ülkeyi yönetenler enflasyon hedeflerini hiçbir zaman tutturamıyorken, üstelik açıklanan enflasyon bile gerçeği yansıtmazken, hedeflenen enflasyona göre ücret artışı yapmak, milyonları daha da yoksullaştırmak anlamına gelecektir. Asgari ücret artışında dar gelirlilerin gıda enflasyonu ile kişi başına ekonomik büyüme esas alınmalıdır.
- Asgari ücret yüksek enflasyon koşullarında yıl dört kez belirlenmelidir. Yüksek enflasyon koşullarında yılda bir kez asgari ücret belirlenmesi çalışanları açlığa, yoksulluğa mahkûm etmektir. Aralık 2023’te belirlenecek asgari ücretin 2024 yılı boyunca geçerli olacağına dair açıklamalar asla kabul edilemez. Enflasyon tek haneli rakamlara düşünceye kadar asgari ücretin, değil iki kez yılda dört kez güncellenmesi zorunludur.
- Asgari ücret artışında yoksulluk sınırı bir kriter olarak dikkate alınmalı ve bir evde iki kişi çalıştığında yoksulluk sınırını aşan bir gelir elde etmeleri güvence altına alınmalıdır.
- Türkiye’de asgari ücretin tespitinde uluslararası standartlara uyulmuyor. Birleşmiş Milletler, Uluslararası Çalışma Örgütü ve Avrupa Konseyi standartları dikkate alınmıyor; ailesi hesaba katılmadan tek bir işçi üzerinden asgari ücret hesaplanıyor. Asgari ücret tespitine ilişkin 131 sayılı ILO Sözleşmesi onaylanmalı, Avrupa Sosyal Şartı’na asgari ücretle ilgili konan çekince kaldırılmalıdır. Asgari ücret, uluslararası standartlara uygun şekilde, işçinin ailesi ile birlikte geçinebileceği bir ücret olmalıdır.
- Asgari ücret sonrası ilk vergi dilimine uygulanacak oran yüzde 10’a düşürülmelidir.
- Gelir vergisi tarife dilimleri, asgari ücret artışından az olmamak kaydıyla, yeniden değerleme oranında artırılmalıdır.
- Verdiğimiz uzun mücadelelerin sonucu olarak ücret gelirlerinin asgari ücret kadar kısmı gelir vergisinden istisna edilmiş olmasına rağmen istisna uygulamasının matrahtan indirim yerine vergiden indirim yoluyla yapılması nedeniyle ücretli çalışanlar asgari ücret vergi istisnasından gerektiği gibi yararlanamıyor. Asgari ücret vergi istisnası, vergiden değil, matrahtan indirim yoluyla uygulanmalıdır.
- 2008 yılından beri işverenlere verilen 5 puanlık SGK prim desteği işçilere de verilmelidir.
- Çağ dışı damga vergisi kaldırılmalıdır.
- 2008 yılında çıkarılan 5510 sayılı Yasa’dan önce asgari ücretten düşük emekli aylığı söz konusu değildi. En düşük emekli aylığı en az asgari ücret düzeyine yükseltilmelidir.
- Devletin özel sektördeki işçilerle kamu işçileri ve kamu görevlileri arasında ayrım yapması Anayasa’nın eşitlik ilkesine aykırıdır. Asgari ücret en düşük kamu işçisi ücreti ve en düşük memur maaşı dikkate alınarak hesaplanmalıdır.
DİSK'in hazıladığı asgari ücret raporuna buradan ulaşabilirsiniz
(HA)