Ağduk, Türkiye'de ilk kez düzenlenen ve uluslararası deneyimlerin paylaşıldığı konferansın sonuçlarından memnun kaldıklarını söyledi. Hürriyet'le rahat bir ortaklık gerçekleştirdiklerini söyleyen Ağduk, "Bir sene boyunca çalıştık. Konferansa ilk gün 400-450 kişi geldi. İkinci gün azalmıştı ama toplantılar oldukça verimli geçti" dedi.
Meltem Hanım, bu konferansın önemi nedir?
Konferansın iki önemli noktası var. Birincisi, Türkiye'de, bu boyutta uluslararası bir konferans ilk defa yapıldı. Uluslararası deneyimlerin aktarımının yaşanması anlamında.
İkincisi, uzun yıllardır, ulusal kadın hareketi, kadına yönelik şiddet konusunda çok iş yaptı. Bu yapılanların genç kuşaklara aktarmak önemliydi. Bu kuşağın deneyimin yeni kuşağa aktarılması gerekiyordu. Bunun gerçekleştiğini düşünüyorum.
Konferanstan çıkan sonuç sizce nedir?
Konferansın genel bir değerlendirmesini yaptık. Kısa bir sonuç değerlendirmesi çıktı. Çıkan sonuçlardan bir tanesi Türkiye'de ve dünyada aile içi şiddetle ilgili olarak sıfır hoşgörü kampanyasının başlatılması kararı oldu.
Bir diğeri, devlet, sivil toplum kuruluşları ve uluslararası kurumların işbirliğiyle çalışmasının gerekliliği oldu. Devlet çok önemli yerde duruyor. Devlet olmadığı zaman ciddi bir ayak eksik kalıyor. Yasal mevzuatın uygulanması, destek mekanizmalarının geliştirilmesi ve STK'lerle ortak çalışmalar yürütülmesi devleti önemli kılıyor.
Sonuçlardan bir tanesi de Sivil Toplum Kuruluşlarının (STK) çok önemli bir noktada durduğu oldu. STK'ler olmazsa, aile içi şiddet ve kadına yönelik şiddetle ilgili sorunun üstesinden gelinemeyeceği idi.
Özel sektörün de aile içi şiddetle ilgili sorunlarda çok önemli noktada durduğu konferansın sonuçlarından biriydi.
Konferansta, aile içi şiddete özel sektör kuruluşlarının ortaklık yaptığı görüldü. Yalnız, dikkatimizi çeken, medya kuruluşlarının olmadığıydı. Medya kuruluşlarının dikkatinin çekilmesinde Hürriyet ve CNN örnek teşkil etti.
Uluslararası tecrübenin, teknik hizmetlerin, standartların buraya getirilmesi çok önemliydi. Dört bacaklı bir masa olarak düşünüyoruz bunu. Birinin eksik olması, iş yapılamayacağı anlamına geliyor.
Konferans bitti, sırada ne var?
Bir ulusal eylem planının çıkartılması gerekiyor. Bu eylem planı çıkartılamazsa bundan sonra yapılacak çalışmalar küçük çalışmalar olarak kalacak. Devlet, STK, Özel sektör ve medyanın da içinde olacağı dört bacağın da olduğu Sıfır hoşgörü kampanyasının başlatılması üzerine yoğunlaşacak. Bunların hepsi tartışıldı, görüşüldü hayata geçirilmesi için politika yapıcıları bu konuda bilgilendirmek çok önemli.
Konferansının olumlu yanı sizce ne idi?
Medyada kamuoyunun dikkatini çekmek adına önemli bir şey yapıldı diye düşünüyorum.
Sadece Doğan grubunun medyası ilgi göstermedi; diğer gazeteler, dergiler ve televizyonlarıyla birlikte konuya çok ciddi yaklaşıp, ilgi gösterdiler. Bu tür konularda rekabet konusu olabilir. Konferansta bu yaşanmadı. Ayrıca bu tür geniş katılımlı konferansların devam etmesi adına, konferans iyi bir başlangıç yaptı.
