Oda TV davasının karar duruşması 15 Şubat Çarşamba günü Çağlayan Adliyesi’nde görülecek.
Oda TV davası sanıkların gazeteci Ahmet Şık, "FETÖ ve PKK propagandası yaptığı" iddiasıyla Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunuyor.
Şık’ın duruşmaya katılabilmesi için hakim tarafından müzekkere yazıldı ve o gün Ahmet Şık Çağlayan Adliyesi’nde savunma yapacak.
10:00'da başlayacak duruşma için 9:30'da Çağlayan'da buluşmak üzere çağrı yapan Şık’ın gazeteci arkadaşları Şık’la ilgili üç video hazırladı.
Gazeteciler Nedim Şener, Ahmet Şık, Soner Yalçın ile Yalçın Küçük ve eski Emniyet Müdürü Hanefi Avcı'nın aralarında bulunduğu 13 sanıklı Oda TV Davası'nda savcı, 14 Aralık 2016’daki mütalaasında tüm sanıkların beraatini istemişti.
Ne olmuştu?
"Dokunan yanar"
3 Mart 2011 tarihinde, Ergenekon Soruşturması kapsamında evinde ve İstanbul Bilgi Üniversitesi'ndeki odasında yapılan arama sonrasında gözaltına alındı. Şık, gözaltına alınırken Gülen Cemaati'ni kastederek "Dokunan yanar arkadaşlar" dedi.
5 Mart günü tutuklanma talebiyle mahkemeye sevkedildi. 6 Mart 2011'de "Ergenekon terör örgütüne üye olma" suçundan tutuklanarak gazeteci Nedim Şener ile birlikte Metris Cezaevi'ne gönderildi.
Aynı soruşturmada OdaTV muhabiri İklim Kaleli Bayraktar, OdaTV Ankara Temsilcisi Mümtaz İdil, OdaTV'nin Koordinatörü Doğan Yurdakul, gazeteci Müyesser Yıldız, gazeteci Sait Kılıç, Aydın Bıyıklı, Coşkun Musluk gözaltına alındı. Dava OdaTV davası olarak adlandırıldı.
"Ahmet Şık'ın Kitabı Bende de Var"
25 Mart 2011’de Ahmet Şık’ın tutuklanmasının ardından Facebook üzerinden başlatılan "Ahmet Şık'ın Kitabı Bende de Var" adlı kampanyaya iki günde 58 bin kişi imza attı.
14 Temmuz 2011'de Türkiye Gazeteciler Cemiyeti (TGC) Basın Özgürlüğü Ödülü Ahmet Şık'a verildi.
16 Kasım 2011’de Ahmet Şık’ın “İmamın Ordusu” adını vermeyi planladığı, üzerinde çalışmalarını sürdürdüğü ve devlet içinde Fethullah Gülen örgütlenmesini konu alan kitabı “000 Kitap – Dokunan Yanar” adıyla yayınlandı ve İstanbul Kitap Fuarı’nda okurla buluştu.
Tahliye
12 Mart 2012 tarihinde Nedim Şener'le birlikte tahliye oldu.
Çıkışta kameralara şunları söyledi:
“Bu komployu kuran, yürüten polisler, savcı ve hakimler bu cezaevine girecek. Ben burada hepinizin önünde ant içiyorum. Onlar buraya girdiğinde bu ülkeye adalet gelecek. O cemaat bağlantılı, o çete bağlantılı adamlar buraya girecek. Bunu da buraya yazıyorum. Cemaatçi olup da çete gibi çalışan emniyetteki ve yargının içerisindeki bürokratik örgütlenme içerisindeki adamlardır bunun asli sorumluları. Siyaseten sorumlusu da bunlara cevaz verdiği için ve sesini çıkartmadığı için AKP’dir.”
Gazeteci Aydın Engin’in 6 Şubat 2017 tarihli “Silivri Kahini Ahmet Şık” başlıklı yazısında verdiği bilgilere göre, Oda TV davası sürecinde yer alan 38 polis, savcı ve yargıç, Ahmet Şık’ın kendilerini tehdit ve kendilerine hakaret ettiği iddiasıyla şikâyetçi oldular. Dava açıldı.
Şık, 21 Şubat 2017’de hakim karşısına çıkacak.
Şık’tan şikayetçi olan 38 polis, savcı ve yargıçtan 30’u komplo kurmaktan tutuklu olarak Silivri Cezaevi’nde tutuklu.
