*Fotoğraflar: İHD Diyarbakır Şubesi
Kayıp yakınları ve İnsan Hakları Derneği (İHD) Diyarbakır Şube üyeleri, gözaltında kaybedilen ve öldürülen kişiler için düzenledikleri eylemin 678'inci haftasında Koşuyolu Parkı'ndaki Yaşam Hakkı Anıtı önünde bir araya geldi.
678. haftada 11 Nisan 1994'te Mardin'in Derik ilçesinde öldürülen Ali Çelik'in faillerinin yargılanması talep edildi.
Basın açıklaması öncesinde İHD Bölge Temsilcisi Mehmet Tahir Saçaklıdır, 3 Şubat'ta dernek binasına yapılan polis baskınına ilişkin konuştu.
Saçaklıdır, "İHD'nin 36 yılık tarihinde ciddi baskılara maruz kaldığını" belirtti ve şöyle dedi: "Ancak mücadelemizden taviz vermedik. 2 gün önce de derneğimizin gayri hukuki bir şekilde basılmasını, kapısının kırılmasını ve hukuksuzca arama yapılmasını bir kez daha kınıyoruz. İnsan hakları mücadelesi susturulamaz. Sivil toplum örgütlerinin bize destek ziyaretlerini önemsiyoruz. İnsan hakları mücadelesine destek veren STÖ'lere teşekkürü borç biliriz."
"Gözaltında işkence görmüştü"
Ardından İHD Yöneticisi Derya Yıldırım, Ali Çelik'in hikayesini paylaştı:
"Ali Çelik, Mardin’in Derik ilçesine bağlı Gire Sor (Bayraklı) köyü Susikeli (Değirmenler) mezrasında yaşıyordu. Köyünde çiftçilik yaparak geçimini sağlıyordu. Ali Çelik evli ve altı çocuk babası aynı zamanda köyün muhtarıydı.
"Köylerine 90’lı yıllarda askerler tarafından sık sık baskın yapılıyordu. Ali Çelik, köyüne yapılan baskınların birinde gözaltına alınmış, işkence görmüş, dört ay kadar da tutuklu kaldıktan sonra serbest bırakılmıştı. Bu olaydan yaklaşık bir yıl sonra köy çevresinde konaklayan göçerler askerler tarafından karakola götürülür. Ali Çelik’de muhtar olduğu için konuyla ilgili olarak karakola çağrılır.
"Karakola çağrıldı"
"Ali Çelik 11 Nisan 1994 tarihinde köyünden Kızıltepe’ye karakola gitmek için yola çıkar. Görgü tanıkları onu en son Germik köyü yakınlarındaki yolda görür. Aynı gün karakoldan evi aranır ve yeniden karakola çağrılır. Bunun üzerine ailesi onun karakola ulaşmadığını düşünür ve aramaya başlar. Daha sonra ailesi karakola giderek Ali Çelik’i sorar. Karakolda bulunan askerlerden 'böyle bir kişinin kendilerinde olmadığı' yanıtını alan aile köye geri döner.
"Kaybedilmesinden bir hafta kadar sonra Ali Çelik’in cansız bedeni Ceylanpınar Devlet Çiftliğinde zirai ilaçlama yapan uçağın pilotu tarafından bulunur. Kimliği tespit edilemediği için belediye tarafından kimsesizler mezarlığına defnedilir.
"Tek kurşunla öldürüldü"
"Olayı duyan ailesi gidip cenazeyi teşhis eder ve cenazeyi köye getirerek yeniden defin eder. Ceylanpınar Savcılığının konuya dair hazırladığı raporda; 'Ali Çelik’in cansız bedeni bulunduğunda elleri bağlı ve başına sıkılan tek kurşunla öldürülmüş' olduğu belirtilir.
"Çelik ailesinin, Gire Sor (Bayraklı) köyünde koruculuk yapan bazı kişilerle aralarında husumet bulunuyordu. Ali Çelik bu köydeki korucular tarafından sık sık ölümle tehdit ediliyordu. Dönemin koşullarından ve ailenin sürekli tehdit ve baskı altında olmasından dolayı Ali Çelik’in zorla kaybedilmesine ilişkin yakınları herhangi bir hukuki işlem başlatamaz." (RT)