Gelecek Partisi Genel Başkanı Ahmet Davutoğlu, partisinin Konya İl Kongresi'nde gündeme ilişkin açıklamalarda bulundu.
Yeniçağ gazetesinde yer alan habere göre; Davutoğlu, "Mayıs 2016’da AK Parti içerisinde başlatılan anti-demokratik süreçten bu yana ülkemizde vatandaşımızın yaşam kalitesi düşmüştür" dedi.
"Eğitimde sürekli yap boz kararlar alıyorlar"
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'yle birlikte Meclis'in işlevsizleştiğini ve kurumların anlamsızlaştığını ifade eden Davutoğlu’nun konuşmasından satırbaşları şöyle:
"Hukuk devletini mumla arar hale geldik, adalet yerlerde sürünmektedir. Asgari liyakat ve ciddiyet artık bu hükümetin tamamen gündeminden çıkmıştır. Cumhurbaşkanı kendi çıkardığı kararnameleri daha sonra yine kendisi iptal etmek zorunda kalmaktadır.
Bakın daha da ileri gittiler. Geçen sene görevden aldıkları bir birimin başkanını tekrar görevden aldıklarını yayınladılar Resmi Gazete'de. Geçenlerde de kararnamede yanlışlıkla bir üniversite kurdular. Şimdi de eğitimde sürekli yap boz kararlar alıp duruyorlar.
“Bağımsız ekonomi ezberini tekrarlıyorlar"
Kişi başına gelir 25 bin dolar olacak dediler biz görevi bıraktığımızda 11 bin dolar olan kişi başına düşen milli gelir 8 bin dolara geriledi. Vesayet bitecek dediler, altı ayda bir darbe olacak kampanyası yapıyorlar.
Güçlü başkanlık sistemi dediler, küçük ortakları olmadan adım atamaz duruma geldiler. İstikrarlı Türkiye dediler, İstiklal Savaşı’nda bile telaffuz edilmediği kadar bekadan bahsediyorlar. Şimdi de tam bağımsız ekonomi ezberini tekrarlıyorlar.
Bir de bu koalisyon hükümetinin emperyalist tutsaklıktan bahseden küçük ortağı var. Türkiye kendisini çok iyi tanıyor. Ne zaman bir erken seçim krizi olsa orada. Ne zaman siyasi bir kriz olsa orada.
"Bahçeli ile ne üstüne anlaştılar"
Ne zaman büyük ve yıkıcı bir ekonomik kriz olsa orada. Seçim krizlerinin, siyasi krizlerin ve ekonomik krizlerin baş kahramanı. Sayın Bahçeli şimdi de iktidar ortağı. Nasıl ortak oldular, nerede anlaştılar, ne üstüne anlaştılar, kimse bilmiyor.
Bildiğimiz ülkemizde demokrasinin, adaletin, hukuk devletinin ve insan haklarının yok sayılması konusunda yüzde yüz anlaştıkları. Düne kadar birbirlerine ağza alınmayacak hakaretler etmiş olanlar bugün bir arada.
Konu kriz olunca Bahçeli’den daha tecrübeli ortak bulamazdı bu iktidar. 21 Şubat "Kara Çarşamba"yı 20 yıl önce bu ülkeye yaşatan iktidarın içindeydi. Şimdi de tecrübelerini bu iktidarla paylaşmaya devam ediyor. Bir haftada ülkeyi yangın yerine çevirmişlerdi. İlk seçimde de hepsi milletin eliyle iktidardan uzaklaştırılmışlardı.
"Davos konuşmasını ben kaleme aldım"
O gece Davos’ta ve Türkiye’de birileri 'yandık bittik' diye yakınırken başdanışman olarak Şimon Peres’in özür dilemesi için arka kapı diplomasisini bizzat yürüttüğümü ve bu özrün benim şahsi telefonumdan gerçekleştiğini kendisi de biliyor.
Davos’tan İstanbul’a dönerken arkadaşlarımızla birlikte Sayın Erdoğan’ın halka hitap ettiği konuşmayı yazarken mealen şu ifadeleri kaleme alan da bendim: 'Bundan sonra biz şu veya bu ülke ne düşünüyor diyerek hareket etmeyeceğiz; diğer taraflar Türkiye ne düşünür diye düşünmek zorunda kalacaklar.'
"Neler yaptığımızın hepsi arşivlerde"
Sayın Cumhurbaşkanı o gecenin şahitlerinden bahsediyor. Allah da millet de bizim hiçbir zorluk karşısında "yandık bittik" demediğimizi bilir. Eğer Davos’ta yandık bittik demiş olsaydık, herhalde kendisi bizi bu olaydan takriben iki ay sonra Dışişleri Bakanı yapmazdı.
Hayat boyu neler söylediğimizin ve neler yaptığımızın hepsi arşivlerde. Madem ki böyle bir ithamla karşı karşıyayız bizim de bugünkü dış politika adımları ile ilgili soru sorma hakkımız vardır." (RT)