Almanya Başbakanı Angela Merkel dün (18 Ekim) İstanbul'da Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ve Başbakan Ahmet Davutoğlu ile bir araya geldi.
Merkel yaptığı iki görüşmede dört konu öne çıktı: Türkiyelilere Schengen vize muafiyeti, Suriyelilerin göç külfetini paylaşma, AB’yle yeni fasıl açma ve Geri kabul Anlaşması.
Mali yardım
Avrupa'ya sığınmacı akınının kontrol altına alınması konusunda Türkiye'nin desteğini kazanmaya çalışan Başbakan Merkel, işbirliği karşılığında Türkiye'ye mali yardım ve vize kolaylıkları taahhüt ettiği öne sürülüyor. Türkiye'nin AB'ye katılımı için öngörülmüş 1 milyar Euro'luk katılım payını yetersiz gördüğü ve ayrı bir fondan 3 milyar Euro'luk bir yardımın gündemde olduğu bildiriliyor.
Vize ve Geri Kabul Anlaşması
Davutoğlu vize muafiyeti için ne dedi? |
Merkel ile görüşmesi sonrası vize muafiyeti için şunları söylemişti: "Geri Kabul Anlaşması olabilmesi için aynı zamanda da Türk vatandaşlarına Schengen uygulamasının başlaması lazım. Bu, bizim Suriye krizi ortada yokken mutabık kaldığımız bir husustu. 2017 için planladığımız bu konuyu, 2016 içinde gerçekleştirebilmek için AB süreci içinde tabii, Almanya burada tek başına değil, ciddi bir çalışma yürütüyoruz. Ümit ederiz ki Temmuz 2016 itibariyle hem Geri Kabul Anlaşması hem de Schengen vize uygulaması aynı anda devreye girer." |
Türkiye vize muafiyeti görüşmelerinin 2016 Temmuzu’nda sonuca ulaştırılmasını talep ediyor, bunun karşılığında AB, Türkiye’nin Geri Kabul Anlaşması’nı imzalamasını istiyor. Geri Kabul Anlaşması, Türkiye üzerinden AB ülkelerine kaçak girdiği tespit edilen diğer ülke vatandaşlarının Türkiye'ye iade edilerek, buradaki mülteci kamplarına yerleştirilmesini öngörüyor. Bu anlaşmanın imzalanması için AB'nin Türkiye'ye "güvenli ülke statüsü" vermesi gerekiyor.
Öncelikli üç fasıl
Türkiye'nin AB üyeliği görüşmelerinde ise Türkiye'nin 6 fasıldan 3’ü hemen açılması talebi oldu. Hürriyet gazetesinin haberine göre 23. yani "Yargı ve Temel Haklar", 24. fasıl "Adalet, Özgürlük ve Güvenlik" ve 17. fasıl "Ekonomik ve Parasal Politika" başlıklarının açılması isteniyor.
Almanya basını Merkel’in İstanbul görüşmelerinden sonra basına yansıyanları ve görüşmeler sonrası yapılan açıklamaları yorumladı:
Die Welt: Türkiye tampon bölgeye dönüşüyor
Die Welt gazetesindeki Deniz Yücel imzalı yorumda şu satırlar dikkat çekiyor:
“Türkiye Suriye'de bir tampon bölge oluşturmak istiyordu; şimdi kendisi tampon bölge oluyor. Seyahat kolaylıkları gösterileceği ve bir maskaralığa dönüşmüş olan üyelik müzakerelerinde yeni başlıklar açılacağı yönündeki muğlak vaatler, Merkel'in Türkiye'ye son olarak Kaddafi'nin üstlendiği sınır bekçisi rolünü biçtiği konusunda kimseyi şüpheye düşürmesin. Erdoğan şimdi Avrupa'nın, otoriter yönetim biçimine daha az eleştiri getireceği umudunu taşıyabilir.”
