Fotoğraflar: Anadolu Ajansı
Antalya’da yaşayan Şerife Çakmak, tam 25 yıldır semt pazarında pazarcılık yaparak yaşamını idame ettiriyor.
Anadolu Ajansı’ndan Ayşe Yıldız’ın haberine göre, “Görücü usulüyle” 32 sene önce evlendirilen Şerife’yi 6,5 aylık hamileyken eşi tarafından terk edildi.
Bunun üzerine ailesinin yanına taşınan Şerife’nin bebeği dünyaya geldi. Aynı sene talasemi hastası iki çocuk annesi ablası da kocası tarafından terk edilince üç aile aynı evde yaşamak zorunda kaldı.
Semt pazarlarında sebze ve meyve satmaya karar veren Şerife, bebeği henüz yaşına girmeden zorunluluktan dolayı bir pikap alarak iş hayatına atıldı.
Tek derdi çocuklarının eğitimi
Kendi kullandığı aracıyla tezgâhına taşıdığı sebze ve meyve kasalarını yeri geldiğinde sırtına yükleyen Çakmak, gece gündüz çalışarak para kazandı.
Tek derdi dimdik ayakta durup çocukların eğitimli olmasıydı.
Oğlunun ve iki yeğeninin eğitim hayatlarına da çok önem veren Şerife, hayat mücadelesine onları düşündükçe dört elle sarıldı. Kendisi maddi imkânsızlıklar nedeniyle okuyamayınca oğlu ve yeğenlerinin eğitimi için büyük emek sarf eden Şerife, parası olmadığında bile "çocuklar yeter ki okusun" düşüncesiyle hep dimdik ayakta durmaya çalıştı.
Hem işi hem de çocukların eğitim hayatıyla büyük bir özveriyle ilgilenen Şerife, oğlu ve iki yeğeninin üniversite eğitimini tamamlamasını en büyük zenginlik olarak görüyor.
Dizlerindeki ağrı nedeniyle yürümekte güçlük çekse de hala ilk günkü gibi çalışmaya devam eden Şerife, gece halden yüklediği sebze ve meyveleri satmak için sabahın ilk ışıklarıyla semt pazarının yolunu tutuyor.
"Babam karşı çıktı"
Evladını ve iki yeğenini kimseye muhtaç etmeden büyütmenin gururunu yaşayan Şerife, babası işsiz kalınca hemen harekete geçmek istediğini söyledi.
Pazarlarda tezgâh açmaya ilk karar verdiğinde dört yıl önce hayatını kaybeden babasının "Kızım söz olur, yapma" diyerek karşı çıktığını aktaran Şerife, o günleri şöyle anlatıyor:
"Babam işsizdi, ablam hastaydı. İkisi hasta üç çocuk vardı. Çalışmaktan başka çarem yoktu. 25 yıldır hala tezgâhımı açıyorum. Aynı evin içinde 19 yıl üç aile yaşadık. Hiçbirini de kimseye muhtaç etmedim."
Şerife, kadın olarak söylenenlere kulak tıkadığını, zorluklara göğüs gerdiğini belirterek, şöyle sesleniyor:
"Ben hep dimdik durdum, yanlış insanlardan hep kaçtım, kimseye minnet etmedim. Pazarcılık çok zor, kadın için daha zor. Şimdi oğlum ve annem bana destek çıkıyor. Onlar olmasa ayakta duramazdım. Ben onlara değil, onlar bana güç verdi. Amacıma ulaştım. Oğlum ve iki yeğenim üniversite eğitimi aldı, başka ne isteyebilirim.
"Aracımla onlara çok eşya taşıdım. Maliye, iktisat ve hemşirelik okudular. Oğlum ilkokula giderken sınıf annesiydim. Okulun ihtiyaçlarını alıp aracımla götürürdüm. Çok zordu her şeye yetişmek ama Allah yardım etti. Hayattaki tek üzüntüm borcumdan dolayı annemin çok sevdiği bileziği satmam oldu. Her aklıma geldiğinde ağlıyorum."
Annesiyle gurur duyuyor
Pazarcılar odasında çalışan ve annesine her zaman destek olan Sercan Arıcı ise çocukluğunun pazar tezgâhlarında geçtiğini, sıcak havalarda hep tezgahın altında uyuduğunu söylüyor.
Annesiyle her zaman gurur duyduğunu vurgulayan Arıcı, şöyle diyor:
"Bana helal paranın nasıl kazanıldığını öğretti. Babasız büyüdüm, hem ana hem baba oldu. Üniversite okuttu, iş sahibi yaptı, evlendirdi. Evim, arabam, her şeyim onun sayesinde oldu. Torunu da olacak. İlkokula giderken arkadaşların, 'Bunun annesinin kıyafetleri hep çamurlu' diye dalga geçerlerdi ama cebimde her zaman param olurdu." (EMK)