Aile içi şiddet nedir?
Aynı çatı altında yaşayan aile bireylerinden birine karşı diğer aile bireylerinden birinin şiddet uygulamasına aile içi şiddet denir.
Diğer bir ifadeyle aile içi şiddet, aynı çatı altında yaşayan aile bireylerinden birinin, diğer aile bireyine karşı, tehdit, aşağılama, sözlü ya da fiziksel saldırı yoluyla aile bireyinin fiziksel, cinsel ve psikolojik bütünlüğüne zarar verebilecek her türlü davranışına denir.
Aile kavramı kimleri kapsar?
Kanunda bahsedilen aile kavramında aynı çatı altında oturmak kaydı ile, eşler (karı-koca), çocuklar, kayınvalide, kayınpeder, görümce, gelin, elti, amca, dayı, hala, teyze, enişte vs.'yi de kapsar.
Her ne kadar kanun eşlerin veya aile bireylerinin birbirlerine karşı uyguladıkları şiddeti kadın-erkek ayırımı yapmadan yasaklamış ise de, toplumumuzda yüzyıllardır gerek çekirdek ailede ve gerekse, kalabalık ailelerde yaşayan erkekler, kadınlara karşı yaygın olarak aile içi şiddet uygulamaktadırlar. Çekirdek ailede, koca kadına ve çocuklara karşı; ağabey kız kardeşe karşı şiddet uyguladığı gibi, kalabalık ailelerde kayınpeder, kayınvalide, kayınbirader de ailede bulunan diğer kadınlara karşı şiddet uygulamaktadır.
Ailede uygulanan şiddet çeşitleri nelerdir?
1- Fiziksel şiddet:
Tokat atmak; dövmek; vurmak; itmek; ısırmak; kemiklerini kırmak; duvara vurmak; saç çekmek; tekmelemek; bıçak çekmek, yaralamak; yakın mesafede el kol hareketleri yapmak; özel eşyalara zarar vermek; ev/iş eşyalarına zarar vermek vs.
2- Sözel şiddet;
Aşağılayıcı sözler söylemek; zaafları ile alay etmek; aşırı genellemeler yapmak (Sen hep böylesin, Bunu her zaman yaparsın); suçlamak; küfür etmek; küçük düşürmek; hakaret etmek; yüksek sesle bağırmak; eşi (kadını) çelişki içinde bırakmak; eşin (kadının) öz güvenini yitirmesini sağlamak...
3- Ekonomik şiddet;
Evin masraflarını karşılamamak, hep sorun çıkarmak; aile bireylerine gerekli olan harçlığı vermemek; eşin (özellikle kadının) çalışmasına izin vermemek; çalışan eşin (kadının) elinden parasını almak; paranın ve mal/mülkün kontrolünü elinde bulundurmak; parayı istemesini beklemek; paranın nereye harcandığını kontrol etmek; para yönetimi konusunda eleştirmek ve etiketlemek (Müsrif kadın, aptal kadın doğru dürüst parayı harcamayı bile bilmezsin vs).
4- Cinsel şiddet;
Eşin (özellikle kadının) istemediği cinsel ilişkiye zorlamak; tecavüz etmek; eşin kabul edemeyeceği şekilde, cinsel içerikli imalar yapmak; cinsel içerikli sözcükler söylemek; el atmak; parmak atmak; çimdiklemek vs.
5- Psikolojik şiddet;
Eş ile (kadınla) doğrudan iletişimi reddetmek, onunla konuşmamak, surat asmak; eşin (kadının) kendisini ifade etmesini, görüş ve düşüncelerini açıklamasını engellemek; zaafları ile alay etmek; duygusal sömürü yapmak; imalı konuşarak yanlış anlamalara meydan vermek; eşin (kadının) kendisine olan güvenini saygısını yitirmesini sağlamak; sosyal hayatı katı kurallarla sınırlamak; eşin (kadının) karar verme sürecinde şüphe etmesini sağlamak; eşin (kadının) mantık sürecinden şüphe etmesini sağlamak; devamlı eleştirmek; katı kurallar ve sınırlar koyarak baskı kurmak; eşin (kadının) çevresiyle bağlarını koparmak; eşinin (kadının) hareket özgürlüğünü kısıtlamak; eşini kıskanmak sureti ile kontrol altında tutmak, ailesiyle veya arkadaşları ile görüşmesine izin vermemek vs.
