İstanbul İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği Meclisi'nin raporuna göre, aralık ayında en az 76, 2012 yılı boyunca ise en az 878 işçi öldü.
Rapora göre, 2012 yılında, 103 ölüm İstanbul'da, 39 ölüm İzmir'de, 34 ölüm Ankara'da, 32 ölüm Adana'da, 30 ölüm Konya'da ve 28 ölüm Bursa'da yaşandı.
Türkiye ekonomisinin lokomotifi olarak adlandırdığı inşaat sektöründe, yarıya yakını düşme kaynaklı olmak üzere en az 279 inşaat işçisinin öldüğü belirtildi.
"Tarım sektöründe ise çoğunluğu mevsimlik olarak çalışan ve kuzeye, batıya ve güneye göç eden başta Kürt köylüleri olmak üzere en az 90 işçi öldü. Dünyanın en zengin enerji bölgesine komşu olan, bir enerji köprüsü haline getirilmeye çalışılan ve hızlı bir şekilde özelleştirmeye çalışılan enerji sektöründe ise en az 86 arkadaşımız hayatını kaybetti.
"Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesinde meydana gelen göçük sonrası hala dokuz arkadaşımızın cenazesinin çıkarılmadığı maden sektöründe ise 81 işçiyi kaybettik."
"Güvencesizlik, örgütsüzlük gerçeği"
Raporda, iş cinayetlerinin her geçen gün artmasının "güvencesizlik" ve "örgütsüzlük" gerçeğini gözler önüne serdiği belirtildi.
"Sözleşmeli, taşeron çalıştırma koşullarının egemen olması ve giderek gerek sendikal anlamda gerekse tüm düzeylerde işçi örgütlülüklerine uygulanan baskının, yoğunlaşmış ve uzatılmış çalışmanın işçi ölümlerini artırdığı, artıracağı aşikâr.
"Yine 30 Haziran'da yasalaşan "6331 Sayılı İş Sağlığı ve Güvenliği Yasası" da işçi ölümlerini önlemeyi amaçlayan bir yaklaşıma sahip değildir. Yasanın çıkmasını takip eden aylarda iş cinayetlerinin artarak devam etmesi ve işçilerin aleyhine alınan hukuksal kararlar, devlet tarafından yasanın çıkması ile birlikte işçi ölümlerinin önleneceğine yönelik oluşturulan beklentinin de ne kadar boş olduğunu gösterdi." (NV)