Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava için, adliye girişinde çok sayıda polis ve çevik kuvvet görevlisinin görevlendirilmesini davaya katılanlar "baskı" olarak değerlendirdiler.
İşkence davasında sanıklar yine yok
Zamanaşımı tehlikesi bulunan davaya bir tek sanık polislerden "kayıp" olan Süleyman Sinkil'in avukatı Mehmet Ener katıldı.
Üniversiteli Altınbaş'ı ise İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Başkanı avukat Ender Büyükçulha, avukat Oya Aydın, avukat Zeki Rüzgar ve avukat Nedim Erkuş temsil etti.
Hacettepe Üniversitesi öğrencisi Birtan Altınbaş'ın, gözaltında tutulduğu Ankara Emniyet Müdürlüğü'nde 15 Ocak 1991 tarihinde yaşamını yitirmesiyle başlayan dava süreci, polislere yapılan tebligat sonuçlarının beklenmesine karar verildi.
Yetkililere suç duyurusu reddedildi
Duruşmada söz alan avukat Ender Büyükçulha ve Oya Aydın, "13 yıldır bir işkence davası sonuçlandırılamıyorsa, tebligat yapılamıyorsa ve yakalama ile tutuklama kararlarının gerekleri yerine getirilemiyorsa demek ki işkenceci sanıkları kimi resmi kişi ve kurumlar koruyor ve kolluyor" diyerek yetkililer hakkında suç duyurusunda bulundular.
Bunun genel bir insan hakları kuralı olduğuna vurgu yapan avukatlar, başta Başbakan Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere, İçişleri Bakanı Abdulkadir Aksu, Adalet Bakanı Cemil Çiçek, Emniyet Genel Müdürü Gökhan Aydıner ve arama-yakalama işlemlerini aksatan illerin (Ankara, Denizli ve İstanbul) Vali ve Emniyet Müdürleri hakkında suç duyurusunda bulundular.
Talebi görüşen mahkeme ise bu talebi reddederek, tebligat sonuçlarının beklenmesine ve duruşma için davayı 12 Şubat 2004'e ertelenmesine karar verdi.
Altınbaş davasını 300'e yakın kişi izleyerek destek verdi. Bu kişilerden ancak 100'ü duruşma salonundan davayı izleyebildi. İzleyenler arasında siyasi parti, sendika ve insan hakları örgüt temsilcileri ile bazı Büyükelçi görevlileri de izlediler.
Altınbaş davası süreci
Altınbaş'ın ölümünün ardından polislere açılan soruşturma, Ankara Valiliği'ne takıldı. Valilik, polisler hakkında "dava açılmasına gerek yoktur" dedi. Ancak savcılığın soruşturmaya devam etmesi üzerine, 8 polis hakkında "işkence ile adam öldürmek"ten dava açıldı. Bu kez, Terörle Mücadele Yasası'na takılan davada, polisler, beraat etti.
İki polis hale bulunamadı!
Anayasa Mahkemesi'nin Yasa'nın "dokunulmazlık zırhı"nı içeren maddesini Anayasa'ya aykırı bulup iptal etmesi üzerine, 5 yılın ardından davanın gerilmesine yeniden başlandı.
Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın ilk duruşması 1999 yılında yapıldı. Sanık polislerden bir kısmı duruşmaların hiçbirine katılmazken, haklarında giyabi tutuklama olan Naif Kılıç ile Ahmet Taştan da bir türü bulunamadı.
Müdahil avukatlar, sürekli olarak davanın uzatılarak, zamanaşımına uğrama tehlikesine dikkat çekti.
Zamanaşımı tehlikesi var
Yargılamanın sonlarına gelindiğinde ise, savcılık esas hakkındaki mütalaasında sanık polislerin beşinin beraatını isterken beşi için de işkence ile adam öldürmek suçundan cezalandırılmasını talep etti.
Savcılığın mütalaasından sonra her duruşmada yeni bir avukat seçerek, davanın uzatılması sağlandı. Dava, 18 Temmuz 2001 tarihinde dava sonuçlandı ve 5 polise ceza verildi. Ancak Yargıtay'ın kararı usulden bozması üzerine, davanın görülmesine Ankara 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yeniden başlandı.
Yargı sürecinin başından bu yana duruşmaya hiç getirilemeyen iki polisin davası esas dosyadan ayrılırken sekiz polisin yargılanması bir türlü sonuçlanamadı. (EÖ/BB)