Strateji uyarınca, kamu sektörünün özel sektörü dışarıda bırakmaması garanti altına alınırken, özel sektörün katılımını genişletmek için olası tüm adımlar Banka tarafından atılır. Özel sektör projelerine doğrudan mali yardımlar aktarılması yoluyla özel yatırımların teşvik edilmesine devam edilir.
Çok taraflı kalkınma bankalarının (ÇTYB) özel sektör projelerine yatırımları, toplum ve çevre üzerinde doğurdukları olumsuz etkilerin yanı sıra, kalkınma ve yoksulluğun azaltılmasında doğrudan, kayda değer faydalar gösterememiş olmalarından dolayı sıkça eleştirilmiştir.
ÇTYB'lerin oynadığı esas rol, özel sektör projelerinin doğrudan finanse edilmesinden ziyade, ülke politikasının yeniden yapılandırılması ve özel sektörün desteklenmesi aşamasındadır.
ÇTYB'ler, daha geniş çaplı özel sektör katılımı adına politika ve kurumlarını yeniden yapılandırmaları ve reforme etmeleri için ülkelere etki ederler. Bu nedenle AKB'nin özel sektörün kalkınmasındaki rolü, sektöre aktardığı fonun miktarından çok daha etkilidir.
Son açıklanan strateji, Banka'nın özel sektörün desteklenmesindeki etkinliğini -yönetişimden mali sektör reformuna, yeni iş fırsatlarının yaratılmasından emek piyasası reformuna, küçük ve orta ölçekli işletmelerin gelişmesinden bölgesel işbirliklerine kadar pek çok alanda- genişletecektir.
Özel sektör ve yoksulluğun azaltılması
AKB, diğer uluslararası finans kurumlarıyla beraber, yoksulluğun güçlü bir ekonomi ve yüksek büyüme oranlarıyla sonlandırılabileceğine inanır; ki bu da ancak güçlü bir özel sektörün varlığıyla mümkündür.
Banka'ya göre özel sektör, istihdam ve gelir yaratabilir, bunlar da dolaylı yoldan yoksulluğu azaltır. Bu türden bir görüş, hipotetik ve ideolojiktir. Özel sektörün kayda değer ölçüde gelişip istihdam yarattığı, fakat yoksulluğun ortadan kalkmadığı çok sayıda ülke örnek gösterilebilir.
Aynı şey ekonomik büyüme için de geçerlidir; eşitlik sorununa dair özel önlemler alınmadığı takdirde, büyümenin zorunlu olarak dağılımla pozitif bir korelasyona sahip olması gerekmez.
Geçmişte AKB'nin özel sektör operasyonları sermaye-yoğun alanlarda (telekomünikasyon, enerji üretimi, kimya) toplanmıştı. Yeni strateji ise, aksine, küçük ve orta büyüklükte işletmelerin (KOBİ) gelişmesine ve de kamu-özel sektör ortaklığı yoluyla geleneksel olarak ekonomik alana dahil edilmeyen sektörlere (eğitim, sağlık, temel hizmetler) özel sektörün katılımını artırmaya öncelik verir.
Ne yazık ki, bahsi geçen strateji, ne her bir bileşeninin yoksulluktan kurtulma hedefine nasıl yöneleceğini açık biçimde ortaya koyar, ne de Banka'nın özel sektörün kalkınmasıyla yoksulluğun azaltılması arasındaki bağın en güçlü olduğu alanları nasıl özelleştireceğinin detaylarına sahiptir.
Şeffaflık, hesap verebilirlik ve katılım
Her ne kadar iş dünyasındaki rekabet gizliliği gerektiriyor olsa da, özel sektörün geleneksel olarak kamu sektörüne ait alanlarda genişlemesi, şeffaflık ve katılımı sınırlamamalıdır. Ancak AKB, özel sektör kalkınma stratejisi dahilinde hesap verebilirlik konusunu tartışmaya açmaz.
Mal ve hizmetlerin sağlanmasında kamu sektöründen özel sektöre bir geçiş olduğunda bu projelerden etkilenen insanlara hesap verilebilmesi önemlidir. Özel sektörün bir sektörün kontrolünü hükümetten devraldığı durumlarda bu düzenleyici yapının otoritesi ve hesap verebilirliğini gözeten net bir referans noktasının geliştirilmesi gerekir.
Sonuç
Ancak doğru şartlar ve yukarıda anılan konulardaki gerekli düzenlemeler altında, bu strateji, hem ülkenin geneli hem de yoksullar için öngörülen iyileştirmeleri gerçekleştirebilecek araç olabilir. Gereken şartlar şunlardır:
* Ülkenin geniş temelli kalkınma gereklerini yeterince gözeten, ihtiyaçlara doğrudan değer katan bir strateji.
* Gücün, refahın ve karar alma mekanizmalarının küçük bir grubun elinde toplanmasına engel olabilecek, iyi tasarlanmış eşitlik ve gelir dağılımı tedbirlerinin varlığı ve güçlendirilmesi.
* Sivil toplum ve parlamentoların özel sektörün kalkınması sürecine katılımını ve sürecin sürekli olarak gözetimini güvence altına alan bir mekanizmanın düzenlenmesi.
* Bu, çevrenin ve potansiyel olarak etkilenen insanların korunması kadar, hesap verebilirliğin, eşitliğin ve hakkaniyetin güvence altına alınması için de özellikle önemlidir.
* Son olarak, stratejinin borç alan ülkeler tarafından sahiplenilmesi. AKB'nin, stratejilerinin desteklenmesi ve uygulamada başarının güvence altına alınması için bir meşruiyet yaratması gerekir. (NW/FD/TK)
* Nurina WIDAGDO'nun uluslararası kalkınma bankalarına yönelik bir sivil toplum örgütü olan Bank Information Center'ın Web sitesinde yayınlanan Nisan 2000 tarihli yazısını, Fırat Değer özetleyerek Türkçeleştirdi.