Karakedi Kültür Merkezi, Ahmet Atakan Kütüphanesi'ne kitap toplamak amacıyla pazar gecesi özel bir etkinlik düzenledi.
Antakya'daki Gezi Direnişini konu alan “Direnen Sevgi” belgeselinin gösterildiği etkinlikte ALATAV & ÖTE<KİM>, Dodan Özer, Luxus ve Siya Siyabend müzik grupları şarkılarını Roboski, Reyhanlı Katliamları ve Gezi Direnişinde hayatlarını kaybedenler için söyledi. Gecenin sonunda 1403 kitap toplandı. Kampanya çarşamba gününe kadar devam ediyor.
Girişte en az 1 kitap
Beyoğlu’ndaki Karakedi Kültür Merkezi’nde yapılan etkinlik dün gece saat 7’de başladı. Gelen herkesten en az 1 kitap giriş bedeli talep edildi.
Üniversite öğrencisi Büşra Armadi’nin elinde Oğuz Atay’ın Tutunamayanlar’ı vardı.
“Bu kitabı seçmemin nedeni bu akşam çalacak Siyabend’in Oğuz Atay ile ilgili bir şarkısı olması’’ diyor Armadi.
“Benim için değerli bir kitap, umarım başkaları için de değerli olur.”
Armadi, etkinliği birçok insan gibi sosyal medya üzerinden duymuş. Aynı şekilde, Gezi Direnişi’ni de çoğu zaman sosyal medya üzerinden takip etmiş. Ama Ahmet Atakan’ı duymamış.
“Ama” diye devam ediyor Armadi, “Facebook’ta etkinliği görünce Ahmet Atakan’ın kim olduğunu öğrendim ve çok üzüldüm. Burada daha fazla fikir sahibi olmayı umuyorum.’’
“Gezi’de de kütüphane vardı…’’
Etkinliği Özgür Radyo’daki Yeldeğirmeni programından duyan Uğur Albayrak’ın elinde ise ise Oruç Aruoba’nın Uzak adlı kitabı vardı.
“Aslında son dakikaya kadar aklımda Antoine de Saint-Exupéry’nin Küçük Prensi’ni getirmek vardı ama sonra çark ettim’’ diyor gülerek.
“Oruç Aruoba iyi bir yazar ve bu kitap uzak yerlerde birisine ulaşacağı için onu seçtim. Pişman değilim!’’
Albayrak, Gezi Direnişi’ni çok yakından takip etmiş. Etkinliğe de Gezi Direnişi ile bütünlük oluşturduğunu düşündüğü için katılmış.
“Gezi’de de bir kütüphane kurulmuştu’’ diye hatırlatan Albayrak, ekliyor: “Ben bu kütüphanenin de aynı ruhla kurulduğunu düşünüyorum. Hatta yalnızca Ahmet Atakan yetmez, neden Ali İsmail ve diğer Gezi’de hayatını kaybedenlerin adına da bir kütüphane neden kurulmasın?’’
20 yıl sonra Ali İsmail’in resmini görüp ağlamak
Etkinliğe "Direnen Sevgi" Belgeseli ile başlandı. Karakedi Kültür Merkezi’nin konser sahnesine kurulan projeksiyon ekranın karşısında yüzlerce kişi bağdaş kurup belgeseli izliyordu.
Belgeselde Abdullah Cömert ile Ali İsmail Korkmaz’ın aileleri ile röportajların yanı sıra, milletvekili Refik Eryılmaz, TTB Hatay Şube Başkanı Selim Matkap, Hatay Halkevi Başkanı Eylem Mansuroğlu ve Çekmece Belediye Başkanı Cafer Özenir de bu süreçle ilgili yaptıkları değerlendirmeler yer aldı.
Aynı esnada belgeseli izleyen Mine Çimen ve Hasan Atasaral arasında koyu bir muhabbet başladı:
Mine: [Ali İsmail Korkmaz ve Ahmet Atakan’ın annelerinin röportajları sırasında] Sürekli özdeşleştiriyorsun o kadınların acısıyla kendini.
Hasan: Belgesel böyle bir şey işte. Sadece kurgu gibi bir şey değil. Orada gerçek bir annenin göz yaşları var.