Spiegel Online: Zamanlama tartışmalı
haberin başlığı "Zor ziyaret, tartışmalı zamanlama" olarak verildi. Haberde: "Normal bir zamanda böyle bir ziyareti kimse düşünemezdi. Başbakan Angela Merkel, Türkiye’de parlamento seçimlerine iki hafta kala İstanbul’a giderek, Başbakan Ahmet Davutoğlu ve Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ile görüştü. Türkiye’ye daha çok para, vize kolaylığı ve AB müzakerelerinde yeni ivme önerildi" denildi.
Frankfurter: Merkel seçim ortamına düştü
Frankfurter Allgemeine Zeitung (FAZ) gazetesindeki “Merkel'in görevi” başlıklı yorumda da Türkiye ile işbirliğinin maliyeti irdeleniyor:
“Merkel pazar günü seçimlere iki hafta kala istemeden de olsa Türk iç politikasının ortasına düşünce, Ankara'nın beklentilerine dair fikir sahibi oldu. Bu beklentiler arasında Merkel'in öncelikleri arasında olmadığı çok iyi bilinen üyelik sürecinin canlandırılması da yer alıyor. Çıkar çatışmaları ile siyasi, ahlaki ve hukuki açmazlar birbirine bağlanıyor. Başbakan Merkel, sığınmacı yükünü Avrupa ülkeleri arasında adil bir şekilde paylaştırmak isterken, bu konuda kilit rolü üstlenen Türkiye tarafından yükün paylaştırılmasına zorlanıyor. Türkiye ile işbirliğinin maliyeti ne kadar yüksek olacak?”
Süddeutsche: Merkel’in Türkiye politikası
Süddeutsche Zeitung gazetesinde Heribert Prantl'ın kaleme aldığı yorumda transit ülkelerin desteklemenin önemine vurgu yapılıyor:
“Transit ülkelerdeki yani Ürdün, Lübnan ve Türkiye'deki mültecilerin Almanya ve Avrupa'nın çok daha fazla yardımına ihtiyacı var. Örneğin Lübnan'da 400 binden fazla çocuk okul çağında. Çocuklar ne kadar uzun süre okula gitmezlerse, iyi bir geleceğe sahip olma şansları o kadar azalırken, şiddeti tasvip etme ve kitaplar yerine bombalarla özgüvenlerini pekiştirme ihtimalleri artıyor. Bunu değiştirmenin yolu, kaçış nedenleri ile mücadeleden ve terörizmi önlemekten geçiyor. Fakat kaçış nedenleri ile mücadele edilse bile bu mücadelenin etkisini göstermesi zaman alacak. Yani Merkel'in Türkiye politikası, Merkel'in iyi olmayan iç politikasını ikame edemeyecek.”
Volksstimme: Merkel, AB’yi arkasına almak zorunda
Volksstimme gazetesinde ise Merkel iç politikada karşı karşıya olduğu baskının artacağı görüşüne yer veriliyor:
“Başbakan Merkel, Türkiye hükümetine sığınmacı krizi konusunda arka çıktı. Fakat çok sayıda Avrupa Birliği ülkesi bunun ne anlama geldiğini sorarken, yapılan destek açıklamaları kimin işine yarar ki? Merkel Türklere yükün paylaşımı, para ve vize kolaylıkları sözü verebilir. Ancak AB üyesi ülkeleri de arkasına almak zorunda. AB ise bu konuda görüş ayrılığı içinde. Bu böyle olduğu sürece, durumda da bir değişiklik olmayacaktır. Yani Merkel Türkiye ziyareti ile sorundan kurtulmuş değil; Almanya da öyle. Merkel'in iç politikada karşı karşıya olduğu baskı daha da büyüyecek.” (HK)
* Fotoğraf: Metin Pala - Ankara/AA
Bu haber Deutsche Welle, Hürriyet ve AvrupaPostasi.com'dan derlendi.