6- Sosyal şiddet;
Eşi (kadını) başkaları önünde sürekli küçük düşürmek; başkaları önünde, zaafları ile alay etmek; başkalarının önünde, kıskançlık gösterilerinde bulunmak suretiyle, eşin (kadının) davranışlarını kontrol etmek; başkalarının önünde devamlı eleştirmek; evden çıkmazsına izin vermemek; sosyal ilişkilerini kısıtlayarak yalnız/desteksiz bırakmak; aşırı kontrol etmek, nefes aldırmamak; katı kurallar ve sınırlar koyarak baskı kurmak vs.
Ailede şiddete uğrayan kişinin hakları nelerdir?
1- Şiddete uğrayan kişi, karakola veya Cumhuriyet Başsavcılığı'na şikayette bulunarak, ceza davası açılmasını ister.
Karakolda, şikayette bulunan kişi, şikayetlerini görevli polis memuruna (veya jandarmaya) anlatacak ve tutanağa geçmesini isteyecektir. Şehirlerde polis, köylerde jandarma sözlü şikâyet üzerine tutanağı tanzim edip şikayetçinin imzasını alıp, işleme koymaya mecburdur. Şiddete uğrayan kişi, elle, yumrukla dövülmüşse veya herhangi bir aletle (bıçak, taş, sopa vs.) yaralanmışsa darp (yaralanma) izlerini ve iyileşme süresini tespit için hükümet tabibinden veya Adli Tıptan doktor raporu alacaktır. Doktor raporunda iyileşme süresi bir gün dahi olsa şiddete uğrayan kişinin şikayeti üzerine karakol dosyayı bağlı bulunduğu Cumhuriyet Başsavcılığına gönderecek, savcılık da Sulh Hukuk Hakimliği'nin Koruma Kararı vermesi için talepte bulunacaktır. (Dava açacaktır.) Olayın doğruluğu sabit olduğunda, şiddet uygulayan kişiye karşı aşağıda belirtilen bir dizi tedbir kararı verilecektir. Tedbir kararından sonra, eşine, çocuklarına veya aile bireylerine karşı şiddete devam eden kişi aleyhine tutuklama kararı dahi verilebilecektir.
Bazı hallerde şiddete maruz kalan kişi, doğrudan doğruya, bağlı olduğu Cumhuriyet Savcılığına yazılı şikayette de bulunabilir. Gerekiyorsa yine Hükümet Tabibi'nden veya Adli Tıptan doktor raporu alınacaktır.
Deliller toplandıktan sonra savcılık, Koruma Kararı davasının yanında, rapor süresine bağlı olarak ceza mahkemesinde de dava açacaktır.
Doktorun verdiği raporda iyileşme süresi 1-10 gün arası ise, mağdur (zarara uğrayan), Sulh Ceza Mahkemesi'nde dava açacaktır.
Raporda iyileşme süresi 10-20 gün arasında belirtilmişse, savcı (kendiliğinden) Asliye Ceza Mahkemesi'nde dava açacaktır.
Raporda iyileşme süresinin 20 günden daha fazla olduğu belirtilmişse savcı (kendiliğinden) Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açacaktır.
Bazı hallerde şiddet sözel olabilir. Aile bireyi manevi tacize uğrayabilir. Birey tehdit altında kalabilir. Bu hallerde doktor raporu alınmasına gerek yoktur. Karakol veya jandarma şikâyet ihbarını öğrenir öğrenmez gerekli işlemleri yapmak, dosyayı süratle savcılığa ulaştırmakla yükümlüdürler. Savcılık da işin özelliğine göre, Sulh Ceza Mahkemesi'nde ceza davasını ve Sulh Hukuk Mahkemesi'nde de Koruma Kararı davasını açmak zorundadır.
Herhangi bir kişi, aile içi şiddetin yaşandığını görmesi halinde, karakola veya jandarmaya ihbarda bulunabileceği gibi, 155-156 nolu telefonlara da ihbarda bulunabilir. Hatta ihbarda bulunmak hepimizin vatandaşlık görevidir. Karakol bu ihbarı değerlendirerek olay mahalline gitmek, olaya el koymak ve gerekli tahkikatı yapmak zorundadır.
