Türk Mimar ve Mühendis Odaları Birliği (TMMOB) Mimarlar Odası Giresun Şube Başkanı Serdar Demirkan, Giresun'da sahil yolu yapımı sırasında kara yolunun önüne set çekildiğini, bu nedenle su baskınının meydana geldiğini iddia etti.
Demirkan, yaptığı yazılı açıklamada, Giresun'daki sel baskınının bir doğal afet olmaktan çıktığını, yanlış tasarım kararlarıyla desteklenmiş bir yapay afete dönüştüğünü savundu.
"Sahil yolu planlanırken kime danışıldı?"
Sorunun temelinde, her kent için aynı planlama yöntemlerini uygulamaya çalışan bilinçsiz yaklaşımların bulunduğunu ileri süren Demirkan, şöyle dedi:
''Bu kararlar, gerek kent büyüklüğüne, gerekse kentin doğal yapısına uygun olarak alınmalı. Planlama ve uygulama süreci, pek çok kurum ve kuruluşun görüşleri alınarak gerçekleştirilmeli."
"Geçmişte yolu planlayan kurum planlama ve uygulama aşamasında, bu planın asıl sahibi olan yerel idare ve görüş bildiren sivil toplum örgütlerinin, meslek odalarının görüşlerini dikkate almış mıdır? Sahil yolunun hem Giresun'un doğal yapısına uygun olmadığı hem de şehrin denizle olan ilişkisini koparacağı konusunda pek çok görüş beyan edilmiş, fakat bu görüşler sonucu değiştirmemiştir.''
"Tahliyesine engel çıkarılan su, şehri bastı"
Demirkan, Karadeniz'deki kentsel büyüme oranının yüzde 40-45 arasında değiştiğini, yollar yapılırken su debisinin menfez kalınlıklarının hesaplanması gerektiğini vurguladı.
Hızla bastıran yağışın, hesaplanamayan debi menfezlerin kaldırabileceği kapasiteyi aştığını ifade eden Demirkan, şunları kaydetti:
''Karadeniz'deki yağış biçiminin çok ani ve hızlı bir biçimde ortaya çıktığı, en azından 'su akar yatağını bulur' atasözü dikkate alınmalıydı. Sonuçsa, hiçbir şey söylemeyi gerektirmeyecek şekilde aşikâr. Su aktı ve yolunu buldu. Hızla bastıran yağış, hesaplanamayan debi menfezlerin kaldırabileceği kapasiteyi aştı. Kara yolunun önüne set çektiği şehir, yağışlar sonucu gelen suyun tahliyesine engel olunca yerleşim merkezlerini su bastı. Sahile yakın dağlar sebebiyle yerleşimin kısıtlı bir alanda konuşlandığı Karadeniz kentleri, bu riskleri her daim taşımaktadır.''
''Artık yol, kentteki sosyal yaşamı yok eden yol olmaktan çıktı, insanları maddi ve manevi her türlü zarara uğratan bir yola dönüştü'' diyen Demirkan, şöyle devam etti:
"Artık bu yolun yanlış uygulanmış bir yol olduğu ortadadır. Bu nedenle yolun durumu gözden geçirilmeli. 'Yapalım bitsin' olarak ortaya konan ve Karadeniz halkına bir lütuf olarak dikte edilen yol olmaktan çıkarılmalı. Uzmanlarca desteklenerek oluşturulmuş Karadeniz bölgesinin doğasına ve halkın yaşam pratiğine uygun bir proje sunulmalıdır.'' (SY/EÖ)