Hak ve Özgürlükler Cephesi'nin (HÖC) tek tip elbise, kızıl bayrak ve "askerî nizam", anarşistlerin tef, İşçi Partililerin Türkiye bayrağı, feministlerin mor bayrak, sendikaların kırmızı şapkayla dahil olduğu kutlama, iki ayrı yerden başladı.
İşçi Partisi (İP), diğer grupların bir araya geldiği Demirtepe yerine, İP İstanbul İl Başkanı Erkan Önsel'in dediği üzere "vatanın- milletin bütünlüğe ihtiyacı olduğu bir dönemde olduğumuz için" Ankara Tren Garı'ndan meydana hareket etti ve diğer gruplar alana ulaşmadan, Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) Ankara İl Örgütü'yle birlikte İstiklâl Marşı okudu. İP'liler, kutlamalardan da erken ayrıldı.
"Pişirdiğim yemeğim, karşılıksız emeğim"
Aralarında Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu (KESK) Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK), Sosyal Demokrat Halk Partisi (SHP), Halkevleri, Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP), Sosyalist Gençlik Derneği (SGD), Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim-Sen), Demokratik Toplum Partisi (DTP), Ankaralı Feministler, Kırk Örük Kadına Yönelik Şiddetle Mücadele Kooperatifi, Kaos GL, Kaldıraç, HÖC ve Anarşistlerin bulunduğu diğer gruplar ise, sloganlar atarak, miting alanına yürüdü.
"Kölece çalışmaya ve kölece yaşamaya hayır", "Bu kavga faşizme karşı halk kavgası", "Kahrolsun ücretli kölelik düzeni", "Yaşasın 1 Mayıs", "Bizim üç sorunumuz var: Recep, Tayyip, Erdoğan" "İnsanca yaşanacak ücret ve zaman istiyoruz", "Pişirdiğim yemeğim, karşılıksız emeğim", "Üreten biziz, yöneten de biz olacağız" yazılı pankart ve dövizler taşıyan emekçiler, polisin üst aramasından geçip alana vardıktan sonra, yağmur ve kutlama aynı anda başladı.
"Sendikam erkek egemen"
Gençlerin ve öğrencilerin yoğunlukta olduğu, yaklaşık on bin kişilik miting yağmura rağmen coşkulu geçti. Ankaralı Feministler'den Nazlı Azapçı'ya göre, hafta içi olmasaydı, coşku daha da fazla olacaktı.
Bağlı bulunduğu sendikanın kortejinde yürümek yerine, feminist arkadaşlarıyla yürüyen Azapçı, bu tavrının sebebini şöyle açıklıyor: "Kendi sendikam, kortejinde kaç kadın olduğu yanıtını vermedikçe, onlarla yürümeyeceğim. Biz Ankaralı Feministler bu yıl çok yoğun katılım yapamadık. Hem hafta içine denk geldi bu yılki bayram, hem de hava kötüydü."
Otuz yıllık işçi olan Azapçı, Sosyal-İş Sendikası'na bağlı. Ancak o, sendikasının çok erkek egemen olduğunu söylüyor ve ekliyor; "Bir feminist olarak, geçmiş mücadelemde de sendikamın içinde var olamadım. Ama emek mücadelesinde de yer almakta direneceğim. 1 Mayıs kutlamalarının da erkek egemen olması beni üzüyor. Biliyoruz ki, evde de fabrikada da en çok çalışanlar, kadınlar. Ama iş bayram kutlamasına gelince, erkekler dolduruyor alanları... Ben 1 Mayıs'la 1977'de tanıştım ve o yıldan bu yana coşku, giderek azalıyor."
"Kadrolularla aramızda uçurum var"
DİSK'e bağlı olan geçici işçi Osman (soyadını vermiyor), diğer işçilerle eşit olma mücadelesi verdiğini söylüyor ve ekliyor, "düşünsene, bu alanda bile eşitlik yok. Çünkü bazı işçiler kadrolu, bizim gibi işçilerse kadrosuz. Biz bu vatan için çalışıyoruz, o halde hepimiz eşit olmalıyız."
Daha önce inşaatlarda çalışan, ancak sağlık sorunları yüzünden inşaat işçiliğini bırakmak zorunda kalan 36 yaşındaki Osman, üç yıldır geçici işçi olarak çalışıyor.
Osman şöyle devam ediyor: "Kadrolu işçi arkadaşlarla aramızda bir uçurum var. Bunun çözülmesini istiyorum. Çankaya Belediyesi'nde benim gibi 420 insan var. Biz, eşit işe eşit ücret istiyoruz. Biz kadro aldıktan sonra vurup kafayı yatacak insanlar değiliz. Bu vatan için çalışmak istiyoruz. Çünkü vatanımızı seviyoruz. Ama vatanımızın da bizi sevmesi gerekiyor. Baksana, insanlar bayrama gelmiş ama coşku yok. Çünkü keyif yok. Niye yok, çünkü dert çok. "
KPSS, ÖSS ve LES'e karşı 1 Mayıs!
24 yaşındaki üniversite öğrencisi Gülşen Uzuner, bu yılki kutlamaların geçen yıla göre daha coşkulu ve kitlesel olduğunu söylüyor.