2- Şiddete uğrayan kişi Sulh Hukuk Hakimliği'nden "Koruma Kararı" verilmesini de ister.
a- Aile içi şiddetin varlığını öğrenen Cumhuriyet Başsavcılığı'nda görevli olan savcı, kendiliğinden Sulh Hukuk Hakimliği'ne müracaat ederek şiddete uğrayan aile bireyiyle ilgili Koruma Kararı verilmesini Sulh Hukuk Hakiminden ister.
b- Şiddete uğrayan eş (kadın) çocuk veya diğer aile bireyleri doğrudan doğruya Sulh Hukuk Hakimliği'ne baş vurarak, şiddet uygulayan kişiye karşı Koruma Kararı verilmesini ister.
Sulh Hukuk Mahkemesi, gerek Cumhuriyet Başsavcılığı'nın müracaatı ve gerekse şiddete uğrayan kişinin başvurusu üzerine aşağıda belirtilen, koruma tedbirlerinden gerekli olanlarına karar verir. Tedbir kararı verilmesi için talepte bulunmak yeterlidir. Ayrıca iddianın ispatı için şahit (tanık) dinletilmesine veya davalının savunmasının beklenmesine gerek yoktur.
Şiddet uygulayan kişiye karşı uygulanacak tedbirler:
1- Eşe, çocuklara veya aynı çatı altında yaşayan diğer aile bireylerine karşı şiddet veya korkutmaya yönelik davranışlarda bulunmaması sağlanır.
2- Birlikte oturulan evden uzaklaştırılma kararı verilir. Evde, diğer eş ve çocukların oturmaları temin edilir.
3- Eş ve çocukların oturduğu eve ve işyerlerine yaklaşmama kararı verilir.
4- Diğer eşin, çocukların veya aynı çatı altında yaşayan diğer bireylerin eşyalarına zarar vermekten men edilir.
5- Diğer eşi, çocukları veya aynı çatı altında yaşayan aile bireylerini iletişim vasıtalarıyla (telefon, faks, e-posta) rahatsız etmeme kararı verilir.
6- Varsa silah veya benzeri aletlerini zabıtaya teslim etmesi sağlanır.
7- Alkol veya uyuşturucu herhangi bir madde kullanmış olarak ortak konuta gelme veya bu maddeleri ortak konutta kullanma yasağı konur.
8- Ayrı yaşama halinde veya evine ve çocuklarına bakmama gibi kusurlu durumlarda hakim, yaşam düzeylerini göz önünde bulundurarak, nafaka ödemesine tedbir olarak karar verir.
Hakim, yukarıda belirtilen bir veya birden fazla tedbire birlikte karar verebileceği gibi, ihtiyaca göre, benzer tedbirlere de karar verebilir. Örneğin, şiddet uygulayan kişinin psikolojik kontrol altına alınması, alkol tedavisi yapılması veya küçük çocukların yurtlara veya daha emniyetli akraba yanına gönderilmesi gibi tedbirlere de karar verebilir.
Koruma emriyle verilen tedbir kararlarının süresi altı aydır. Sebeplerin varlığı halinde yeniden Koruma Kararı istenebilir. Koruma Kararı'na itiraz, uygulamayı durdurmaz.
Koruma Kararı'na uymayan, tedbirlere karşı gelen kusurlu eşe tutuklanacağı ve hürriyeti bağlayıcı cezaya hükmedileceği hususu ihtar olunur.
Örnek
Doğan ve Şule evlidirler, beş yaşında Enhar, yedi yaşında Tuğba isimli iki kız çocukları vardır. Şule, gerek kocasına ve gerekse çocuklarına karşı zaman zaman şiddet uygulamaktadır. Bir gün Tuğba, okuldan eve geç gelir. Anne, yani Şule hanım çocuğa niçin geç geldiğini sorar. Çocuğu hiç dinlemeden, o an elinde bulunan iğneyi küçük Tuğba'nın kalçasına batırır. Bir iki gün sonra, Tuğba'nın kalçası kızarır, iltihaplanır. Enfeksiyon büyür. Baba yani Doğan Bey olayı öğrenir. Küçük Tuğba'ya uyguladığı şiddet nedeniyle önce anneyi karakola şikayet eder. Karakol Hükümet Tabipliği'ne gönderir. Doktor, 15 günde iyileşeceğini belirten rapor verir.
