Ekonomik program
* AKP hükümetinin ekonomik programı, serbest piyasa ekonomisini derinleştirmeyi, ekonomide kamu mülkiyetini tasfiye etmeyi, ülke ekonomisini tamamen uluslararası sermayenin talep ve çıkarlarına göre yapılandırmayı öngören neo-liberal bir perspektife sahiptir.
* Bu hükümet, Uluslar arası Para Fonu (IMF) karşısında sınırlı bir manevra alanı yaratsa da, örneğin faiz dışı bütçe fazlasını yüzde 6.5'tan yüzde 5'e düşürtmeyi başarabilse de programın genel yönelimi değişmeyecek.
Devleti küçülteceğiz vaadi
* 58.hükümet programı, bekleneceği üzere devleti küçültmekten söz ediyor. Eğer devletin büyüklüğünü yeni Maliye Bakanı gibi, ürkütücü faiz rakamını da ekleyerek tüm bütçe harcamaları olarak tanımlarsanız, doğru Gayri Safi Milli Hasıla'nın (GSMH) yüzde 40'ı boyutunda bir devletle karşılaşırsınız. Bir de 2003 bütçesindeki 65 katrilyon faiz rakamını düşerek hesaplamayı deneyin, ekonomide AB ülkelerinin yarısını bile bulmayan yüzde 21'lik küçücük bir devlet payı olduğunu anlarsınız. Diğer bir deyişle AKP'nin "vizyonunda" yurttaşa hizmet götüren devlet küçücük, rant çevreleri için para basan devlet heyula gibi.
* Sosyal politikalar bölümünde bir temenni babında "gelir dağılımını düzelteceğiz" cümlesiyle yetinilmesine; "eğitime yaklaşım" bölümünde paralı eğitimden söz etmeyip, türban sorununa sinyal veren "eğitimin önündeki her türlü engelin kaldırılacağı ifadesi bulunmasına", "sağlık sistemi" bölümünde de hastanelerin mali özerkliğinin sağlanacağı "müjdesiyle" paralı sağlığa yeşil ışık yakılmasına şaşmamak gerekir.
* Üç ay içinde yoksul ailelere yardım programları başlatma sözüne gelince; Dünya Bankası, "yapısal uyum programlarının" en vahim sonuçlarını törpülemek, sosyal patlamaları önlemek amacıyla Türkiye gibi bu uygulamalardan en fazla etkilenen ülkelere "sosyal riski önleme programı" başlığı altında borç vermeyi öneriyor.
* Bu öneri 57.hükümet döneminde, özellikle zamanın Dışişleri Bakanı İsmail Cem'in müdahalesiyle buzdolabına kaldırılmıştı. Şimdi bu programın hayata geçirileceği, AKP tarafından "fakir fukaraya, garip gurebaya bakma" etiketiyle pazarlanacağı anlaşılıyor.
Proje var kaynak bilinmiyor
* Hükümet sözcüleri Milli Selamet Partisi'nden (MSP) beri alışageldiğimiz "büyük proje" vaatlerini de dillerinden eksik etmiyorlar. Örneğin, 15 bin kilometre "duble yolun" hangi kaynakla, hangi ihtiyacı karşılamak için yapılacağını kimse bilmiyor.
* Mali miladın kaldırılacağı açıklaması ise, fazla yoruma gerek yok, AKP'nin sermaye kesimine karşı hiçbir disiplin uygulamaya niyeti bulunmadığını gösteriyor.
* Vergi barışı ise, Özal döneminde aksi ispatlanan, vergi oranlarını düşürünce vergi gelirleri artar şeklindeki, "arz yönlü ekonomi" anlayışının bir kez daha denenmesinden başka bir anlam taşımıyor.
58.Hükümet ve Tarım Programı
* 58. Hükümet'in sunduğu programda tarım sektörünün durumu doğru tespit edilmekte fakat önerilen çözümler Türkiye çiftçisinin yararına değildir.Çözümler uluslararası büyük tarım ve gıda şirketleri yararınadır.
