Denge ve Denetleme Ağı (DDA) tarafından yapılan açıklamada 16 Nisan’da oylanacak anayasa değişikliği kanununun denge denetleme sistemi olmayan bir metin olduğu ifade edildi.
Denge ve denetleme sistemi ile temel hak ve özgürlükler, anayasaların omurgaları, demokratik ülke anayasalarının olmazsa olmazları olduğunu belirten DDA, anayasa değişiklik metnini, 9 denge denetleme kriteri ölçeğinde inceleyerek ‘Gündem Anayasa Mevzu Denge Denetleme’ analiz raporunu hazırladı.
9 Denge Denetleme Kriteri
Rapora göre, dokuz denge ve denetleme kriteri şöyle sıralanıyor:
* Devletin yetkileri, organlar arasında görece eşit ölçüde paylaştırılmalı ve her bir organ kendine has yetkilere sahip olmalı.
* Organların seçimi kuvvetler ayrılığına uygun şekilde yapılmalı
* Her organ, diğerini denetleyici anayasal yetki, hak ve sorumluluğa sahip olmalı
* Hesap verebilirlik sağlanmalı
* İnsan hak ve özgürlükleri garanti altına alınmalı
* Güçlendirilmiş yerel yönetimler olmalı
* Seçim sistemi, toplumdaki farklılıkların temsil edilmesini sağlamalı
* Resmi bilgiye erişim hakkı güvence altına alınmalı
* Karar alma süreçlerine katılım hakkı güvence altına alınmalı
Raporun ana noktaları
Yazılı açıklama yayınlayan DDA, rapora ilişkin ana noktaları şöyle sıraladı:
* Denge ve denetleme sistemi bütüncül bir yaklaşımı gerektirir. Dolayısıyla yürütmeyi etkin kılarken, denge denetleme sistemini layıkıyla işletebilmek amacıyla, başta yasama organı olmak üzere; yargı, yerel yönetimler, sivil toplum ve medya alanında da aynı anlayışta düzenlemelere ihtiyaç vardır.
* Anayasa Değişiklik Kanunu ile güçlü yürütme amacı doğrultusunda yapılan kapsamlı değişiklikler, vatandaşlar olarak bizlerin iradesini temsil eden yasama organı, yani Meclis için öngörülmemiştir. Oysa Meclis, hükümet sistemi tercihinden bağımsız olarak, tüm demokrasilerde sistemin asli unsurudur. Dolayısıyla Meclisin, yasama, denetim ve temsil işlevlerini tam anlamıyla yerine getirmesini sağlayacak ‘temsilde adalet’, ‘şeffaflık’, ‘çoğulculuk’ ve ‘hesap verebilirlik’ ilkelerini içeren yeni Siyasi Partiler Kanunu, Seçim Kanunu ve Meclis İç Tüzüğü’ne de gereksinim vardır.
* Bütüncül bir yaklaşım gerektiren denge denetleme sisteminin Anayasa Değişiklik Kanunu’nda olmadığını teslim ederken, 1982 Anayasası’nda da denge ve denetleme sisteminin olmadığını vurgulamak isteriz. Mevcut sistemde de yasama, yürütme ve yargının teşekkülü; bunların birbirleriyle ilişkilerinin kurgulanışı; denetim ve hesap verebilirlik mekanizmalarının etkili ve verimli bir biçimde işlemesi açısından ciddi sorunlar bulunmaktadır. Dolayısıyla mevcut anayasal sistemin, bu anayasa değişikliği önerisinden bağımsız olarak, denge denetleme açısından bir reforma ihtiyacı olduğu çok açık bir gerçektir.
* Anayasa Değişiklik Kanunu’nun ‘güçlü yürütme, güçlü yasama’ düsturuyla hazırlandığı belirtilmektedir. Güçlü yürütme olgusu, son dönemde artan ve karmaşıklaşan toplum ihtiyaçlarını karşılamak, özellikle Türkiye gibi zor dönemlerden geçen ülkelerde güvenlik ve istikrarı sağlamak açısından yoğun bir biçimde tartışılmaktadır. Zira, istikrar, güven, barış ve huzuru sağlamanın bir yolu güçlü yürütme ise, diğer yolu da, toplumun farklı kesimlerinin birlikte uyum içinde yaşayacakları, siyasi sistemde kendilerini ifade edebilecekleri kanalların bulunduğu bir ortamın oluşturulmasıdır.
“Değişiklik teklifi yeni anayasa talebini karşılamıyor”
Anayasa Değişiklik Kanunu’nun geneline bakıldığında, yasama-yürütme ilişkilerinin yeniden ele alındığı; daha çok, yürütmenin yetki ve sorumluluklarının yeniden tarif edildiği; var olan parlamenter sistem yerine yeni bir hükümet sistemi modeli içerdiğinin görüldüğüne dikkat çeken DDA açıklamasında, değişiklik teklifinin yeni anayasa talebini karşılamanın gerisine düştüğüne dikkat çekildi:
“Ağ olarak, ruhunu denge denetleme sisteminden alan, geniş bir sivil katılım sonucunda hazırlanarak toplumsal uzlaşmayı sağlayacak anayasa talebimizin baki olduğunu vurgulamak isteriz.” (EKN)