Mine: Bir de biz buna birinci elden tanıklık yaptık ya. O yüzden daha bir etki ediyor sanki. Şurada 5 ay önce Ali İsmail’in dövüldüğü geceyi hatırlıyoruz hepimiz.
Hasan: Bir sürü anı canlanıyor gözümde. 1 Haziran sabahı Gezi Parkı’na geldiğimde gördüğüm ilk şey gözü çıkmış bir gençmiş bir çocuktu. Unutamıyorum o anları. Sanki ’78 kuşağının anlattıklarını biz de Gezi için anlatacağız. Onlar nasıl bir “Deniz Gezmiş’i gördük diyorlarsa” biz de Ali İsmail’i, Abdullah’ı gördük diyeceğiz sanki. 20 yıl sonra Ali İsmail’in bir resmini görsek hüngür hüngür ağlayacağız sanırım.
Mine: Biz de o gece sokaktaydık. Keşke Ali İsmail’i, Abdullah’ı kurtarabilseydik diyeceğiz belki.
Hasan: Gezi Direnişi’nde herhangi birimiz de ölebilirdik. Şu an bizim belgeselimiz yapılıyor olabilirdi. O gördüğümüz anneleri kendi annelerimizin yerine koymamak imkansız gibi sanki.
Mine: Ahmet’in annesinin dediklerini unutamıyorum: “Benim çocuğum, ‘O gece anne ben gitmeliyim arkadaşlarımı yalnız bırakamam, anne’ demişti.’’ Bunu hangimizin annesi demedi ki?
Ahmet, Ali İsmail ve Abdullah kütüphane odalarında
Gecenin özel konukları arasında "Direnen Sevgi" Belgeseli’nin yönetmeni Berkan Aktepe ve Ahmet Atakan’ın Antakya’daki arkadaşlarından Ümit Yoğun bulunuyordu.
Yoğun’un dediğine göre, Ahmet’i kaybettikten sonra onu gerçek anlamda sahiplenen çok kişi olmamış…Armutlu gençliği ve Halkevleri’inden başka.
“Bunun üzerine’’ diye devam ediyor Yoğun, “Biz de adını yaşatmak için kütüphane kuralım dedik. Hem de yalnızca Ahmet’i değil, Ali İsmail ve Abdullah’ın da adını yaşatacağız. Kütüphanenin üç ayrı odasına hepsinin isimlerini verdik.’’
Kütüphanenin özel olduğunu ama halka açık olduğunu belirten Yoğun, ekliyor: “Bu kütüphane halkın kütüphanesi olacak. Kesinlikle kimseden ücret talep edilmeyecek. Herkesi bekliyoruz. Kütüphane Ahmet’in evi ile Armutlu’nun tam ortasında.’’
Eskişehir’de Ali İsmail Korkmaz Kütüphanesi?
Belgeselin ardından konserlere geçildi. ALATAV & ÖTE<KİM>, Dodan Özer, Luxus ve Siya Siyabend sırayla sahneye çıkarak seyircileri coşturduğu esnada, haber ilan edildi: Gelen kitap sayısı 1000 olmuştu! (Bu sayı gecenin sonunda 1403 olacaktı.)
Öte yandan, Karakedi Kültür Merkezi gönüllüleri kitapları kargo için kolilemekle uğraşıyordu.
“Kütüphane açıldığını duyunca, biz de nasıl destek olabiliriz diye düşündük ve aklımıza bu fikir geldi” diyor Karakedi Kültür Merkezi işletmecilerinden İbrahim Karcı ve ekliyor:
“Şu anda hala bir mücadele devam ediyor ve kalkıp elimize taş alıp sokağa çıkacak halimiz yok. Ama bazı şeylerin de taze kalması gerekiyor. Gezi ruhunun taze kalması gerekiyor. Yalnızca Ahmet Atakan Kütüphanesi yetmez, Ali İsmail Korkmaz ve diğerlerinin de kütüphaneleri neden olmasın? Çarşambaya kadar kampanya sürüyor. Belki de bu konuda bir adım atılabilir.’’ (BM)