İnsan Hakları Ortak Platformu (İHOP) Demokratikleşme Paketi’nin yasal düzenlemelerin taslaklarını içermediğini belirterek “bu yönüyle eleştiriye elverişli olmadığını” belirtti.
Hak ve özgürlüklerin nasıl tanımlandığı, nasıl uygulanacağı gibi noktaların insan hakları ve özgürlükleri açısından çok önemli olduğunu vurguladı.
Helsinki Yurttaşlar Derneği, İnsan Hakları Derneği ve Uluslararası Af Örgütü Türkiye Şubesi’nin içinde bulunduğu İHOP açıklamasında paketin kapsamının da yetersiz olduğunu anlattı.
İfade özgürlüğü sorunu, tutukluk sorunu gibi insan hakları sorunlarının pakette yer almamasını çok önemli bir eksiklik olarak nitelendirdi ve 3713 sayılı Terörle Mücadele Kanunu, 2559 sayılı Polis Vazife ve Salahiyet Kanunu, 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu gibi antidemokratik yasaların halen yürürlükte olduğunu ifade etti.
Kürt sorunu
2001’den bu yana 9 uyum paketi, 70 yeni yasa ve 70 civarındaki yasada yüzlerce madde değişiklikleri gerçekleştirildiğini hatırlatan İHOP, hukuki değişikliklerin “parçalı, seçici, dağınık, özensiz ve yetersiz, aynı zamanda çok uzun zamana yayılmış olmalarının” önemli bir handikap içerdiğini belirtti.
“Böylesi bir yöntem, Türkiye’de daha uzun yıllar insan haklarının tanınması ve uygulanması sorunu yaşanacağı endişelerine yol açmaktadır.
“Kürt sorununun hem insan hakları ve özgürlükleri hem de çatışma boyutlu oluşu nedeniyle, yukarıda belirtilen sürecin çok daha hızlandırılması, konu ve kapsam bakımından daha geniş yaklaşılması ve hukuksal düzenlemelerin ve uygulamaların niteliğinin artırılması gerekmektedir.”
Yaşam tarzı
İHOP’un pakete dair yaptığı saptamaların bazıları şöyle:
* “Toplanma özgürlüğü ile ilgili sorunların hükümet komiseri uygulaması ve yer gösterme usulleriyle sınırlı tutulmaması gerekir. Toplanma özgürlüğünün uluslararası standartlara uygun hale getirilmesi için 2911 sayılı Toplantı ve Gösteri Yürüyüşleri Kanunu bir bütün olarak gözden geçirilmelidir.”
* Kadınlara başörtüsü dışındaki giyimleri nedeniyle, LGBT bireylere giyimleri ve düşünceleri nedeniyle, genç insanlara parklarda, duraklarda davranışları nedeniyle, valiler, kaymakamlar ve bazı kamu görevlilerinin açıklamaları üzerinden müdahaleler olmaktadır ve hükümet bu müdahalelere karşı etkili ve önleyici tedbirlere başvurmamaktadır.
“O nedenle özellikle Gezi Parkı sürecinde yüksek sesle dillendirilen, hükümetten kaynaklı yaşam tarzına müdahale şikâyetlerinin, hükümet çevrelerince dini inanç alanıyla sınırlı kavranışı sorunludur.”
* “Nefret suçunun belirsizliklere yer vermeyecek şekilde bir hukuki çerçeveye kavuşturulması gerekmektedir.
“Bu suç kategorisi ile ilgili düzenlemeler yapılırken, farklı etnik, dini gruplara ve azınlıklara yönelik nefret suçları, etnik kökene yönelik nefret suçları, cinsel yönelim ve cinsiyet kimliğine yönelik nefret suçları, ırkçılık ve yabancı düşmanlığına dayalı nefret suçları, farklı siyasi görüşten kişilere yönelik nefret suçları ve diğer her türden farklılığa dayalı nefret suçlarını kapsayacak bir tanım geliştirilmeli ve caydırıcı yaptırımlar getirilmelidir.” (YY)
İHOP'un açıklamasının tam metnine buradan ulaşabilirsiniz.