Olay savcılığa intikal eder. Savcılık kendiliğinden, Sulh Hukuk Hakimliği'nden çocukla ilgili Koruma Kararı verilmesini hakimden talep eder. Sulh Hukuk Hakimliğinin verdiği Koruma Kararı'na göre, küçük Tuğba anne yanından alınır.
Örnek olayda, Tuğba'ya yapılan iğne batırma olayından sonra baba Doğan birlikte oturulan evden ayrılarak kendi baba evine gitmiştir. Küçük Tuğba'yi da hakim kararına dayanarak yanına almıştır. Daha sonra anne Şule, yanında bulunan beş yaşındaki Enhar'ı da sopa ile dövmüştür. Çocuğun kolunda omuzlarında ve bacaklarında bulunan morlukları tespit ettiren baba bu defa Enhar için polise şikâyette bulunmuştur. Aynı şekilde Koruma Kararı'm küçük Enhar için de almıştır. Baba Doğan, iki kız çocuğuyla birlikte bir süre baba evinde yaşamıştır. Daha sonra boşanma davası açmış iki küçük kızının velayetinin kendisine verilmesini istemiştir.
Örnek olayda, küçük Tuğba'nın iyileşme raporu 15 günlük olduğundan savcı ayrıca annenin cezalandırılması için Asliye Ceza Mahkemesi'nde de kamu davası açacaktır.
Örnek
Marmara Üniversitesi'ne bağlı bir fakültede yardımcı doçent olarak çalışan Kıymet, eşi İsmail'le kavga eder. Kavgada kocası İsmail Kıymet'in yanağına bir tokat atar. Kıymet karakola gider. Kocası aleyhine sözlü şikayette bulunur. Hükümet tabipliğinden iki günlük rapor alır. Koruma Kararı alınmasını ister. Şikayetini tutanağa geçirtir. Bir örneğini (fotokopisini) alır. Eve gelir.
Karakol şikayeti Başsavcılığa iletecektir. Başsavcılık şiddet uygulayan kocayı olayımızda İsmail'i birlikte yaşanan evden uzaklaştırmak için Sulh Hukuk Hakimliği'nden Koruma Kararı talep edecektir. Kıymet ayrıca Sulh Ceza Mahkemesi'ne şikayette bulunarak kocasının cezalandırılması için ceza davası açar.
İsmail, Koruma Kararı'na uymaz ve karşı gelirse, durumu herhangi bir şekilde öğrenen Başsavcılık kendiliğinden Sulh Ceza Mahkemesi'nde kamu davası açarak, İsmail'in üç aydan altı aya kadar hapis cezasına mahkum olmasını ister. Şikayeti inceleyen hakim gerektiğinde İsmail'e hapis cezası ile mahkumiyet kararı verir.
Koruma Kararı nasıl uygulanacak?
Sulh Hukuk Hakimliği, Koruma Kararı'nın bir örneğini kendiliğinden Cumhuriyet Başsavcılığı'na gönderir. Başsavcılık Koruma Kararı'nın uygulanmasını zabıta tarafından denetler. Şehirlerde polis, köylerde jandarma aracılığıyla Koruma Kararı'nın yerine getirilmesi sağlanır. Koruma Kararı alınmasına sebep olan kişi, Koruma Kararı'na uymuyorsa, ya mağdur, ya da komşular ve hatta sokaktan geçen bir vatandaşın dahi, polis veya jandarmaya (Tel. 155 veya 156) haber vermesi, ihbarda bulunması yeterlidir. Bu ihbar üzerine, Cumhuriyet Başsavcılığı koruma emrine uymayan sanığın aleyhine Sulh Ceza Mahkemesi'nde dava açacaktır.
Muhakeme sonunda mahkeme Koruma Kararı'na uymayan sanığın tutuklanmasına karar verebileceği gibi üç aydan altı aya kadar hapis ile mahkumiyetine de karar verebilir.
Ailenin Korunması'yla ilgili her türlü şikayet ve davalar harca tabi değildir.
* Kadın Adayları Destekleme ve Eğitme Derneği (KA.DER) Kadıköy Şubesi Başkan Yardımcısı Avukat Seyhan Ekşioğlu'nun hazırladığı ve KA.DER'in yayımladığı "Türk Medeni Kanunu - Ailede Yeni Düzen" başlıklı kitaptan alıntılandı.
Kitabı, KA.DER Kadıköy Şubesi'nden isteyebilirsiniz.
İletişim için: 0 216 428 58 25