Gaziantep'in vuran krizler ve sonuçları şöyle:
Körfez Krizi; ambargoya toslayan Gaziantep
1989 yılında Gaziantep'in en önemli ticari partneri olan Irak'ın, Kuveyt'i işgaliyle başlayan Körfez Krizi dengelerin sarsılmasına neden oldu. Habur Sınır Kapısı'ndan İskenderun'a kadar uzanan hatta yaşayan 20 milyon insan beklenmedik bu gelişme karşısında şaşkına döndü. Mazot ticaretinin yoğunluklu olduğu yıllardı ve ihracatın en önemli pazarı Irak idi. Amerika Birleşik Devletleri'nin (ABD) müdahalesinden sonra geri adım atan Irak Devlet Başkanı Saddam Hüseyin'in Bağdat'a geri dönmesinde en çok sevinenlerin başında "Bir koyup üç alacağını" hesap eden ve İncirlik Hava Üssünü ABD'ye kullandıran dönemin Başbakanı Turgut Özal da vardı. Ancak gelişmeler onun düşündüğü gibi olmadı. Birleşmiş Milletlerin Irak'a uyguladığı ambargoyu desteklemek zorunda kalan Türkiye, bölge ve Gaziantep ilk darbeyi alarak kan kaybetmeye başlamıştı bile. Ambargonun uygulayıcıları Ürdün'de kurdukları paravan şirketlerle Irak ambargosunu delerken, Güneydoğu Anadolu Bölgesi kamyon çöplüğüne dönmüştü. Ankara tüm uyarılara rağmen ambargoya uymakta direniyordu. Emek kökenli kentte sermayeyi temsil eden Gaziantep Ticaret Odası (GTO) ambargonun ortadan kaldırılması ve alacakların ham petrol karşılığı ödenmesini öngören bir eylem planı hazırladı.
Ambargoya hayır mitingi
Bölgedeki tüm sanayi ve ticaret odaları başkanları ve milletvekilleri Gaziantep'te bir araya gelerek "Ambargoya Hayır" mitingi düzenlediler.
Büyük umutlar bağlanan miting bekleneni vermedi. Ambargoya boyun eğdi ve ağlamaya devam etti 20 milyon insan. Bir koyup üç alacağını umanlar hesap makinelerini ortaya koyduklarında ortaya çıkan tablo 80 milyar dolarlık zarar idi.
Bağdat heyeti
Aradan geçen zaman içinde hayalleri ambargonun kaldırılması süslediyse de ABD'nin yaptırımlarına bir türlü karşı koyamayan hükümetlerin tutumu nedeniyle bu gerçekleştirilemedi. ABD Başkanı Bill Clinton'un görevinin sona ermesine az bir zaman kala Irak'a insani yardım malzemeleri taşıyan uçakların inip kalkması üzerine yeniden girişim başlatan GTO, Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) heyeti ile birlikte Bağdat'a indi...
Ancak ABD'de yapılan ve günlerce sonucu açıklanamayan seçimin ardından Al Gore 'u geride bırakarak başkanlık koltuğuna oturan George W. Bush 'un ilk icraatı İngiliz uçaklarının da katılımı ile Bağdat'ı bombalamak oldu. Türkiye'ye 'otur oturduğun yerde' mesajının verilmesiyle birlikte Irak ambargosunun delinmesi bir kez daha hayal oldu. Bugünlerde hayata geçirilmek istenen 'akıllı yaptırımlar'ın gündeme getirilmesi, Saddam'ın da petrol pompalayan vanaları kapatmasıyla en önemli pazarımız bir kez daha üç bilinmezli bir denklem olarak karşımıza çıktı.
Rusya krizi
Rusya Federasyonu ve "Türki cumhuriyetler" Gaziantepli sanayici ve işadamlarının en önemli pazarlarından biriydi. Özellikle bavul ticareti kapsamında Laleli'ye gelen Ruslar, en önemli müşterilerden arasındaydı. Birçok ürünün ihraç edildiği Rusya Federasyonu'nda başlayan ekonomik kriz, Gaziantep'ten alacağı olan birçok firmayı sarsmaya yetti. Alacakların "Ruble" olarak ödeneceği yolunda yapılan açıklamalar o dönem birçok firmanın iflas etmesine yetti de arttı bile. Anadolu Kaplanı , Irak'ın ardından diğer önemli pazarı Rusya Federasyonu'nu da kaybetmişti.
Asya krizi
Yeni yeni kendine gelen ve 'ihracat seferberliği' başlatarak Afrika dahil farklı pazarlar arayan Gaziantepli, Uzakdoğu'da başlayan küresel krize anında tepki verdi. Özellikle kentin can damarı olan tekstil sektörü büyük darbe aldı. Teşviklerin bilinçsiz kullanımı sonucu mantar gibi çoğalan tekstil fabrikalarının teknolojiye ayak uyduramaması, kaliteli mal üretememesi ve dünya pazarında rekabet edememesi sonucu üretim oldukça düştü. Üretim yapanlar ise mallarını depolarda stok etmekten başka bir şey yapamadılar. Uzakdoğu Kaplanları'nı kendine model alan bizim kaplanlar ekonomik anlamda kilometrelerce uzakta aynı kaderi yaşadılar.