Çiftçiye değil IMF'ye destek
* Bunlar önceki hükümetlerin tarımda dışa bağımlı politikaların uygulamaları sonucunda sektörün yaşadığı tahribat, içine düşürüldüğü olumsuz durumdur. Ama, bunun ana nedeni IMF'nin bir dizi dayatmasından biri olan hükümetin kaldırdığı tarımsal desteklerdir.
* Düşük faizli zirai kredi, üretim girdilerinde sübvansiyonun kaldırılması ve destekleme alımlarından vazgeçilmesidir. Kısacası; bu fotoğraf fiyat ve girdi destekleri diyebileceğimiz desteklerin tümünün kaldırılarak yerine tek başına Doğrudan Gelir Desteğinin (DGD) uygulanması sonucunda oluşan fotoğraftır.
* 58. hükümet programında; kaldırılan tarımsal desteklemelerin sürdürüleceği söylenmemekte, aksine, IMF ve Dünya Bankası'nın (DB) geçmiş hükümetler aracılığıyla başlattığı -tüm desteklerin yerine tek başına ikame ettirdiği! -DGD'ye devam edeceğini açıklamaktadır! Ayrıca, arz açığı olan ürünlerde de DGD'ye devam edileceğini, diğer ürünleri üreten çiftçilerin durumunun ne olacağı ise belli değildir.
* Üreticilerin örgütlülüklerini sağlamadan, pazar hakimiyetini sağlayacak yapılara kavuşturmadan, "fiyatların serbest piyasada oluşmasını esas alacağız, üretimin piyasa koşullarında talebe göre yönlenmesini sağlayacağız, devlet olarak, tarım ürünlerinin ticaretini yapmayı bırakacağız" demek; "IMF ve DB'nın dediklerini yapacağım demektir.
* Programda, "büyük ölçekte" hayvancılık yapacakların teşvik edileceği söyleniyor. Önceki hükümetler, IMF direktifleri ile Et ve Balık Kurumu (EBK), Türkiye Süt Endüstri Kurumu (TSEK) Yem Sanayii 'ni (YEM-SAN) satarak büyük sermayeye sadece arsalarını değil, hayvan ve hayvansal ürünlerin pazar payını peşkeş çekmişti. Hayvancılık da çökmüştü. 58. Hükümet de bu büyük işletme sahiplerini teşvik edeceğiz, diyerek hayvancılık sektörüne çözüm değil, onlara çözüm getiriyor
Çiftçiler ise şunları istiyor
* IMF ve Dünya Bankası'nın dayattığı tarımsal politikaların uygulanmaması,
* Tarımda desteklerin sürdürülmesini, Doğrudan Gelir Desteğini (DGD) üretim planlaması için diğer desteklerin yanında ek olarak verilmesi,
Özelleştirme değil sektöre destek
* Taban Fiyatlarının maliyetin üzerinde belirlenmesini, destekleme alımlarına devam edilmesini, bedellerinin üreticiye peşin olarak ödenmesini,
* Tarımsal KİT'lerin özelleştirilmesinin durdurulmasını, özelleştirme kapsamına alınanların kapsamdan çıkarılmasını (TEKEL -Türkiye Şeker Fabrikaları, Türkiye Gübre Sanayi A.Ş. (TÜGSAŞ) Özelleştirilenlerin de iptal edilmesi,
* Ziraat Bankası ile TARİŞBANK'ı özelleştirme yerine, sektör bankacılığı yapmak üzere üreticilerin demokratikleştirilmiş örgütlerine bedelsiz devredilmesi,
* Hayvancılığın geliştirilmesi ve tüketicilerin sağlıklı hayvansal ürünlere sahip olması için Veteriner İşleri Genel Müdürlüğünün yeniden kurulması,
* Üretim girdilerinin; (tohumluk, gübre, mazot, ilaç,su) KDV oranının yüzde 1'e indirilmesi,
* Çiftçileri kapsayacak bir tabii afet yasasının çıkarılması. (NK/BB)