Kadın örgütlerinin ilgisi azdı. Uluslararası katılımcıların çoğunluğu feminist olmasına karşın konferansta bu yönde, sunumlar dışında bir eksiklik gözledim.
Bir feministim. 10-15 yıldır kadın hareketinin içindeyim. Feminist kadınlar ilk gün vardı ve iyi bir potansiyel olduklarını düşünüyorum. Katılımlarının az olması bilgi eksikliği gibi geldi bana. Feminist toplantı değil, gibi bir yanıt aldım. Feministlerden tepki gelmişti. Konuşmacılara ve katılanlara bakınca tepkilerinden vazgeçtiler.
Bu doğru muydu? Eksik sizce ne idi?
Bir kere, toplantılara, yalnızca kendi duruşunuz ve hayat bakışınıza bakarak gitmezsiniz. Geniş perspektiften bakabilmek için her türlü toplantılara gidersiniz, diye düşünüyorum. O beni üzdü. Daha fazla kadın ve kadın öğrencinin gelebileceğini düşünüyorum. Orada bir eksiklik olduğunu düşünüyorum.
Tanıtım açısından, duyuru açısından bir sorun olabilir mi?
Duyurulmasından bir sorun olduğunu düşünmüyorum. Çok geniş bir davetli listesi vardı ve gruplara bilgiler aktarıldı. İlginin yoğun olması gerektiğini düşünüyordum. Bundan sonrası çok iyi olacak .
İlk tepkiler nasıldı, nasıl bakıldı?
Hürriyet'e de artık eskisi gibi bakılmıyor. Çalışmalar başladığında kadın örgütleri tarafından bir önyargı söz konusu olsa da, hazırlıklar ilerledikçe gördüler ki, çok önemli şeyler yapılıyor. Bu benim kişisel fikrim.
Herkesi motive etti. Vuslat Sabancı'yı özellikle.
Özel sektöre vurgu yaptınız? Özel sektör konuya nasıl bakıyor?
Bir yıldır özel sektörle kadına karşı şiddetle ilgili kampanya yapmak isteyen biriyim. Özel sektör uzak durmak haklı. Şiddet pis bir konu. Şiddet konusuna bulaştığınızda imajınız vs çok dikkatle olunması gereken bir konu. Ama konferanstan sonra, yeni çalışmalar için masanın dördüncü ayağının özel sektör olması kolaylaştı
Konferansta devlet var mıydı? Bakan Çubukçu dışında katılımın düşük olduğu görüldü?
Kadının Statüsü Genel Müdürlüğü, SHÇEK vardı. Namus Cinayetleri Komisyonu üyelerinden katılımcılar vardı. Adalet, İçişleri, sağlık bakanlığı da olması gerekiyordu. Devletin görünür olmakla ilgili bir problemi var. Memur olduğunuzda genel müdürünüzden ve bakanınızdan izin alınması gerekiyordu. Bu da görünürlülüğü önleyen problem. Tüm memurlar için geçerli. Bu da hareket serbestliğini engelliyor. Devlet bakanlığının bütçesi kısıtlıysa hareket serbestliğiniz kısıtlı görünüyor. KSGM, büyük bir genel müdürlük ama kadroları yok. 20-25 kişi çalışıyorlar. Teknik kadro bir elin parmaklarını geçmiyor Dokuz ay öncesine kadar yasaları bile yoktu. Yeni uzman yardımcıları almaya çalışacaklar.
Konferansta dikkatinizi çeken bir konu oldu mu?
Evet. İkinci gün, iki bakan, Türkiye'den kadından sorumlu Devlet Bakanı Nimet Çubukçu ile İngiltere'nin kadından sorumlu devlet bakanı Barones Patricia Scotland, birlikte öğle yemeği yemek yediler. Barones her türlü yardımı yapacaklarını, ciddi bir deneyimleri olduğunu söyledi. 'ABD'yi yeniden keşfetmeye gerek yok, her türlü yardımı yaparız' dedi. Barones aile içi şiddetle ilgili İngiltere'de bir efsane bir isimmiş. (AD)