Türkiye Küçük Millet Meclisi'nin (TkMM) tematik toplantıların dördüncüsü 27 Şubat Pazartesi günü yapıldı.
Toplam 12 ay sürecek Anayasa Tartışmaları üst başlıklı tematik toplantılar Kasım 2011'de başladı. Dördüncü toplantının teması "Birey Hak ve Özgürlükleri-III- Yargılanma ve Hak Arama" idi.
Yakup Kadri Karabacak'ın koordinatör olduğu söyleşiye yazar-akademisyen Bekir Berat Özipek ve dansçı-koreograf Zeynep Tanbay konuşmacı olarak katıldı. Özipek erken ayrılması gerektiği için yerine TkMM sözcüsü de olan müzisyen Şanar Yurdatapan devam etti.
TkMM'nin programı, hak arama konusunda Türkiye Cumhuriyeti Anayasası ve Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nde yer alan kanunların anlatıldığı bir video gösterimi ile başladı.
Video gösteriminin ardından kısaca bu söyleşilerin neden yapıldığı ve toplantıların sonucunda ne olacağı anlatıldı.
Bağımsız ve tarafsız bir yargı
Berat Özipek,"insanların bağımsız ve tarafsız bir mahkemede yargılanabilmesi gerektiğini" söyledi. İnsan haklarının insanın sadece insan olmasından kaynaklanan haklar olduğunu hatırlatan Özipek, bu doğal olarak var olan haklardan bir tanesinin de adil yargılanma hakkı olduğunu vurguladı.
Anadilde savunma hakkına da değinen Özipek, empati kurmanın en kolay ve işlevsel anlama yolu olduğunu ifade ederek "yurt dışında yaşadığınızı düşünün" dedi.
Devleti değil bireyi koruyan bir anayasa
Zeynep Tanbay, konuşmasına "Türkiye'de hukuk sistemi düzgün çalışmadığı için hak arama mücadelesine girdiğimizi ve bu nedenle hepimizin söyleyecek bir şeyler var" diyerek başladı.
Hukuksal kişiliğin tanınması noktasında hakkını arama hakkına sahip olmanın önemini vurgulayarak "Türkiye'de bireyi değil, devleti koruyan bir sistemin var olduğu" ve bu korumanın çoğunlukla "siyasi" meselelerde gerçekleştiğini söyledi. Bu adaletsizliğin yeni değil, çok eskiden beri var olduğunu ifade ederek; "Dersim'de Seyit Rıza'nın yargılanmadan asılmasından, Uğur Kaymaz'ı öldürenlerin serbest bırakılmasına kadar" adil yargılanmanın olmadığını söyledi.
Yargının tarafsız olmadığı için sonuçlarının olumsuz bittiğini söyleyerek Hrant Dink davası örneğini verdi. Örgüt yok mu?
Cumartesi Anneleri'ne, tutuklu yargılanmalara da değinen Tanbay, "Aksi ispatlanana kadar herkes suçludur" ilkesinin Türkiye'de işlediğine ve bu sürecin yoruculuğuna dikkat çekti.
Tutuklu çocukların hapiste değil, belki özel bir koruma alanında tutulabileceğini ama ne olursa olsun ailelerinden ayrılmaması gerektiğini dile getirdi.
"Soykırım ve insanlığa karşı işlenmiş suçlar zaman aşımından dolayı muaf tutulmalı yeni anayasada bireyin özgürlükleri ve hak arama için" sözleri ile konuşmasını bitirdi.
Hassas sorular
Soru ve yorumlarıyla devam eden söyleşiyi hareketlendirmek için Yakup Kadri Karabacak, katılımcılara bazı hassas sorular yöneltti.
- KCK davalarında görülen anadilde savunma yapma konusunda ne düşünüyorsunuz?
- Özel yetkili mahkeme, özel yetkili savcılar olmalı mı?
- Askeri olaylara ilişkin davalar askeri mahkemede mi sivil mahkemede mi görülmeli?
- Memurların yargılanma sürecinde yöneticisinden izin alınması günümüzde makul karşılanabilir mi?
Erkeklerin çoğunlukta olduğu toplantıya katılanların görüşlerine göre, resmi dil olan Türkçe savunma yapılması gerektiği ancak duruşmada bir çevirmen olacak ise Kürtçe savunmanın yapılabileceği fikri öne çıktı.
Özel yetkili mahkemelerin doğru kullanılamadığı, bu nedenle lağvedilmesi gerektiği konusunda ve birey esas alınarak yapılacak bir anayasa konusunda uzlaşıldı.
Askeri davaların askeri mahkemede görülmesi gerektiği konusunda da uzlaşılırken, yargı kararlarının adaletsiz olması herkesin ortak kanaatiydi. Bu durum çoğunlukla bireylerde adalet duygusunun eksikliğine bağlanırken anayasa ile güvence altına alınabileceği konusunda kuşku hakimdi.
Bu noktada Şanar Yurdatapan, "Bir şeyi hak olarak bir yere yazmak, hakkın uygulanacağı anlamına gelmez. Hiç kuşkusuz bir hak, sahip çıkıldığı zaman uygulanabilir. Ancak yazılı olması -bak bu madde benim hakkımı koruyor- savunması yapılabilmesini sağlar" dedi.
Et kokarsa tuzlarsınız, peki ya tuz kokarsa
Katılımcılardan biri "et kokarsa tuzlarsınız, tuz kokarsa ne yapacaksınız" özdeyişinden örnekle Türkiye'deki adaleti tuza benzetti. Herkesin güvenmesi gereken adalet kurumunun en çok güvenilmeyen kurum konumunda olduğunu vurgularken Tanbay'ın konuşmasına tamamen katıldığını ifade etti.
Halk konuşuyor, Meclis dinliyor
Yeni demokratik sivil anayasanın oluşma sürecinde katılımcılık sağlanması için TkMM öncülüğünde yapılan toplantılar, yazılı ve görsel olarak kayıt altına alınıyor. Tutanak haline getirilen kayıtlardan ortak payda raporu hazırlanıyor. İstanbul'da 13 ilçede yapılan toplantılar, Türkiye genelinde de pek çok ilde yapılıyor. 12 aylık sürecin sonunda anayasa üstüne çalışan bütün sivil toplum örgütlerinin desteğiyle oluşacak uzmanlar heyeti tarafından tüm Türkiye genelinde anayasa üzerine yapılmış toplantıların ortak payda raporları ve tutanakları hazırlanacak. Daha sora da TBMM'ye sunulacak ve milletvekillerine dağıtılmak üzere kitap haline getirilecek.
* 5. toplantı 26 Mart'ta saat 19:00'da Beyoğlu Gençlik Merkezi'nde yapılacak. Toplantının teması " Doğrudan ve temsili demokrasi, merkezi-yerel yönetimler, şeffaflık". Cezmi Ersöz ve Erdoğan Aydın konuşmacı olarak katılacak.
** Fotoğraf: Şafak Tanrıverdi