"Kaplandık kedi olduk"
İşte tam bu sırada Asya krizinin vurduğu sanayici ve işadamlarının karşısına kredi aldıkları bankalar dikildi. Kredi borçlarının hemen ödenmesi için Gaziantepli sıkıştırılmaya başlandı. Malını satamayan firmalar; bankaların kredi vermemesi, verdiği krediyi geri istemesi nedeniyle sıkıntılı günler geçirmeye başladı. Toplantı üzerine toplantılar düzenlendi. Anadolu Kaplanı, "sirk kaplanı"na dönmüş, iyice sinmişti. Tam bu sırada Gaziantep sanayisinin en önde gelen ismi SANKO Holding Yönetim Kurulu Başkanı Abdülkadir Konukoğlu ortaya çıkarak kentteki tüm banka yöneticileri ile bir toplantı düzenledi. Bankalara borcu olan sanayicilere kefil olduğunu açıkladı. Bankacılar geri adım atmıştı. Ancak Konukoğlu, "Anadolu Kaplanı"nın bankacılık sistemi karşısında düştüğü acziyeti şu cümle ile net bir şekilde ortaya koydu : "Kaplandık kedi olduk..."
Kasım ve şubat krizleri
2000 yılının Kasım ayında başlayan ve 2001 yılının Şubat ayında patlak veren ekonomik kriz ile tam anlamıyla sallanmaya başlayan Anadolu Kaplanı Gaziantep, gerek sanayici ve işadamlarının ortaya koyduğu tepki gerekse esnafın alanlara inmesi bakımından "karton kaplan" olduğunu somutladı. Aile şirketlerinden oluşan ve kurumsallaşmasını bir türlü gerekleştiremeyen firmalar, kriz edebiyatı ile fakirlik edebiyatını bir arada yapmaya başladı. Gaziantep Ticaret Odası'nın sektörlere yönelik oluşturduğu "ekonomik kriz masaları" ile neler yapılması gerektiği tartışıldı. Sanayi Odası'nın kentin dört bir yanına astığı ve "matemi" simgeleyen siyah bayraklarla hükümete "başımız sağolsun" mesajı verildi. Düne kadar, "maç 90 dakika" diyerek hükümetin enflasyonla mücadele programına destek veren Kaplanlar, bir kez daha sinmiş, "önünü göremediği" gerekçesiyle en kolay yolu seçerek işçi çıkartmaya başlamıştı. Birkaç ay içinde makine halısı sektöründe 10 bin, tekstilde 7 bin, ayakkabıcılıkta 5 bin, trikotajda 12 bin işçi kapının önüne konulmuş, kapasite yüzde 15'lere kadar gerilemiş, Organize Sanayi Bölgesi'ndeki 300 fabrikadan 70'i kapatılmış, vardiyalar teke düşürülmüş, kapasite önemli ölçüde gerilemişti.
Derviş kenti ikiye böldü
Şubat 2001'den bu yana geçen 5 aylık sürede iktisadi anlamda Gaziantep açısından değişen bir şey olmadı. Ekonomiden Sorumlu Devlet Bakanı Kemal Derviş'in Anadolu gezisine Gaziantep'ten başlaması dışında tabi.. Gelişimini yerinde görmek istediği Gaziantep'te "mutfaktaki yangını söndürdük" mesajını veren Derviş, reel sektör temsilcileri ile bir araya geldi. Birkaç gün önce alanlara inerek hükümeti istifaya çağıran Gaziantep esnafının, "Başbakan Derviş" tezahüratları arasında kenti gezdi. Baklavanın ve kebabın tadına baktıktan sonra da çekip gitti.
Kemal Derviş'in programı ve Gaziantep gezisi kentli müteşebbisleri ikiye bölmekten başka bir işe yaramadı. Türkiye Odalar ve Borsalar Birliği (TOBB) ve Türkiye Sanayici ve İşadamları Derneği (TÜSİAD) bağlantılı oda ve Sanayici ve İşadamları (SİAD), Derviş'i desteklerken, Müstakil İşadamları Derneği (MÜSİAD), Hür Sanayici ve İşadamları Derneği (HÜRSİAD), MESANDER gibi sermaye temsilcisi taraflar ise eleştiri oklarını yağdırmaya devam ediyorlar.
Sorunlar dağ gibi
İşsizliğin her geçen gün arttığı, sokakta çalışan çocukların ve sokak çocuğu sayısının katlandığı, ekonomik olumsuzluklara bağlı suçların geçen yıllara göre birkaç kat arttığı, binlerce kişinin yeşil kartlı olduğu, binlercesinin aşevleri önünde kuyrukta beklediği Gaziantep, bu haliyle "Kağıttan Kaplan"ın yırtıldığını bir türlü görmek istemedi, istemiyor.
Küreselleşmeyle başlayan hızlı yoksulluğun kentin her yanını "kondu-kent" haline getirmiş olmasına rağmen hem de...(MG/YÖ)