Bir süredir Türkiye'nin Avrupa Birliği'ne üyeliğini destekleyen demeçleri ve Türk vatandaşlığına geçme niyetiyle sık sık gündeme gelen Fenerbahçe Deknik Direktörü Christopher Daum, memleketi Almanya'daki Hıristiyan Birlik partilerinden CSU'nun (Hıristiyan Sosyal Birlik) tepkisi üzerine "Bunlarla uğraşmaya değmez" diyerek, çifte vatandaşlık girişimlerinden vazgeçmiş.
Geçmişte Türkiye ve Türk toplumuyla ilgili sıcak mesajlarıyla sık sık Alman basınına konuk olan Daum, Türk vatandaşlığına geçeceğini açıklayarak kendisine yönelik sempatinin artmasına yol açmıştı.
Ünlü teknik direktör, bu kararıyla bir yandan ikinci vatanına mesaj verirken, diğer yandan da Almanya'daki Türklerin, Almanya'daki Türkler açısında önemli bir adım atmıştı. Çünkü onlar Daum'un bu mesajını, Alman vatandaşlığına geçmeleri halinde Türk vatandaşlığını bırakmak zorunda kalmalarını dayatan uygulamaya bir "isyan" olarak değerlendirmişlerdi.
İnadın aştığı kanun
Almanya'daki yeni Vatandaşlık Yasası'na göre bu ülkenin vatandaşlığına geçenler, kendi ülkelerinin vatandaşlığını bırakmak zorunda. Yani uygar ülkelerde geçerli olan çifte vatandaşlık Almanya'da yok.
Ancak, çok istisnai durumlarda bu durum gerçekleşiyor. Örneğin Türk kökenli ünlü sanatçı-yazar Renan Demirkan, Türk vatandaşlığını bırakmama inadıyla başarılı olmuş, sonunda Alman makamları kendisine çifte vatandaşlık istisnası dayatmışlardı.
Aslında Daum'un da özel konumundan dolayı böyle bir istisnadan yararlanması mümkündü, ancak görünen o ki çifte vatandaşlığın baş düşmanı Hıristiyan demokratlar buna engel olmayı kafaya koymuşlar.
CSU karışınca
Tageszeitung gazetesine Fenerbahçe'nin durumu, Türk basını, A Milli Futbol takımı ve Teknik Direktörü Ersun Yenal'la ilişkileri ve Türkiye üzerine görüşlerini açıklayan Daum, Türk vatandaşlığıyla ilgili tartışmalarla ilgili olarak şunları söylüyordu:
"Bu tartışmalar çerçevesinde hemen CSU'dan biri ortaya çıktı ve Türk vatandaşlığını alırsam, Alman vatandaşlığını geri vermem gerektiğini söyledi. Doğal olarak ben böyle bir şey istemiyorum. Bütün bunlar Türkiye'ye karşı bir jest olarak düşünülmüştü. Şu anda göründüğü kadarıyla CSU'lu politik çevreler, ayrıca Türk vatandaşlığı almamı olanaksız hale getirmiş durumdalar. Ben de bunun üzerine kalsın dedim. Bütün bunlarla uğraşmaya değmez."
A Milli Futbol Takımı'ndan bahsederken "biz" demeye özen gösteren Daum, aynı zamanda milli takım için çalıştığını söyledi.
Terimle kahve
Türkiye'nin 2006'daki Dünya Kupası'na katılıp, katılamayacağıyla ilgili soruyu yanıtlarken "Ukrayna'yı yenersek, şansımız var" diyen Daum, Ersun Yenal'la ilişkileri üzerine de şöyle konuşuyor:
"Bütün bunların hepsi komik bir öykü. Türk milli takımının tüm teknik direktörleriyle çok iyi ilişkilerim vardı. Örneğin Fatih Terim antrenmanlarımıza gelmiş ve bizimle kahve içmişti. Ancak Yanal'ın 'tahta çıkması'ndan bu yana ilişki kalmadı.
"Ersun Yenal tercümanım üzerinden benimle bir randevu istemişti. Biz de bunu hemen kabul etti. Ancak, sonra Yanal'a bir türlü ulaşamadık. Ancak bu bence çok da dramatik bir şey değil. Türk milli takımının büyük bölümü biz veriyorum. Ben bunun için çalışıyorum. Şimdi bay Yanal'la kahve içmişim ya da içmemişim, bu benim milli takıma desteğimde bir şey değiştirmez."
1001 gece masalları ve Türk gazeteleri
Türk basınındaki kendisine yönelik eleştirileri görmezlikten geldiğini belirten Raum, "Neden hiçbir şeyden haberi kişilerin uyduruk şeylerle bana saldırmasına karşı kendimi koruyacak mışım ki," diyor.
"Ben sadece başkanıma karşı sorumluyum ve elbette iyi bir performans göstermek suretiyle taraftarlara. Bir şeyler iddia eden gazetecilere değil. 1001 gece masallarında bile, bazı Türk gazetelerindeki haberlerden daha çok gerçek şeyler yer alıyor." (GK/BA)