Basın özgürlüğü ödülü aldı
11 Nisan 2014'de İstanbul 36. Sulh Ceza Mahkemesi, 11 Eylül 2013 akşamı Beyoğlu’ndaki eylemde görev yaparken polise “faşist” dediği iddiasıyla yargılanan gazeteci Ahmet Şık’ı beraat ettirdi.
2 Mayıs 2014’te Uluslararası medya çalışanlarının oluşturduğu UNESCO Guillermo Cano Dünya Basın Özgürlüğü Ödülü’nü aldı.
AİHM süreci
8 Temmuz 2014'te AİHM, OdaTV davasından yargılanan ve 375 gün tutuklu kalan gazeteciler Ahmet Şık ve Nedim Şener’in “özgürlük ve güvenlik hakkı” ile “ifade özgürlüğünün” ihlal edildiğine karar verdi, Türkiye tazminata mahkum oldu.
2015'te yazdığı "Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda" adlı kitabı dolayısıyla hakkında bir soruşturma daha açıldı. Gazeteci Ahmet Şık'ın AKP-Gülen cemaati ilişkisini ele aldığı "Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda" adlı kitabında, Başbakan Binali Yıldırım'a kamu görevinden dolayı hakaret ettiği iddiasıyla yargılanmasına devam ediliyor.
Ahmet Şık, 15 Temmuz darbe girişimi hakkında bianet'e verdiği röportajda "15 Temmuz Gecesi Ne Olduğu Tam Anlatılmıyor" demişti.
Şık en son Cumhuriyet gazetesine 15 Temmuz darbe girişimi hakkında 8-13 Mart 2016 tarihleri arasında altı gün süren bir yazı dizisi hazırlamıştı.
Şimdi de “FETÖ ve PKK propagandası” iddiasıyla cezaevinde
TIKLAYIN - “AHMET ŞIK SİYASİ NEDENLERLE HAPSEDİLDİĞİNİ BİLİYOR, MORALİ İYİ”
Ahmet Şık, sosyal medya paylaşımları ve haberleri nedeniyle 29 Aralık 2016 Perşembe sabahı gözaltına alındı.
Ahmet Şık, Emniyet’te ifadesini alan İstanbul Basın Savcısı Fahrettin Kerim Yerli’ye verdiği beyanda “Mesleki faaliyetlerimin soruşturma konusu edilmesini meslek ahlakıma hakaret sayarım, kimsenin de haddine değildir” dedi.
Şık aynı gün tutuklanması talebiyle mahkemeye sevk edildi.
İstanbul 8. Sulh Ceza Hâkimliği, 30 Aralık 2016’da, Şık hakkında “FETÖ/PDY ve PKK” propagandasını yaptığı iddiasıyla tutuklama kararı verdi.
Tutuklandıktan sonra Metris Cezaevi’ne götürülen Şık, 1 Ocak Pazar günü Metris’te, avukatı Can Atalay ile ses kaydı yapılamadığı için görüştürülmedi.
Şık’ın avukatları Fikret İlkiz, Can Atalay, Tora Pekin ve Abbas Yalçın 2 Ocak 2017’de Ahmet Şık’ın tutukluluğuna itiraz etti. İtiraz dilekçesinde “Ahmet Şık, hukukla ve gerçeklikle bağını tamamen koparmış soruşturmasında şüpheli yapılmış, aynı özelliklere sahip bir kararla da tutuklanmıştır. Hukuka, Anayasa’ya, yasalara, akla ve mantığa açıkça aykırı tutuklama kararına itiraz ediyoruz” dendi.
Şık daha sonra 3 Ocak’ta, Oda TV soruşturması kapsamında 375 gün tutulduğu Silivri Cezaevi’ne sevk edildi.
İstanbul 9. Sulh Ceza Hakimliği, Şık'ın tutukluluğuna itirazını 4 Ocak 2017’de reddetti.
Şık, tutuklandığı 30 Aralık 2016 gününden sonra eşi Yonca Verdioğlu Şık’la ve avukatlarıyla ilk olarak 5 Ocak 2017’de görüştü.
Bu görüşmelerde Ahmet Şık’a Metris Cezaevi’nde kaldığı üç gün boyunca su verilmediği ve hem Metris’te hem Silivri’de tek başına tecritte tutulduğu ortaya çıktı.