Uzuner'e göre bu, insanların karşı karşıya kaldıkları ekonomik ve sosyal zorluklar ve mahrumiyetten kaynaklanıyor. Sinop'taki nükleer santral karşıtı eylemin 1 Mayıs arifesine denk düşmesinin de insanlarda olumlu etki uyandırdığına inanan Uzuner, "Sinop eylemi coşkulu geçti. Bu da 1 Mayıs katılımını arttırdı. Ama biz gençlik olarak, yarınsızlığa, umutsuzluğa, geleceksizleştirilmeye isyan ediyoruz. Alanda gençlerin işçilerden fazla olmasını ben, buna bağlıyorum" diyor.
Hukuk Fakültesi öğrencisi olan Uzuner'e göre öğrencilerin önüne yüzlerce sınav konuyor ve böylece üniversite anlamsızlaştırılıyor: "Hiçbir şekilde yarınımızı kuracak umudumuz yok. İş yasası, üniversitelerdeki sınavlar... Ben hukuk öğrencisiyim ve önümüze avukatlık sınavı koydular. Avukatlık sınavı, hakimlik sınavı, KPDS, KPSS, ÜDS, LES, ÖSS gibi onlarca sınav, onlarca eleme demek. Biz gençler sürekli bu engellerle boğuşturuluyoruz. Dolayısıyla aslında alanlara inmek konusunda, işçilerden daha az kaybedecek şeyimiz var. Liseliler ve üniversiteliler son bir hamleyle, coşkulu olmaya çalışıyorlar. İşçiler ise, ellerinden daha fazla hak alındıkça, daha az tepki gösteriyorlar."
"Umudumuz gençlerde"
Mersin Üniversitesi Öğretim Üyesi Yüksel Akkaya da bu yılkı katılımı geçen seneyle kıyaslıyor ve bu yılki sayının çeşitli nedenlerden dolayı daha fazla olduğunu söylüyor.
Ancak Akkaya'ya göre temel sebep, 1 Mayıs'ın hafta içine denk düşmesi! bianet'e şunları aktarıyor Akkaya: "Eğer hafta sonuna denk düşseydi, katılım daha az olurdu. Çünkü insanlar hafta sonunda pikniğe filan gidiyor. Zaten herkes hafta içinde çalışmaktan bitap düşüyor. O yüzden de kutlamalara gelmeyebiliyor. Ama bugün yüzlerce işçi, işi kırıp gelmiş. Bir de sosyal güvenlik reformu, insanların tepkilerini arttırdı. Hak-İş'in katılımı çok büyük değil ama geçen seneye oranla katılımı yüksek. Siyasî partiler içinde CHP'nin, sendikalar içinde Hak-İş'in katılımı dikkat çekici."
Akkaya, gençlerin bu yıl 1 Mayıs'a daha fazla ilgi gösterdiğini söyleyerek, "gençler, olumsuz gelişmelerin kendileriyle ilgili olduğunu ayırt etmeye başladılar. Bir de Fransa'daki öğrenci hareketi, buraya da yansımış gibi görünüyor" diyor.
İktisatçı Erhan Bilgin ise katılanların sayısını tahmin etmeye çalışıyor: "Metrekare hesabıyla, 15-20 bin arası bir rakam koyuyorum ben" diyor. Bilgin, bu kadar hazırlık yapılmadığını tahmin etmiş önceleri. Ancak alandaki coşkuyu görünce şaşırmış. Bilgin, "Ankara sanayi işçisi kenti değil ama yine de işçi katılımı az" diyor ve ekliyor, "umudumuz gençlerde!"
Geçen seneki 1 Mayıs'ta asker olan 23 yaşındaki Mustafa Çartıl ise iddia ediyor: "İşçiler değil, gençler devrim yapacak."
İstiklâl Marşı ve Enternasyanal
Yazar Fikret Başkaya da toplumsal sorunların ağırlaşmasının 1 Mayıs kutlamalarına yansıdığını söylüyor.
Başkaya, Latin Amerika ve Fransa'da esen rüzgarın Ankara'yı da etkilediği görüşünde. Başkaya, kutlama öncesinde İstiklâl Marşı okunmasını ise şöyle değerlendiriyor: "Organizasyon çok bürokratik. İstiklâl Marşı'yla başladı kutlamalar. İstiklâl Marşı'nın ardından 'Enternasyonal'in söylenmesi abes. Bundan sonra bu tür şeylere izin vermemek gerekiyor. Çünkü buradaki hava enternasyonalist olmazsa, kutlamaların bir anlamı olmaz.
"Alandaki havayla platformdaki hava arasında çok fark var. Bir tarafta örgüt bürokrasisi, bu tarafta ise bürokrasi dışı unsurlar... Zaten biz, bu taraf için geliyoruz alanlara. Bu yıl katılım sanki daha fazla. Ama Le Monde'un bir hesap yöntemi var: Örgüt temsilcilerinin rakamlarıyla polisinkini toplayıp ikiye bölüyor ve sonucu oradan çıkarıyor. Dolayısıyla bir rakam veremem; polis ve örgüt temsilcilerine sormak lazım bunu." (İA/KÖ)