6 Haziran'da yapılan 8. sınıf öğrencilerinin katıldığı Liselere Geçiş Sınavı'nın (LGS) yerleştirme sonuçları 26 Temmuz'da açıklandı.
1 milyon 38 bin 492 öğrencinin katıldığı sınava, ilk sonuçlara göre tercih yapan öğrencilerin 168 bin 924 yerleştirildi.
LGS ile yerleştirilemeyen öğrenciler ise; adrese dayalı yerleştirilecek ya da özel okul tercih etmek zorunda kalacak.
Pandeminin gölgesinde yapılan sınavı ve sonuçlarını Eğitimci Feray Aytekin bianet'e değerlendirdi.
"Yoksul çocukların alehine işledi"
"Salgın sürecinde eğitimdeki eşitsizliğin çok daha derinleştiğini" vurgulayan Aytekin, "Salgında derinleşen bu eşitsizliğin sınav sonuçlarına yansıması kaçınılmazdı" dedi.
LGS 2021 sonuçlarında MEB' in yayınladığı "2021 Ortaöğretim Kurumlarına İlişkin Merkezi Sınav" raporuna atıfta bulunan Aytekin, şöyle devam etti: "400-500 puan dilimi 2020' de yüzde 7,85 iken 2021' de 5,61' e; 300-399 puan dilimi yüzde 29' dan 21,52' ye düştü.
200-299 puan diliminde yaşanan artış ise tablonun vehametini fazlasıyla gösteriyor. 200-299 puan dilimi 2020' de yüzde 56 iken, 2021' de 62,17' ye yükseldi.
Yine aynı raporda yer alan ebeveynlerin eğitim düzeyi, sosyo- ekonomik durumunun öğrencilerin puan aralığında 121 puanlık bir farka ulaşmış olması da her geçen yılın, her geçen günün yoksul ailelerin ve dezavantajlı tüm çocukların aleyhine işlediğinin temel göstergesidir."
"6 öğrenciden biri sınava giremedi"
Aytekin, "8. sınıf mezunu olan 6 öğrenciden birinin yani 205 bin 338 öğrenci sınava girmediğini" söyledi: "Geçen yıl 8. sınıf mezunu öğrencilerin yüzde 88, 08' i sınıfa girerken, bu yıl bu oran yüzde 83, 49' a gerilemiş durumda.
Her koşulda merkezi sınavla öğrenci alan okullara giriş ve eğitimin çocukların geleceğini değiştirme yönünde ebeveynlerin büyük bir çoğunluğunda bir umut, beklenti olmasına rağmen bu oranın gerilemesi de büyük bir soru işareti.
Eğitim aracılığıyla yaşamını değiştirme umudunun ortadan kalkıyor olması da ciddi bir sorun, aynı zamanda salgın süreçlerinde kamusal eğitim olanaklarının öğrencilere sağlanmaması durumunda örgün eğitim dışına çıkışın arttığı da somut bir gerçeklik ve çok önemli bir sorun.
205 bin 338 çocuk salgında çalışmak zorunda bırakıldığı için mi, çocuk yaşta evlendirildiği için mi, uzaktan eğitime erişemediği için mi sınava girmedi; bu sorulara yanıt üretecek ne bir açıklama, ya da bu soruna çözüm olacak en ufak bir adım dahi yok."
"MEB on binlerce çocuğu yok sayıyor"
Sınav merkezli eğitim sisteminin olumsuzluklarına da değinen Aytekin, "Öğrencilerin yüzde 86'sı için LGS sonuçları bir anlam ifade etmiyor, çünkü merkezi sınavla alan okullara yerleşemeyecekler. Yüzde 86, on binlerce çocuk ne yaşıyor, onları ne bekliyor, on binlerce çocuk yokmuş gibi davranıyor MEB.
MEB' in yayınladığı '2021 Ortaöğretim Kurumlarına İlişkin Merkezi Sınav' raporunda yer alan şu cümle bir itiraf aslında... MEB diyor ki hazırladığı raporda; 'Öğrencilerin okul türlerine yönelik tercih oranları tercih sıralarına göre incelenmiş ve Anadolu Liseleri ile Fen Liselerinin tercihlerde ağırlık kazandığı belirlenmiştir.' Ve geçmiş yıllarda da olduğu gibi diye ekliyor.
"İmam hatip tercihi zorunlu"
Ülkenin her yerinde geçmiş yıllarda da bu yıl da öğrencilerin birincil tercihi akademik liseler (Fen/Anadolu..) olmasına rağmen merkezi sınavla öğrenci alan okullarda da, yerel yerleştirmede de okullaşma politikası akademik liselerin sayısının ve kontenjanlarının artırılması yönünde sürdürülmüyor.