Şık yılbaşı gecesi Reina’da 39 kişinin öldürüldüğü katliamı bile bu görüşmelerde öğrendi.
İki haftayı aşkın süre tecritte tutulan, gazete, kitap okuyamayan, kimseyle konuşturulmayan Şık, geçtiğimiz haftaiçi Özgür Gündem gazetesi sorumlu Yazıişleri Müdürü İnan Kızılkaya’nın kaldığı koğuşa nakledildi.
CHP Eskişehir Milletvekili gazeteci Utku Çakırözer, 17 Ocak Salı günü tutuklu gazeteciler Ahmet Şık, Murat Sabuncu, Kadri Gürsel, Bülent Utku, Şahin Alpay ve Cerrahpaşa Tıp Fakültesi’nde tutulan gazeteci yazar Hüsnü Mahalli ile görüştü.
Çakırözer, Ahmet Şık’ın “Benim yaptığım gazetecilik. Gazeteciler cesur olmak zorunda. Cesur olmayan onurunu yitirir” dediğini aktardı.
CHP İzmir Milletvekili Atila Sertel, Silivri Cezaevi’nde tutuklu bulunan Musa Kart, Kadri Gürsel, Ahmet Şık, Turhan Günay, Bülent Utku, Akın Atalay, Murat Sabuncu, Kemal Güngör, Hakan Kara, Önder Çelik, Güray Öz, Murat Aksoy, Barbaros Şansal ve Atilla Taş’la görüştü.
Görüşmede tutuklu sanıkların kendisine söylediklerini bugün (13.02.2017) Cumhuriyet gazetesi için kaleme alan Sertel, Şık’ın sözlerini aktardı:
“Önce Fethullah Gülen örgütünce basılmayan bir kitap nedeniyle derdest edildim ve bir yıl burada hücrede tutuldum. Şimdi de bunlar beni FETÖ, PKK ve DHKP-C üyesi olduğum gerekçesiyle tutukladılar. Yarın RETÖ davası olursa ben yine tutuklanır buraya getirilirim. Türkiye’den umutluyum ancak ‘evet’ çıkması için Türkiye’de her türlü oyun oynanabilir, insanlara her türlü tuzak kurulabilir. Aman azami dikkat.”
Ahmet Şık hakkında
1970 Adana doğumlu.
İstanbul Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nden mezun oldu.
Gazeteciliğe Milliyet gazetesinde stajyer muhabir olarak başladığında üniversitenin birinci sınıfında okuyordu.
1991 ve 2007 yılları arasında Cumhuriyet, Evrensel ve Yeni Yüzyıl gazeteleri ile Nokta dergisinde muhabir, Reuters haber ajansında da foto muhabiri olarak çalıştı.
2005 yılında Radikal gazetesinde çalışırken, Doğan Grubu'na alacak davası açtığı için işten çıkarıldı. Sonrasında çalışmaya başladığı Aktüel dergisinden de açtığı dava gerekçe gösterilerek işine son verildi.
301'den yargılandı
Hrant Dink suikastı sonrasında Nokta dergisinde yayımlanan "Asker İç Güvenlikten Elini Çekmeli" başlıklı röportaj ve "Hayata Dönüş" operasyonlarının yıldönümünde Bayrampaşa Cezaevi'nin kadın koğuşunda sağ kurtulan Münevver Köz ile yapılan "Bayrampaşa'da O Gün" başlıklı söyleşi nedeniyle gazeteci Banu Uzperder'le birlikte Türk Ceza Kanunu'nun 301. maddesinden yargılandı. 8 Mart 2007'de medyanın askerler tarafından fişlendiğinin iddia edildiği "Askerin medya notları!" başlıklı habere imza attı.
Ergenekon kitapları
Radikal gazetesinden çalışma arkadaşı Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte yazdığı Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu ve Ergenekon'da Kim Kimdir? kitaplarında, "Ergenekon Soruşturması'nın gizliliğini ihlal ettiği" iddiasıyla üç yıl hapis istemiyle yargılandığı davadan 13 Mayıs 2011'de beraat etti.
* Kitapları "Ergenekon'da Kim Kimdir?" (Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte), "Kontrgerilla ve Ergenekon'u Anlama Kılavuzu" (Ertuğrul Mavioğlu ile birlikte), "000 KİTAP - Dokunan Yanar, "Pusu - Devletin Yeni Sahipleri" ve "Paralel Yürüdük Biz Bu Yollarda". (EKN)