Günlük Evrensel gazetesi yazarı Fatih Polat, dünkü (Çarşamba) yazısında , Danıştay ve Cumhuriyet gazetesine saldırı olaylarının azmettiricisi olduğu şüphesiyle gözaltına alınan Muzaffer Tekin'in "Kıbrıs'ta da benzer bir rol üstlenip üstlenmediğinin araştırılması gerektiğini yazmıştı.
"Tekin'e Kutlu Adalı'yı sormak anlamlı olabilir"
Polat, "Yani tetiği çeken kişi Çatlı ya da bir başkası, üzerindeki halka da Muzaffer Tekin olabilir mi?" diye de sordu.
Binaet'in Polat'ın sorduğu soruları anımsattığı Yalyalı, "Derin devlet ve Türkiye'de oligarşinin içinde yer aldığı ilişkileri çözmek için bu tür bazı soruların sorulması, somut bir şey çıkmasa bile, çok anlamlı" karşılığını verdi.
Milliyetçi çevrelerin ve Özel Harp Dairesi'nin Kıbrıs'ta yaptıklarının ortaya çıkarılmasının Türkiye'de 7 TİP'linin öldürülmesinin, Susurluk gibi pek çok olayın aydınlatılmasını sağlayacağını savunan Yalyalı, "Tablo bütünleşebilir" dedi.
"Adalı cinayeti Türkiye'deki sistemi aydınlatır"
Kutlu Adalı'nın çok önemli özellikleri bulunduğunu söyleyen Yalyalı, gazetecinin Kuzey Kıbrıs'ta Nüfus Dairesi Müdürlüğü, en son da önceki Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş'ın özel kalem müdürlüğünü yaptığını, bu görevleri dolayısıyla adaya nüfus aktarımı gibi bazı konulara ve izlenen politikalara pek çok kişiden daha hakim olduğunu açıkladı.
Adalı'nın yaşadığı bu deneyimlerden sonra değişiklik geçirdiğini düşünen Yalyalı, Adalı'nın "Kıbrıslı kimliğini, çözümü ve Birleşik Kıbrıs'ı savunmaya başladığı"nı anımsattı.
"Onun için Adalı cinayeti, Türkiye'deki sistemi ve egemenlik ilişkilerini de gözler önüne seriyor" dedi.
Medyada,"Cumhuriyet" gazetesi ve Danıştay'a yönelik son saldırılarla ilgili olarak yakalanan Alparslan Arslan ve onunla ilişkilerinin saptandığı bildirilen kişilerin, "Kızılelma", Nizam-ı Alem", " Türk Mukavemet Teşkilatı", "Vatansever Kuvvetler ve Güçler Birliği Harekatı Derneği" gibi pek çok çevreyle ilişkili oldukları bildiriliyor.
Erdoğan: Huzuru sabote eden kanlı bir komplo
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Danıştay'a yapılan saldırının Türkiye'nin huzurunu sabote etmeye yönelik kanlı bir komplo olduğunu belirterek, "Saldırının arkasından bir ihanet çetesi çıktı" dedi.
Gül: Demokrasi hedef alındı
Dışişleri Bakanı Abdullah Gül de, yaşanan son olayların demokrasiyi ve devleti hedef aldığını belirterek, "Türkiye'de demokrasi zayıflarsa, iktidar olalım, muhalefet olalım hepimiz zemin kaybederiz. Danıştay'a yapılan saldırı da bu amaçla yapılmıştır" dedi.
Gül, Türkiye'nin kayıp yılları bulunduğunu ifade ederek, "1970'li yıllarda ülkemiz kamplara ayrıldı ve kendi evlatlarımızı kaybettik" diye konuştu.
1980 ve 1990'lı yılların hatırlanmasını isteyen Gül, o yıllarda Türkiye'nin bütün birikmiş enerjisini, "kendi kendiyle uğraşarak harcadığını" söyledi.
Türkiye'nin araştırmadığı cinayet
Kıbrıs'ta günlük olarak yayımlanan "Yeni Düzen" gazetesinin yazarı Kutlu Adalı, 6 Temmuz 1996'da evinin önünde öldürülmüştü. Kıbrıs'ın Uğur Mumcu'su olarak da adlandırılan Adalı, öldürülmeden önce, bir manastıra düzenlenen operasyonda Türk Silahlı Kuvvetleri'nin eski bir komutanının sorumluluğunun bulunduğunu savunmuş ve Savunma Bakanlığı'nda sivil araç kullanımını eleştirmişti.
Kimsenin tanıklık etmeye cesaret etmediği Kutlu Adalı'nın öldürülmesi hala çözülemedi.
Ancak Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi (AİHM), Mart 2005'te Türkiye'yi, 20 bini manevi tazminat, 75 bini mahkeme gideri olmak üzere toplam 95 bin Euro ödemeye mahkûm etmişti.
Eşi İlkay Adalı'nın yaptığı başvuruda AİHM altıya karşı bir oyla, Türkiye'nin, "ölümü etkin şekilde araştırmadığı" konusunda karar vermişti. (EÖ/EK)