Örneğin; merkezi sınavla öğrenci alan okulların toplam kontenjanı 177. 410 iken bu kontenjanın 70. 952' si meslek liseleri ve imam hatip liselerinden oluşuyor. Yerel yerleştirmede ise bu tablo daha da vahim.
Ayrıca yerel yerleştirmede öğrenciler birden fazla okul türü yazmak zorunda... Örneğin Anadolu lisesinde okumak isteyen bir öğrenci istese de istemese de imam hatip veya meslek lisesi tercihi yapmak zorunda... Tercih ile zorunluluk kelimesinin yan yana getirilmesinin 'başarıldığı' bir seç-eme-me hali."
"Telafisi olmayan kayıplar yaşandı"
"Seçmeye, elemeye, rekabete dayalı sınav merkezli eğitim salgında çocukların yaşamında telafisi olmayacak ciddi kayıplar, travmalar yarattığını" söyleyen Aytekin, şöyle konuştu: "Bizim ülkemizde tartışmalar daha çok akademik açıdan, öğrenme kayıpları boyutunda tartışılıyor.
Dünyanın pek çok ülkesinde ise tartışmalar öğrenme kayıpları ile birlikte çocukların sosyal, psikolojik kayıplarının nasıl giderileceği noktasında yürütülüyor.
Bu yüzden de başta bütçe tartışmaları olmak üzere parlamentoların temel tartışma başlığı telafi eğitimi. Örneğin Hollanda’ da telafi eğitimi için öğrenci başına 2500 pound, ABD’ de 1600 pound ayrıldı.
Bizde ise gerçekte olmayan telafi eğitimi varmış gibi bir algı yaratılarak yürütülüyor süreç. Muhtemelen telafi eğitimi yapmadan telafi eğitimi yapıyormuşuz gibi bir süreç yürüten tek ülke olarak tarihe geçeceğiz.
"Hastanede karantinada geçirdiler"
Ayrıca tüm çocuklar ama en çok ta yaşamlarına, ailelerine, sevdiklerine dair salgından kaynaklı ciddi kaygılar yaşarken şıklara sığdırılmaya çalışılan bir yaşam dayatılan sınavlara hazırlanan çocuklar bu süreci çok daha zor yaşadı.
Üstelik salgında son derece olağandışı günler yaşamıyorlarmış gibi salgından önceki tüm müfredattan sorumlu tutuldular. Salgında tarlada mevsimlik tarım işçisi olarak veya başka işlerde çalışmak zorunda bırakılarak veya bilgisayarı, interneti olmadığı için televizyondan dersleri izlemek zorunda bırakılarak ya da hastanede veya karantinada kalarak yaşadılar bu süreci. Bu yüzden ekonomik anlamda da sosyal anlamda son derece olumsuz sonuçları olacak yaşanılan bu sürecin..
"3 öğrenciden biri uzaktan eğitime erişemedi"Aytekin son olarak, "UNİCEF Eğitimde Erişilebilirlik Raporu' nda yer alan verileri paylaştı: "UNICEF raporunda dünya genelinde 463 milyon öğrencinin uzaktan eğitime (acil uzaktan öğretime) ulaşamadığı bilgisi yer aldı. Bu raporun Türkiye' ye yansıması da benzer orandaydı. 6 milyon öğrenci, her 3 öğrenciden biri uzaktan eğitime hiç ulaşamadı. MEB' in eğitim öğretim yılının bitmesine sayılı günler kala yayınladığı veriler de bu tablonun salgında 16 Mart' ta okulların kapanmasından bugüne 1,5 yılı aşkın zaman geçmesine rağmen değişmediğini doğruluyor. MEB'in açıkladığı son verilerde de 4 milyon 247 bin öğrencinin uzaktan eğitime hiç erişemediği yer aldı. Erişebilenlerin büyük çoğunluğu için de benzer bir durum söz konusu. Uzaktan eğitime erişen öğrencilerin yüzde 61' i ise ebeveynlerin cep telefonları ile uzaktan eğitime ulaşmaya çalışırken, ulaşabilen öğrenciler açısından da sağlıklı, nitelikli, sürekliliği olan bir eğitimden söz etmek imkansız. Sonuç olarak öğrencilerin çok küçük bir bölümünün –ki 400-500 puan diliminin 5,61' e düşmesi de varolan durumu doğruluyor.- uzaktan eğitme devamlılığı sağlanabilmiş durumda." | |
(RT)